Geçenlerde saç kestirmeye gittim.
Kuaför arkadaş bitcoin almış.
Saçlarımı kesmeye başladıktan 5 dakika sonra makası bırakıp telefonu eline aldı.
“Hayırdır?” dedim.
“Abi elimdekinin birazını satayım da piyasaya hareket gelsin” dedi.
“Ne kadarlık sattın?”
“600 liralık sattım.”
Herkesin bildiği klasik “ayakkabı boyacısı bile hisse öneriyorsa, çöküş başlar” hikayesini falan anlatmayacağım.
Sadece insanların ne alıp sattığı konusundaki bilgi durumuna örnek olarak gösterdim. 600 liralık satımıyla bitcoin piyasasında etkili olabileceğini ciddi ciddi düşünmesine takılıyorum.
Sonda söyleceğimi başta söyleyeyim.
Kripto paraların gelecekte yerlerinin olacağından adım kadar eminim.
Gelişen teknoloji, ödeme sistemleri, hayatın doğal akışında “kağıt para”nın ve onun tedavül mantığının değişmemesi bence mümkün değil.
Ancak bugünkü değer artışı çılgınlığı öyle bir boyuta ulaştı ki, bu paraların geleceğini falan değil ancak saniyelik fiyat artışını konuşuyoruz. Ve bu anlamsız fiyat artışını ürkütücü buluyorum.
Buna itiraz edenlerin çoğunun haklılık payı var. Balon itirazları bence önemli ölçüde doğru.
İŞLETME BACAĞI SORUNLU
Üstelik bunun sadece bitcoin fiyatında değil, çevresinde oluşan işletmeler ayağında da oluştuğunu görüyorum. Bu sene 234 adet coin halka arzı olmuş. Bunlardan 3.7 milyar dolar gelir elde edilmiş. Ayrıca halka açılıp çok yüksek piyasa değerlerine ulaşan işletmeler var. Bunların çoğu kripto para ihraç eden, ya da ettiği varsayılan şirketler. Bitcoin’in kendi fiyatının değilse de, habitatını oluşturan bu işletmelerin fiyatlamasının .com balonunu andırdığına inanıyorum. Burada muazzam düzeltmeler görebiliriz. Şu anda milyon milyon dolarlarla değerlenen şirketlerin çoğunun da aynı .com balonunda olduğu gibi patlayacağını düşünüyorum. İçlerinden geleceğin şirketi olabilecek birçok şirket de çıkacak, eminim. Fakat bunları yakalayabilmek maksadıyla yapılan çılgınca yatırımların çok önemli bir bölümünün heder olacağı da kesin.
HANGİSİ DAHA ÇOK?
Kısa ve orta vadeli bu endişemi dile getirdikten sonra, kripto paraları toptan reddedenlerin bazı itirazlarına itirazlarımı da aktarmak isterim.
Mesela deniliyor ki, “Bitcoin yasadışı işler için, uyuşturucu, fidye işleri için kullanılıyor.”
Bunun nedeni, bitcoinin alım satım için kullanıldığı ilk noktanın Silk Road oluşu. Bu e-ticaret sitesinden ödemeyi bitcoin ile yaparak istenilen silah ya da uyuşturucu temin edilebiliyordu, doğru. Sahibi yakalandı, şu anda cezaevinde. Siber suçlarda da fidye olarak bitcoin talep ediliyor. Bu da doğru.
Fakat bunun kabahatini bitcoine bulmayı anlamıyorum.
Sizce dünyada yasadışı silah ticaretinde, uyuşturucu ticaretinde, insan kaçakçılığında dolar mı daha fazla kullanılıyor, bitcoin mi?
Dolardır.
Bitcoinin bu bakışla kötülenmesinin sebebi, devletlerin burayı kontrol edememesidir. Ama bunun suçu bitcoinin değildir.
Dünyada devletlerden daha büyük güç (şu an için) yoktur. Eğer sen devlet olarak bu teknolojik yapıları oluşturanları kontrol edemiyor, denetleyemiyorsan, bu senin kabahatindir.
Dolayısıyla yasadışı alanlarda kullanım varsa suç bitcoin’in değil, hepimizin gözü önünde yeşeren bu ortama zamanında müdahale etmeyen devletlerindir. Bilişim sistemlerini geliştirmek, siber güvenliği bu alanlara da yaymak zorundadırlar. Harcamalarını da ilgilerini de bu alana çevirmeleri artık zaruridir.
Zira öyle bir noktadayız ki, ne devletler kripto paraların veya blockchain teknolojisinin getirilerini görmezden gelebilir ne bu teknoloji ve paralar doğru düzenleme ve regülasyon olmadan varlıklarını sürdürebilir.
Devletler ve düzenleyiciler sistematiğine dahil olmayan herhangi bir paranın yaygınlaşması, kalıcı kullanılması neredeyse imkansızdır. Aynı şekilde devletler burun kıvırdığı için bu paraların kendiliğinden yokolmasını beklemek de imkansızdır.
Bu nedenle devletlerin, devletleri yönetenlerin bu paraları reddetmek yerine, onları sistematik bir şekilde sistemin içinde monte edecek yaklaşımda olmaları gerekir.
Bu işlem platformlarının lisanslandırılması, kripto paraların organize organlar tarafından işlemlere dahil edilmesi şeklinde olabilir.
Fransa Maliye Bakanı, dün G-20’nin bir sonraki toplantısında bu konunun görüşülmesi konusunda teklif verdi.
Oranın finansal sekreteryasını yürüten İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney de “Bu konuyu nasıl düzenleyeceğimizi kendi içimizde karara bağlamalıyız” dedi.
Akıllı ve doğru yaklaşımlar bunlardır.
Aksi, kaçak silah alınan doları çektiğiniz ATM’yi suçlamak ne kadar mantıklıysa, ancak o kadar mantıklı olur.