Advertisement

Bankaların bilançolarındaki bazı TL yükümlülükleri karşısında Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları TL mevduatlarının (TL zorunlu karşılıklar) bir bölümünün döviz olarak da tutulabileceğine izin verileceği söyleniyor. Böyle bir uygulama Merkez Bankası’nın kendi bastığı parayı dışlaması anlamına gelir. Yanlıştır. Amaç ne olursa olsun, yanlıştır. Felsefi açıdan yanlıştır, çünkü hiçbir merkez bankası kendi bastığı paranın dışında başka merkez bankalarının bastığı paranın kendi ülkesindeki yerleşikler tarafından kullanılmasını istemez. Aksi takdirde, kendi mevcudiyeti sorgulanır hale gelir.

Teknik açıdan yanlıştır, çünkü kendi basmadığı paralardan oluşan finansal sistemin büyüklüğünü hiçbir merkez bankası kontrol edemez. Halbuki, merkez bankalarının en önemli görevlerinden biri piyasadaki kendi bastığı paranın miktarını ayarlamaktır. Nereden bakılırsa bakılsın, hiçbir merkez bankası para ikamesi olgusundan hoşlanmaz. Şartlar ne olursa olsun, hoşlanmaması gerekir.

AMAÇ NE?

Para ikamesi, bir ülkede yerleşik ekonomik birimlerin o ülkenin parasının yanında başka ülkelerin paralarını da kullanmaları demektir. Yerli paraya güven eridikçe, ekonomik birimler daha istikrarlı olan başka ülkelerin paralarına rağbet etmeye başlarlar. Bu yolla parasal servetlerinin reel değerini korumaya çalışırlar. Yüksek enflasyon döneminde “para ikamesi“ olgusu yoğun bir biçimde ülkemizde yaşanmıştı. Bazı dönemlerde döviz üzerinden tutulan mevduat, TL cinsi mevduatlardan daha fazlaydı. 2000’li yıllarda enflasyonun düşmesiyle birlikte para ikamesi azaldı, ama tamamen yok olmadı. Hâlâ yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin toplam mevduatlarının dörtte birinden fazlası döviz üzerinden tutuluyor. Bankaların Merkez Bankası’na TL cinsinden yapmak zorunda oldukları mevduatın bir bölümünü döviz olarak yapabilmeleri TL’de bankaların elini rahatlatacaktır.

Bankaların göreli olarak daha pahalı olan TL yerine göreli olarak daha ucuz olan dövizle yükümlülüklerinin bir bölümünü yerine getirmeleri söz konusu olacaktır. Merkez Bankası’na yatırılan dövizler döviz rezervlerinin artmasını sağlayacaktır. TL faizlerinin artmasına yönelik baskı varsa, bu baskı azalacaktır. Böyle bir baskı yoksa, TL faizlerinin düşmesi söz konusu olacaktır. Bu uygulamanın asıl amacı da galiba TL faizlerini düşük tutmak ve son dönemde azalan döviz rezervlerini artırmak.

AMAÇ KADAR ARAÇ DA ÖNEMLİ

“Munzam karşılık“ uygulaması para politikasının bir aracı. Merkez bankaları munzam karşılıklar yoluyla piyasadaki kendi bastıkları para miktarını etkilemeye çalışırlar. Yerli para cinsinden olan yükümlülükler karşısında başka bir para cinsinden munzam karşılıkların tutulmasına izin vermek “munzam karşılık” aracının etkinliğinin azaltılması anlamı taşır. Merkez bankaları açısından bu hoş bir durum olamaz. Merkez Bankası böyle bir uygulamayla bankalara “ek TL talebi yaratıp benden borçlanmayın, gidin yurtdışından döviz borçlanın“ diyor.

“Döviz de benim bastığım para kadar benim için muteberdir“ diyor. Para ikamesi olgusunu teşvik ediyor. Bankaların TL cinsinden yapmak durumunda oldukları işlemlerin döviz üzerinden gerçekleşmesinden rahatsız olmuyor. “Amaç için her araç muteberdir“ yaklaşımı çok yanlıştır. Araçlar da varılması hedeflenen amaçlar kadar önemlidir. Bir merkez bankasının para ikamesini teşvik etmesi para politikasının itibarı açısından da, yerli paraya güven açısından da çok olumsuz sonuçları olacak bir gelişmedir. Merkez Bankası’nın kendi varlığını inkâr etmesidir.