Advertisement

2006 yılı öncesi işgücü verileri ile 2006 yılı sonrası için üretilen işgücü verilerinin kendi içlerinde tutarlı olduğu varsayımını yaparsak, işgücüne katılımda ve ekonominin istihdam yaratma kapasitesinde, 2006 öncesine göre, 2006 sonrasında radikal bir değişimin yaşandığını görebiliriz.
2000-2006 döneminde işgücüne katılım oranı bugünlerle karşılaştırıldığında daha düşüktü. İşgücüne katılım oranında dönem boyunca kayda değer bir değişme görülmüyordu. Türkiye ekonomisi işgücüne yeni katılan nüfus kadar istihdam yaratamıyordu.
2006-2001 dönemi 2000-2006 dönemine göre bu açılardan çok farklı. Bu dönemde işgücüne katılım oranı bir artış eğiliminde. İşgücüne yeni katılan nüfusa yakın bir sayıda ekonomi istihdam yaratıyor. Son dönemde ekonomik büyümenin daha fazla istihdam dostu olması işsizlik oranının düşmesinde en büyük neden. Halbuki, daha önceki dönemde işsizlik oranının daha yüksek olmamasının en önemli nedenlerinden biri işgücüne katılım oranının neredeyse durağan, hatta düşüyor olmasıydı.

2006 ÖNCESİ VE SONRASI
2000-2006 döneminde çalışabilir yaştaki nüfustaki artışın ancak yüzde 31.1 'i işgücüne katılıyordu. İşgücündeki artan nüfusun ancak yüzde 44.1 'i istihdam ediliyordu. Erkek ve kadınlar arasındaki fark oldukça çarpıcıydı.
2000-2006 döneminde çalışabilir erkek nüfus artışının yüzde 52.4'ü işgücüne katılırken, işgücüne yeni katılan erkeklerin yüzde 52.6 sı istihdam edilebiliyordu. Halbuki aynı dönemde çalışabilir kadın nüfus artışının ancak yüzde 10.5'i işgücüne katılırken, işgücüne yeni katılan kadınların yüzde 3.1 'i istihdam edilebiliyordu. Bu dönemde işgücüne katılım eğilimi de düşüktü, çalışmak isteyenler için istihdam şansı da çok yüksek değildi.
2006-2011 dönemi siyah-beyaz kadar farklı. 2011 verileri temmuz dönemi itibarıyla son on iki aylık verilerin ortalaması kullanılarak elde edildi.
2006-2011 döneminde çalışabilir yaştaki nüfustaki artışın yüzde 89'u işgücüne katılmaya başladı. İşgücündeki artan nüfusun yüzde 86.5'i istihdam edildi. Erkek ve kadınlar arasındaki fark bu dönemde marjinal olarak neredeyse kalmadı.
Son dönemde çalışabilir erkek nüfus artışının yüzde 88.3'ü işgücüne katılırken, işgücüne yeni katılan erkeklerin yüzde 88.6'sı istihdam edilebildi. Bu dönemde çalışabilir kadın nüfus artışının yüzde 89.7'si işgücüne katılırken, işgücüne yeni katılan kadınların yüzde 84.5'i istihdam edilebildi.
2006-2011 döneminde yaşanan işgücü verilerindeki değişmeler kentlerde çok daha çarpıcı oldu. Kentlerde çalışabilir nüfustaki artışın yüzde 100.5'i işgücüne katılmaya başladı. İşgücüne katılanların yüzde 81.7'si istihdam edildi. Erkeklerde artan çalışabilir nüfusun yüzde 99.8'i işgücüne katılırken, bu oran kadınlarda 101.1 oldu. Erkeklerde artan işgücünün yüzde 85.5' i istihdam edilirken, kadınlarda artan işgücünün yüzde 78.7 si istihdam edildi.

EKONOMİ DESTEKLEMEZSE
Rakamlar çarpıcı. Artık çalışabilir nüfus artışından daha fazlası çalışmak istiyor. 2000-2006 dönemi ile karşılaştırıldığında, çalışmak isteyenlerin daha fazlası da istihdam ediliyor.
Bu eğilimlerin devam etmesi durumunda önümüzdeki dönemde ekonomik büyümenin belli bir düzeyde devam etmesi ve elde edilen büyümenin daha da fazla istihdam dostu olması zorunluluğu ile karşı karşıyayız. Aksi takdirde, işsizlik sorununun ağırlaşacağı bir döneme girebiliriz.
1980'li yıllarla beraber İspanya'daki işsizlik sorunun artması demografik yapıdaki değişikliğin ekonomi tarafından desteklenememesinden kaynaklanmıştı. Böyle bir tehlike bizi de bekliyor.