Küresel krizin derinleşmesiyle oluşan kur hareketleri bazı ülkeleri önlem almaya zorlamıştı. Özellikle gelişmekte olan ülkeler krizden daha çabuk çıkarak küçümsenmeyecek boyutta yabancı sermaye akımı çekmeye başlamışlardı. Bu ülkelerin bazıları uluslararası sermaye hareketlerini bir biçimde kısıtlamaya çalışmışlardı.
Son dönemde Amerikan ekonomisinin ikinci bir resesyona girip girmeyeceği ve Euro'nun geleceği tartışılırken uluslararası piyasalarda "güvenli liman" arayışları yoğunlaştı. Paraya olan güven azalınca, altına yatırım daha cazip hale geldi. İsviçre Frangı ve Japon Yenine yatırım yapma iştahı arttı. Amerikan doları kısa vadede hâlâ "güvenli liman" olarak algılansa da, orta-uzun dönem için dolar göreli olarak daha riskli olarak görülmeye başlandı.
Uluslararası yatırımcıların "güvenli liman" arayışları Japon Yeni ve İsviçre Frangı'nın değerlenmesine yol açtı. Japonya da, İsviçre de ciddi miktarlarda müdahale gereği duydular. Çok başarılı oldukları söylenemez. Sonunda, İsviçre parasının Euro karşısındaki değerinin 1 Euro'nun 1.2 İsviçre Frangı'nın altına inmesine izin vermeyeceğini açıkladı. Karar oldukça radikaldi.

YENİ GÜVENLİ LİMANLAR
İsviçre'nin kararı birçok açıdan önemli. Birincisi, İsviçre'nin artık açıkça bir kur hedefi var. Kuru sabitlemedi, ama kurun belli bir düzeyin altına inmemesi için parasal genişlemeden korkmadığını beyan etmiş oldu. İkincisi, para politikasını İsviçre Frangı'nın değerine endekslemiş oldu. Üçüncü önemli nokta İsviçre'nin kararının benzerinin bir biçimde başka ülkelerce de benimsenmesi olasılığı.
İsviçre'nin bu kararı iki önemli gelişmeyi de beraberinde getirecek gibi görünüyor. Birincisi,
piyasalar İsviçre'nin kur alt limitini ne kadar savunacağının testi. Piyasalar İsviçre Merkez Bankası'nı para basmaya zorlayabilecek. Para basmanın getireceği olumsuzluklarla İsviçre'nin nasıl müdahale edeceğini görmek isteyecek. Bir aşamada İsviçre Merkez Bankası'nın "pes" etmesini bekleyecek.
İkinci önemli gelişme uluslararası piyasaların yeni "güvenli liman" arayışına girmeleri olacak. Japonya ve İsviçre'nin niyetleri belli oldu. Ama, güvenli liman olabilecek diğer piyasalarda otoritelerin nasıl davranacakları belli değil. Yeni güvenli liman seçenekleri İsveç ve Danimarka paraları ile gelişmekte olan ülke paraları gibi görünüyor.
Özellikle İsveç 2-3 aydır güvenli liman olabileceği sinyalleri veriyor. Euro Krizi'nde İtalya ve İspanya ekonomilerine yönelik endişeler artmaya başladığında, 10 yıl vadeli İsveç bonosunun getirisi aynı vadedeki Alman bonosunun altına geldi. Yani, İsveç hükümeti kendi parasıyla Avrupa'nın en güçlü ekonomisi Almanya'dan daha ucuz borçlanmaya başladı. Danimarka'nın da Almanya ile olan faiz farkı düşüş eğiliminde. Önümüzdeki dönemde İsveç ve Danimarka paraları değerlenme sürecine girebilir. O takdirde, kur savaşlarının yeni bir dönemine girilmiş olur. Çünkü, İsveç ve Danimarka otoriteleri paralarının Euro'ya karşı değerlenmesine çok uzun süre sessiz kalamayabilir.

BİZE YANSIMALARI
Türkiye gibi ülkeler açısından önemli olan gelişmekte olan ekonomilerin paralarının "güvenli liman" olarak gündeme gelip gelmeyeceği. 2009 yılının ikinci yarısında başlayan "uluslararası sermaye akımlarının gelişmekte olan ülkelere yoğunlaşması" olgusunun yeniden yaşanması olasılığı oldukça yüksek. O takdirde, Türk Lirası da yeniden bir değerlenme sürecine girebilecek.
Artan uluslararası sermaye akımları nedeniyle artan cari işlemler açığının finansmanının en azından kısa vadede bir risk olması söz konusu olmayabilecek. Ekonomik büyümenin önündeki en büyük engel ortadan kalkabilecek. Bir anlamda, küresel düzeyde yaşanan belirsizliklerin Türkiye ekonomisi üzerine olabilecek olumsuz yansımaları asgari düzeyde tutulabilecek.

Advertisement