Kıdem tazminatı uygulaması ilginç bir yaklaşım. Emekliliğe yönelik tasarruf desek, değil. Çünkü, çalışan işten çıkarıldığında, kıdem tazminatı emekli olmadan da devreye girebiliyor. Zorunlu tasarruf desek, o da değil. Çalışan kendi isteğiyle işten ayrıldığında, kıdem tazminatı hakkını kaybediyor.
Kıdem tazminatı aslında çalışanın işten çıkarılmasını zorlaştıran mali bir yük. işgücü piyasasını katılaştıran bir uygulama. Çalışanları koruyan, çalışmak isteyenlerin iş bulma olasılıklarını azaltan bir sistem.
Kazanılmış haklardan vazgeçmek mümkün olmadığından, Türkiye bu uygulamayı devam ettirmek zorunda. Amaç, çalışanlara çalıştığı yıl ile bağlantılı bir ek gelir sağlamak ise, bu sistem kıyafet değiştirerek devam ettirilebilir. Bazı olumsuz yanları da törpülenebilir. Kıdem tazminatı sistemi bireysel emeklilik sistemine dönüştürülebilir.
ZORUNLU BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ
Şimdi uygulandığı şekliyle, belli bir süre çalışan biri işten çıkarıldığında, işveren çalışanın bir aylık maaşının çalıştığı yıl ile çarpımı kadar kıdem tazminatı ödemek durumunda. Bu para işveren tarafından nakit bazda biriktirilmediğinden, işten çıkarma durumunda, işverenler ciddi bir mali yük altında kalıyorlar. Buna karşılık, kıdem tazminatı alan işten çıkarılan kişi aldığı parayı harcıyor. Yeni girdiği işte sıfırdan başlıyor. Otuz yıllık çalışma hayatı boyunca beş farklı işverenle ilişkisi kesilmiş bir kişi ortalama her defasında altı maaş ikramiye alıyor. Paraları harcıyor. Çalışan gerçekten emekli olduğunda, doğru dürüst bir birikimi olamıyor.
Şimdiye kadar kazanılmış haklar saklı kalmak şartıyla, kıdem tazminatına yönelik olarak işveren her ay çalışanın maaşının belli bir oranını kıdem tazminatı fonuna yatırabilir. Uygulamada olan sistemden farklı olarak, kişi işten çıkarılsa da, kendi isteği ile işten çıkması durumunda da, fonda biriken para kalır. Yeni iş bulduğunda, yeni işveren maaşının aynı oranında bu fona para yatırmaya devam eder. Fonda biriken kıdem tazminatı çalışan ancak belli bir yaşa geldikten sonra işten ayrıldığında kendisine ödenir. Bu şekilde, belli bir yaşa geldiğinde, çalışan ciddi bir birikime sahip olmuş olabilir. Bir anlamda, bu sistem zorunlu bireysel emeklilik sistemi haline dönüştürülebilir.
KAYGILAR YERSİZ
Böyle bir sisteme karşı çıkılmasının iki ana nedeni var. Birincisi, fonda biriken para öngörülen nemayı kazanmadığı takdirde, şimdiki, çalışılan yıl çarpı aylık maaş formülünden daha az bir para birikmiş olabilir. İkincisi, fonda para kalmazsa, çalışanlar mağdur olabilirler.
Fonda para kalmaması için hiçbir neden yok. Çünkü, bireysel emeklilikte olduğu gibi, fonda biriken paralar kişi adına işletilecek. işverenin her ay kişi adına kıdem tazminatı fonuna para yatırmaması söz konusu olabilir. Onun da yasal önlemleri alınabilir. Bu fonu devlet işletirse, fonda para kalmayabilir. En ciddi risk budur. Kıdem tazminatı fonunun işletilmesi bireysel emeklilik sistemindeki kurumlara verilirse, bu risk de büyük ölçüde ortadan kalkmış olur.
Fondaki paraların neması öngörülenin altında kalıp beklenen meblağ birikmeyebilir. Buna karşılık, çalışan kendi isteğiyle işten çıksa da, şimdiki sistemin aksine, eski işverenin ödediği kıdem tazminatı paraları fonda kalmaya devam edecek. Olası kayıp bu kazancın maliyeti olarak düşünülebilir. Kaldı ki, fon işletmesinin bir sonucu olarak farklı kişiler kıdem tazminatlarını farklı fonlarda değerlendirebileceğinden, farklı nemalar söz konusu olacaktır. Bu kişilerin risk tercihleri ile belirlenecektir.
Önerilen sistemin çeşitli yararları var. Birincisi, kişiler açısından emeklilik dönemine gelindiğinde çok ciddi parasal bir servetin birikmiş olması. Makro ekonomik açıdan, böyle bir sistem işgücü piyasasında şimdiki sistemin getirdiği katılığı kaldırıyor. istihdam maliyetini biraz artırıyor, ama işten çıkarmayı engelleyen ek bir maliyet söz konusu olmuyor. Tasarruf fakiri olan ülkemizde ekonomik birimlerin tasarruflarını zorunlu olarak artırıyor.