Advertisement

Son aylarda küresel piyasalarda yaşananlar, ekonomik dinamiklerin oluşturduğu olumsuzluklardan çok, ekonomik birimlerin politika yapıcılara olan güveninin giderek aşınmasından kaynaklanıyor. Avrupa üç yıldır kenar ülkelerdeki "borç sorunu" konusunda kararlı bir tutum takınamadı. Amerika siyasi arenada bilek güreşini ekonomik dengesizliklere kalıcı çözüm üretmeye tercih ediyor.
S&P'nin Amerika'nın kredi notunu düşürmesi "politika yapıcılarına güvensizlik" olgusu üzerine tuz-biber ekti, biraz da bu güvensizlikten kaynaklandı. Aslında, Amerika'nın notunun düşmesi tarihi bir olaydı. Uzun dönemde çok ciddi sonuçları olabilecek bir sürecin başlangıcı sayılabilir. Ama, kısa dönemde, not düşüşü çok ciddi sonuçları olabilecek bir girişim değildi. Buna rağmen, mali piyasaların not düşüşüne olan tepkisi, hafta başındaki çeşitli güven artırıcı demeç ve uygulamalara rağmen, sert oldu.

PARA BASMAK HER DERDE DEVA DEĞİL
Avrupa artan rahatsızlığı hafifletme işini Avrupa Merkez Bankası'na (ECB) ihale etti. ECB son haftalarda "sorunlu ülke" statüsüne terfi eden İspanya ve İtalya'nın devlet tahvillerini ikinci piyasada satın almaya başladı. ECB'nin piyasaya müdahalesi İtalya ve İspanya tahvillerinin faizini düşürdü. Ama, derde deva olup olmayacağı şüpheli. ECB daha önce Yunanistan, İrlanda ve Portekiz'in de tahvillerini almıştı. Ama, o ülkelerin tahvil piyasasından kovulmalarını engelleyememişti.
Amerika'da kurtarıcı olarak gözler yine Amerikan Merkez Bankası'na (FED) çevrildi. FED'in üçüncü bir parasal genişlemeye gitmesi finans piyasalarının umudu haline geldi. Birinci aşamada FED kısa vadeli politika faizini düşürüp banka ve şirket bonolarını, varlığa dayalı menkul kıymetleri alarak parasal genişlemeye gitti. İkinci aşamada devlet tahvillerini aldı. Üçüncü aşamada, eğer olursa, devlet ve özel kesim tahvilleri alımına geçebilir. Üçüncü parasal genişleme olursa, ne olur?
İlk iki parasal genişleme varlık fiyatlarını artırdı; servet etkisi ile hane halkı tüketimini uyardı; ekonomik büyümeyi ateşledi. Ama, FED'in girişimleri işsizlik sorununa çözüm getiremedi. Çünkü, ekonomik birimler FED'in çabaları ile ateşlenmeye çalışılan ekonomik canlanmanın geçici olduğu beklentisindeydi. Üçüncü parasal genişlemenin de, bir süre ekonomiyi ateşleyebilse de, kalıcı bir çözüm üretmesi olasılığı az.
Parasal önlemlerin kurtarıcı rolü oynaması genellikle siyasetin gerekli önlemleri almasında isteksiz olmasından kaynaklanır. Avrupa'da da, Amerika'da da, hatta Türkiye'de de bu olgu yaşanıyor. Merkez bankaları öne atılıyorlar. Ama, arzulanan çözüm ya sağlanamıyor ya da önlemler yetersiz kalıyor. Çünkü parasal önlemler her şeye kadir değil.

DEVA OLSA DA YETERSİZ
"Borç sorunu" krizinin geldiği aşamada Avrupa'da çözüm, tahvil piyasasından kovulan ülkelerin, kendi çıkardıkları borçlanma araçlarıyla değil, Avrupa Bonosu yoluyla borçlanabilmelerinin sağlanması gibi görünüyor. Yani, "borç sorunu"nun yalnızca borçlanamayan ülkelerin değil, tüm Euro Bölgesi'nin sorunu olması söz konusu.
Amerika'da da çözüm, orta vadede bütçe açıklarını ve borç/milli gelir oranını sürdürülebilir düzeylere getirecek inandırıcı bir programın uygulamaya konmasıdır. Yanlış ya da doğru, böyle bir programın yapılamıyor olması Amerika'nın kredi notunu düşürdü. Böyle bir program Amerikan ekonomisini düzlüğe çıkarabilir. Parasal yollarla sağlanabilecek ekonomik büyüme kalıcı ve sürdürülebilir hale getirilebilir.
Küresel düzeyde sorun parasal olmaktan çok mali (fiskal). Dolayısıyla, soruna doğrudan çözümler geciktikçe, ekonomik birimlerin de sabrı taşıyor. Parasal önlemler, potansiyel olarak işe yarayabilecekken dahi, sonuçsuz kalıyor.