Advertisement

Bir ülke düşünün ki sahip olduğu ve 'sahip çıktığı' 193 yerel ürünü sayesinde yıllık 6 milyar euro gelir elde ediyor. Ya da bir başka ülke düşünün ki kıymetini bildiği 68 yerel ürünü sayesinde yılda 3,4 milyar euro kazanıyor.

 

Bunlar, gerçekleştirilmesi zor hayaller değil.. Yukarıda örnek verdiğimiz ülkeler sırasıyla İtalya ve Almanya.

 

Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün...

 

Ulusal ve uluslararası pazarlarda coğrafi işaretli ürünleri ile çok sayıda ülke, ekonomisine can katıyor.

 

Hadi birkaç örnek daha verelim de potansiyeli daha iyi idrak edebilelim..

 

Fransa ulusal ve uluslararası pazarlarda, 170 adet coğrafi işaretli ürününün satışından 3 milyar euro gelir elde ediyor.

 

İngiltere, sadece 33 adet coğrafi işaretli ürünlerinin satışından 1 milyar euro gelir sağlıyor.

 

İspanya, kıymetini bildiği 128 yöresel ürünle her yıl cebine 870 milyon euro koyuyor.

 

Komşumuz Yunanistan'ın sahip çıktığı 86 yöresel ürün 753 milyon euro satış değerine sahip.

 

Gelişmiş ülkeler coğrafi işaret konusuna daha çok konsantre olarak artık uzmanlaşmış durumda.

 

Bunlara en güzel örnek Fransa ve İtalya...

 

Bu işler daha çok birlik ve kooperatifler üzerinden yapılıyor.

 

Örneğin İtalya’da Melinda elması üreticileri bu amaçla birlik olmuş, Fransa’da roquefort peyniri üreticileri yine bu amaçla birlikte üreterek kazanıyor.

 

Taklit ve tağşiş yoluna başvuranlar otomatik olarak sistemden uzaklaştırılıyor.

 

Şimdi aklınıza “Acaba Türkiye bu işten ne kadar para kazanıyor?” diye bir soru gelebilir.

 

Onun net bir cevabını bulamadık.

 

Nedeni ise Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu numaralarında coğrafi işaretli yöresel ürünlere yönelik bir tanımlama olmaması. Yine ürünlerin iç, dış ve öz denetimleri yapılamadığı için sağlıklı bir veriye ulaşmak zor. İstatistiki açıdan bile konuya ne kadar ilgisiz ve uzak olduğumuzun somut bir kanıtı.

 

Neyse, biz eldeki somut bilgileri paylaşmaya devam edelim.

 

Türkiye, bugün itibariyle coğrafi işaret tescili almış 191 ürüne sahip. Buna ek olarak Türkiye'de coğrafi işaret tescili için başvuru süreci başlatılan ürün sayısı 259 civarında.

 

Oysa Anadolu, yaklaşık 12 bin yıllık kültürel birikimin mirası olarak günümüze kalan yaklaşık 2 bin 500'ün üzerinde yöresel ürüne sahip.

 

Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?

 

Eğer Türkiye, coğrafi işaret tescili konusunda yöresel ürünlerine daha fazla sahip çıksa, bu ürünlerin üretiminden pazarlamasına kadar ortak bir politika oluştururak stratejiler geliştirse bu işten yılda 10 milyar lira kazanabilir.

 

Avrupa, yöresel ürünlerinin değerini bilerek bu ekonomiyi çoktan yaratmış. Avrupa Birliği’nde (AB) 2014 yılı rakamlarına göre coğrafi işaretli ürünlerin toplam değeri 55 milyar euro seviyesinde. Bu ürünlerin üçüncü dünya ülkelerine ihracat değeri 11,5 milyar euroyu aşarken AB’nin toplam ihracatı içerisinde ise yüzde 16’lık bir paya sahip.

 

Türkiye'de tarımın geleceğini, gıdanın güvenliğini ve kırsal kalkınmanın ekonomideki rolünü konuşuyorsak bu konuları es geçemeyiz.

 

Avrupa Birliği’nde yöresel ürünler, yerinde istihdam ve kırsal kalkınmanın anahtarı, kadın istihdamını arttırma ve geliştirme konusunda da en etkin unsurlardan biri olarak öne çıkıyor.

 

Kısacası bu ürünler, yerinde istihdam sağlayan geleneksel üretim biçimleriyle hem yerel ekonomiyi ayakta tutuyor hem de kültürel zenginliğimizi yaşatıp gelecek kuşaklara aktaran değerli bir miras niteliği taşıyor.

 

Yukarıda paylaştığımız verileri ve bilgileri biz değil, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ve ekibi dile getiriyor.

 

Ve bu alanda her yıl geleneksel hale gelen çok önemli bir etkinliğe de imza atılıyor.

 

Antalya Ticaret Borsası (ATB) öncülüğünde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin desteğiyle düzenlenen YÖREX, yöresel ürün üreticileri ve yetiştiricilerinin; bağımsız veya bölgesel ticarete öncülük eden oda, borsa, kalkınma ajansı ve belediyeler gibi kuruluşların çatısı altında katıldığı bir fuar organizasyonu olarak önemli bir proje.

Peki YÖREX ile 7 yıldır ne yapılmaya çalışılıyor?

ATB Başkanı Ali Çandır bunun cevabını şöyle veriyor: “YÖREX ile hedeflenen, yöresel ürünlerin varlığını koruyup geliştirmeyi, yöresel ürün üreticilerinin ekonomik gelişimlerine yardımcı olmayı; yöresel ürünleri koruma altına alan coğrafi işaret (Cİ) tescili ile hukuki düzenlemelerin yaygınlaşmasını, yerel kalkınmayı, kadın istihdamını, kırdan kente göçü engellemeyi, genç nüfusun yerel ve yöresel ürünleri unutmamasıdır.”

Bu açıdan YÖREX, yüzlerce yöresel ürünün ekonomiye kazandırılmasına umut oldu. Burada oluşturulan network sayesinde tarım ve gıda ürünlerinin yanı sıra, el sanatları, doğal ürünler, maden ürünleri ve mevzuatta belirtilen şartlar taşıyan sanayi ürünleri hem tanıtılıyor hem de büyük firmalar ile iş bağlantıları sağlanıyor.

Ali Çandır ve ekibinin vizyonu örnek alınmalı.

 

Çünkü projeyi bu haliyle bırakmamışlar. Bakın ileriye yönelik yapılan çalışmaları nasıl özetliyor Çandır: “Yöresel ürünlerin ulusal ve uluslararası ekonomiye kazandırılması amacıyla; etkili bir yönetişim sistemi sağlayacak mevzuat çalışmalarının tamamlanması, sadece coğrafi işaretlerle ilgilenen bir enstitünün oluşturularak ulusal düzeyde yönetişimin etkin hale kavuşturulması, ürün düzeyinde yönetişimin arttırılması ve denetim sisteminin geliştirilmesi yönünde yönetişim ve lobi çalışmalarını da sürdürmektedir.”

 

Dünya genelinde kabul gören bir gerçeği hatırlatan Ali Çandır, “Bir ürün yöresel ürün kategorisine girdiğinde, piyasa değerinin yaklaşık olarak yüzde 20 üzerinde bir rakama alıcı bulabiliyor. Sadece bu yolla 10 milyar TL düzeyinde gelir elde edilebilir” diyor.

 

Yerelliğin dünya ile buluşması” olarak nitelenen coğrafi işaret konusu, üzerine daha fazla yoğunlaşmamız gereken bir strateji haline dönüşmeli.

 

Tarımda katma değer ve markalaşmayı konuşurken hali hazırda varolan bir markamıza, katma değerli bir ürünümüze neden sahip çıkmıyoruz?

Dünyanın bir çok bölgesinde yöresel ürünlerin bazılarının ünü üretildikleri bölgede kalırken, bazılarının ünü ulusal, hatta uluslararası pazarlara yayılıyor. Hem ürün, hem üretildiği bölge marka oluyor. Bu işten herkes kazançlı çıkıyor.

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nezdinde bu anlayış tabana yayılabilir ve iyi örnekler yaratarak başarı hikayeleri yazılabilir.

 

Yetkili kurumlar, bu konuda organize olmayı teşvik etmeli ve coğrafi işaret sistemini yasal olarak uygulanabilir, sağlıklı bir zemine kavuşturmalıdır.

 

O zaman şimdi tercih yapma zamanı..

 

Bu değerlerimizi unutup, unutturacak mıyız yoksa dünyanın tanımasını mı sağlayacağız.

 

Tercih sizin..

 

NOT: Antalya'da 2010 yılından bu yana düzenlenen Yöresel Ürünler Fuarı'nın (YÖREX) bu yıl da 26-30 Ekim 2016 tarihlerinde EXPO Center'de düzenleniyor olacak.

  

İrfan Donat

 

Bloomberg HT tarım Editörü

 

idonat@bloomberght.com