Advertisement

 

Bloomberg HT olarak tarım ve gıda sektörünün nabzını tutmaya devam ediyoruz.

Sektör paydaşlarını bir araya getiren Bloomberg HT Tarım Zirvesi'nin ikincisi 20 Eylül Çarşamba günü İstanbul'da gerçekleşti.

Açılış konuşmasını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın yaptığı zirvede, tarımın paydaşları sektörün mevcut durumuna yönelik tespitlerde bulunurken, geleceğe dönük öngörülerini de paylaştı.

Bu organizasyonda çiftçiden, sanayiciye, akademisyenlerden, kamu ve STK'lara kadar sektörün tüm oyuncularını mümkün olduğunca bir araya getirmeye çalıştık.

Tarıma sadece bir açıdan bakmak yerine bütüncül bir açıdan bakmaya çalıştık ve 5 başlık belirledik.

Bir önceki yazımızda zirvede hangi konuları konuşacağımızı paylaşmış ve zirveden öne çıkan anekdotları ve önemli bilgileri yine bu köşeden sizlerle paylaşacağımızı belirtmiştik.

İşte öne çıkan notlarımız:

SİT ALANI İLAN EDİLEN OVA SAYISI 250'YE ÇIKACAK 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, sorunların farkında olduklarını ifade ederken, tarım ve gıdanın geleceğine yönelik “Kendi gıdasını üretemeyen ülkeler tam bağımsız olamaz. Tarımda kendi kendimize yeteceğimize, yetip de geçeceğimize inanıyorum” açıklamasında bulundu.

Fakıbaba, şu ana kadar 192 ovayı SİT alanı ilan ettiklerini ve bu sayıyı 250'ye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

Verimli tarım arazilerini korumak adına söz konusu sayının artacak olması umut verici.

Üretimi ve ürünlerin kalite artışını sağlamak için modern sulama sistemi yatırımlarının artacağı mesajını veren Fakıbaba, sistemin yaygınlaşması için yeni adımlar atılacağı sözünü verdi.

Türkiye'de her yıl buzağı ölümlerinin yüzde 10 seviyelerinde olduğu söylense de kendisinin bu oranı yüzde 15 olarak tahmin ettiğini kaydeden Fakıbaba, “Buzağı ölümlerinin önüne geçecek çalışmalarımız var. Bu oranı, ABD'deki gibi binde 5 seviyelerine düşürmeyi hedefliyoruz” dedi.

Hemen hatırlatmakta fayda var.

Bugün Türkiye'de yıllık buzağı ölümlerinin yaklaşık 450-500 bin düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Yine son yıllarda Türkiye'nin Et ve Süt Kurumu aracılığıyla ithal ettiği büyük baş hayvan sayısı da yıllık 500 bin civarında.

Fakıbaba, 2023 hedeflerinden herhangi bir sapma olmadığını ifade ederek tarımsal hasılada 150 milyar dolar, tarımsal ihracatta ise 40 milyar dolar hedefini yineledi.

Mevcut tabloda tarımsal hasılanın 161 milyar TL (46 milyar dolar), tarımsal ihracatın 16 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatmakta fayda var.

5 yıl gibi kısa bir süre kala söz konusu hedefe ulaşmak ne kadar gerçekçi bilemiyoruz.

Zirvede, sektör temsilcileri başta toprak ve su olmak üzere sahip olduğumuz kaynaklarımız üzerindeki risklere dikkat çekti.

İGSAŞ Genel Müdürü Turan Tok, Türkiye'de birinci sınıf tarım arazisinin oranının sadece yüzde 6 seviyesinde olduğunu belirterek, “Tarım arazilerimiz kirli, organik madde yapısı zayıf, kireçli ve PH derecesi yüksek. Toprak ıslah edilmeden, ekim öncesi toprak analizi yapılmadan üretimden verim ve kaliteyi alamayız” dedi.

EuroDrip CEO'su Arkın Demir ise tarımda su kullanımına yönelik tabloyu ortaya koydu.

Dünyadaki ortalamalara paralel olarak Türkiye'de de su kullanımının yüzde 73'ünün tarım sektörü tarafından kullandıldığını hatırlatan Demir, içme suyunun payının yüzde 16, sanayinin payının ise yüzde 11 olduğunu ifade etti.

MODERN SULAMA İLE 10 MİLYAR $'LIK FIRSAT

Demir, İsrail'de tarımsal su kullanımının ise yüzde 52 seviyesinde olduğunu hatırlatarak modern sulama sistemlerinin neden gerekli olduğunu açıkladı.

Tarımda kullanılan suyun yüzde 80'inin yüzey sulama ile gerçekleştiği Türkiye'de bu suyun sadece üçte birinin bitkiye ulaştığını kaydeden Arkın, tarımda öncü olan bir çok ülkenin damla sulama sistemine adapte olduğunu hatırlattı.

Türkiye'de ise tarımsal su kullanımında damla sulamanın payının sadece yüzde 7 olduğunun altını çizen Demir, “Halbuki damla sulamayla alınan randıman yüzde 95 seviyelerinde” notunu da paylaştı.

2016 tarım desteklemelerinde basınçlı sulama sistemlerine desteğin sadece yüzde 1 oranında kaldığına dikkat çeken Arkın, bu oranın artması gerektiğini söyledi.

Arkın, “Sulu tarım kuru tarıma göre 4 kat daha fazla istihdam ve 7 kat daha fazla gelir getiriyor. Modern sulama sistemlerinin kullanımının teşvik edilmesi için KDV kaldırılmalı” önerisinde bulundu.

Arkın, modern sulama sistemleri sayesinde Türkiye'nin yılda 10 milyar dolara kadar bir kazanç sağlamasının mümkün olduğunu savundu.

KIRSALI KORUMAKTA BAŞARISISIZ”

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş ise “Toprağı tanımadık, önemini kavramadık ve hoyratça kullandık” tespitinde bulundu.

Türkiye'de toprakların erozyona oldukça yatkın olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ortaş, “Aslında Türkiye tarım toprağı açısından çok zengin bir ülke değil. Topraklarımızın organik yapısı zayıf. Verimlilik açısından istenilen düzeyde değil” yorumunda bulundu.

Kırsalı korumak konusunda başarısız olunduğunu belirten Prof. Dr. Ortaş, “Tarım arazilerimizi amacı dışına çıkardık. Bunun nedeni de insan kaynaklı politikalarımız. Toprakların fiziki yapısı bozuluyor. Amaç dışı kullanım artıyor. Bakanlık Türkiye'nin toprak envanterini çıkarmak zorunda. Toprak haritasını çıkartarak toprağın yapısını bilmek zorundayız. Toprağın niteliğini bilmeden üretim planı yapılamaz, verim alınamaz” dedi.

TARIM PİYASALARININ ANALİZİ

Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu ise tarım piyasalarının genel bir analizini yaptı.

Bu konuda iki temel noktanın arz-talep dengesini sağlamak ve fiyat istikrarını sağlamak olduğunu söyledi.

Söz konusu iki temel işleyişte lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas Borsasının öneminin kritik olduğuna dikkat çekti.

Hayvancılık tarafında yaşanan krize de değinen Kemaloğlu, krizin nedeni olarak hayvancılığın şirketleşmesi ve kırsaldan, küçük üreticilerden kopması olduğunu savundu.

Kemaloğlu, “Yeniden kırsal odaklı bir hayvancılık politikasına odaklanmamız lazım” dedi.

Tire Süt Koopertaifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, tarımda bir çok sorunu bertaraf etmenin reçetesi olarak kooperatifleşmeyi gösterdi.

Eskiyörük, “Türkiye'nin şu an maalesef ulusal bir tarım politikası yok. Tarım, el değiştirmeden, küçük aile işletmelerinin birleştirilmesi ve kooperatifçilik yoluyla büyütülmesi neticesinde istikrarlı hale gelir” dedi.

TARIMDA STANDARDİZASYON SORUNU

Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, “Tarımda standardizasyona hala geçemedik” dedi.

Desteklemeler ve teşvikler noktasında daha etkin ve verimli bir modele geçilmesi önerisinde bulunnan Çandır, kırsal kalkınmanın yolunun üreticinin örgütlenmesinden geçtiğini kaydetti.

Çandır, arazilerin toplulaştırılması kadar akılların ve emeğin de toplulaştırılması gerektiğine vurgu yaptı.

9 Eylül Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal ise çiftçinin eğitilmesi gerektiğini belirterek, “Çiftçinin niteliği artırılmalı. Tarım Meslek Liseleri'ni yeniden gündemimize almamz lazım. Tarımda bilgiyi ana girdi yapmamız lazım” dedi.

Entegre tarımsal örgütlenme modeline ihtiyaç olduğunun altını çizen Prof. Dr. Uysal, bütüncül bir tarımsal büyüme modeli üzerinde durdu.

TARIM VE FİNANS PİYASASININ ENTEGRASYONU

Doğru Çiftlik Sahibi Mutlu Doğru, üreticilerin iklimden, finansmana, pazarlamadan piyasa belirsizliğine kadar farklı risklere maruz kalabildiğini söyledi.

Risklerin bir kısmının yönetilebilmesine karşın pazar riskinin üretici açısından kritik olduğunu belirten Doğru, “Hasat 1-2 ay içerisinde biterken ürün ihtiyacı 12 aya yayılıyor. O yüzden fiyat dengesini sabit tutabilmek ve dalgalanmaları önleyebilmek çok mümkün değil” dedi.

Doğru, lisanslı depoculuğun yayılması ve ürün ihtisas borsalarının kurulması ve spot piyasalarının oluşturulmasıyla bu risklerin bertaraf edilebileceğini söyledi.

Türkiye'de finans ve tarım piyasalarının entegre olduğu bir sisteme ihtiyaç olduğunu kaydeden Doğru, oluşturulacak vadeli işlem opsiyon borsalarının misyonuna dikkat çekti.

Hayvancılık tarafında besi materyali bulma riski olduğunu söyleyen Doğru, başta yem olmak üzere girdi maliyetlerindeki risk ve üreticinin ürünlerini satışı sırasındaki fiyat riskine de vurgu yaptı.

TARIMSAL ÜRETİMDE PLANLAMA

Ziraat Bankası Tarım Politikaları Başkanı Ferhat Pişmaf, tarımdaki risklerin yönetimi noktasında, “Sigorta uygulamalarımızın verimi ve rekolteyi garantiye alan ve fiyat dalgalanmalarını biraz daha regüle edecek hale doğru evriliyor olması lazım” dedi.

Tarım kredileri kullanımında sigortanın zorunlu hale gelmesi gerektiğine dikkat çeken Pişmaf,ürün ihtisas borsaları ile de tarımsal ürünlerin tamamının kayda alınması açısından gerekli olduğunu kaydetti.

Pişmaf, tarımsal riskleri minimize etmenin bir diğer yolunun da tarımsal üretim planlamasından geçtiğini ifade etti.

Pişmaf, “Ölçek ekonomisine ulaşamadığımız sürece maliyet riskini, düşük verimlilik ve düşük karlılık riskini yönetebilme şansımız yok” dedi.

TARIMDA İKLİMSEL RİSKLER

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, gelecekteki iklim risklerine karşı toprak ve su kaynaklarının maksimum derecede korunması gerektiğini belirterek, “Kuraklık olabileceğini ve uzun süre susuz tarım yapmak zorunda kalabileceğimizi düşünerek kuraklığa dayanıklı çeşitler, türler, ırklar üzerine daha fazla yoğunlaşmamış lazım” dedi.

Zirvedeki tespitleri toparlamak gerekirse şunları söylemekte fayda var.

Üretim planlaması istediğimiz düzeyde değil. Bu da arz-talep dengesinin sağlanamamasına neden oluyor. Plansızlık fiyat politikalarının da sağlıklı oluşumuna engel oluyor.

Peki planlama için ne gerekli? Cevap: Veri ama güncel olanından...

Tarımsal verilerin güncelliği ve güvenilirliği, sektörün en çok şikayet ettiği ve sorun yaşadığı alanlardan bir tanesi.

Türkiye'de son genel tarım sayımının 2001'de yapıldığını hatırlatmakta fayda var.

Tarımsal desteklemelerin sosyal bir yardım mı yoksa üretimi teşvik eden ve verimli kılan bir araç mı olduğu konusunda kafalar karışık.

Sektörde desteklemelerin ve teşviklerin daha etkin olması ve etki analizinin yapılması beklentisi var.

İlk zirvede yaptığımız bir tespiti yineleyeceğiz.

Konuları ele aldığımızda bir şey farkettik ki aslında sektörün paydaşları arasında bir iletişim kopukluğu, koordinasyon eksikliği var.

Tarımda teknoloji hak ettiği şekilde kendine yer bulamıyor. Dünyadaki değişime karşın teknolojiye adaptasyon konusunda heves var ama altyapı ve girişimcilik konusunda hala eksiklikler söz konusu.

Çiftçilerin bilinçlendirilmesi, kağıt üzerinde değil pratikte eğitimine daha fazla odaklanılması konusunda paydaşlar hem fikir.

Tarımda maliyetlerin aşağı çekilmesi ve gelecekte enerji bağımsızlığı açısından yenilenebilir enerji ile tarımın entegrasyonunu daha fazla konuşmamız lazım.

Aslında zirveye 20 konuşmacı katıldı. Birbirinden kıymetli tespitler ve açıklamalar var ancak hepsini yazamadık.

23 Eylül cumartesi sabahından itibaren Bloomberg HT ekranlarında Tarım Zirvesi'nin tüm oturumlarını izleyebilirsiniz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com