Yunanistan olayı artık son safhasına girdi. Bu hafta sonunda ya da başında dananın kuyruğu kopacak. Aslında Yunanistan iflas eden bir ülke durumuna süratle ilerliyor. Kredi derecelendirme kuruluşları 1) borcun ödemesinin geciktirilmesi, 2) iflas başvurusu yapılması, 3) iflas etmeyi önlemek için borcun yapısının yeniden düzenlenmesi ya da başka bir borç ile değiştirilmesi durumlarını iflas olarak nitelendiriyorlar. Yunanistan bu tanımın 1. ve 3. maddelerine girmek üzere. Temmuz ayında ödemelerini yapamazsa ya da ödenecek bu borçların profilini değiştiren başka bir borçla değiştirirse kredi derecelendirme kuruluşları Yunanistan’ın iflasını resmen ilan edecekler.
TEORİ PRATİĞE UYMADI
Ne yazık ki bugüne kadar teoride yazılanlar pratikte uygulanamadı ya da yanlış uygulandı. Genelde üç önemli hatanın altını çizmek gerekiyor. Birincisi böylesi durumlarda süratle hareket edilmesi gerekirken, iş geciktirildi. Yunanistan daha işin başında iken yardım talebinde bulunmadı. Avrupa Birliği ise kendi içinde bir türlü anlaşamadı. Aradan geçen zaman olumsuz gelişmeleri de beraberinde getirdi. İkincisi, Yunanistan sert önlemleri alıyor gibi hareket eder görünmesine karşın reform programını tam uygulayamadı. Hedefleri tutturamadı. Üçüncüsü alacaklı durumdaki özel sektörün de elini taşın altına sokması fikri yanlış algılamalara neden oldu. Piyasaları tedirgin eden bir safhaya sokuldu. Bunun yanında Yunanistan’ın demokrasi ile yönetildiği ve halkın alınacak önlemleri kabul etme esnekliğinin düşük olduğu gerçeği de dikkate alınmadı. Hükümetin sokakları kontrol edebileceği varsayıldı. Bunlara ek olarak şimdi Yunanistan’ın politik sistemi de çöktü. Başbakan Papandreau yanlış bir taktikle milli koalisyon kurma fikrini ortaya attı. Daha sonra bu fikrinden süratle vazgeçti. Kabineyi yenileme yolunu benimsedi. Metal yorgunluğu içindeki Yunan hükümeti de kontrolü elden kaçırdı.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Merkel ile Sarkozy’nin görüşmesi önemli. Parayı vereceğiz deseler dahi Yunan parlamentosunun önce bütçeyi, sonra da gerekli reformları onaylaması lazım. Kısa vadede bu sorunlar aşılsa bile bu çözümün geçici nitelikte olacağını sanıyorum. Üstüne üstlük kriz şimdi Yunan finans sistemine bulaştı. Bankalar mevduat sahiplerinin paralarını ödeyemiyorlar. Likiditeleri yok. Toplam mevduatın 200 milyar Euro’dan fazla olduğu dikkate alınırsa sorunun büyüklüğü daha da iyi anlaşılır. Borsadaki hisse senetlerinin alıcısı olmadığından sistem tıkanmış durumda. Yunanistan tahvilleri için dış piyasalar CDS primleri için artık fiyat dahi veremiyorlar. Bu durumu “bankalar çıplak” diye tanımlıyorlar. Çıplak bankalara ise kimse para vermek istemiyor. Buna Avrupa Merkez Bankası da dahil. Durum daha da kötüleşir mi sorusuna yanıtı bu hafta sonu öğrenebileceğiz. Yunanistan’ın resmi iflasının ilanı ya da Euro Bölgesi dışına çıkarılması şeklindeki en kötü iki gelişmeye pek olasılık tanımıyorum. Ancak bu iş uzatmaları oynayarak aşılacak gibi de değil. Tüm dünyayı etkileyebilecek bir safhaya geldi. Bu nedenle piyasalar gerek Yunan hükümetinden gerekse AB yetkililerinden güçlü siyasi irade bekliyor.