Advertisement

Son dönemdeki tarım politikaları çiftçi tarafında ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda.

Bunu, her geçen gün artan telefon trafiği, e-mail ve sosyal medya mesajlarından da anlıyoruz.

İsimleri bizde kalmak kaydıyla gelen mesajların bir kısmını özetleyip, sizlerle paylaşalım istedik.

Bizi hem televizyon programımız hem de yazılarımızdan takip eden çiftçilerin önemli bir kısmı önlerini görememekten şikayetçi.

Kafaları oldukça karışık...

Çorum'da hayvancılık yapan ve bize mesaj atan bir üreticimiz artık bıçağın kemiğe dayandığını ve üretimi sürdürebilmelerinin mümkün olmadığını söylüyor.

Konya'da tarımla uğraşan bir başka çiftçimiz bu yıl sonuna kadar dayanmaya çalışacağını, eğer üreticiyi destekleyen ve ayakta kalmasını sağlayan adımlar atılırsa üretmeye devam edebileceğini, aksi takdirde hayvancılıktan çıkacağını söylüyor.

Mersin'den bir üretici binbir emekle sürdürdüğü hayvancılığın yanında meyve yetiştiriciliğine yöneldiğini ve böyle giderse yavaş yavaş elini ayağını hayvancılıktan çekeceğini anlatıyor.

Kimi çiftçimiz de önünü göremediği için ne yapması gerektiğini bizlere soruyor. Bir çıkış yolu arıyor.

Telefondaki konuşmalarımızda konu genelde dönüp dolaşıp tarım politikalarının bundan sonraki dönemde nasıl olacağına geliyor.

Üretici bir çok soruya yanıt bekliyor.

İthalat devam edecek mi?

Eğer edecekse ne kadar süre daha sürecek ve hangi yoğunlukta olacak?

İthalatın dışında içeride üreticinin önünü görmesini sağlayacak somut bir politika ortaya konacak mı?

Eğer konacaksa bu ne zaman ve nasıl olacak?

Çiftçi, günlük söylemlerden öteye geçen, yapıcı adımlar ve çözümler bekliyor.

Neredeyse her gün yetkililer tarafından yapılan açıklamaların üreticiyi motive etmeye yetmediğini hatta kafasını karıştırdığını belirtmemiz gerek.

Telefonda konuştuklarımızdan yola çıkarak çiftçinin durumunu özetlemek gerekirse yelkensiz bir gemi misali denizde yol alıyorlar. Dalgalar ne tarafa götürürse o tarafa savruluyorlar.

İşleri gerçekten zor.

ESK BÜLTENİNDEKİ TABLO NEYİ ANLATIYOR?

Aslına bakarsanız çiftçinin ne kadar zor durumda olduğunu veriler de destekliyor.

Üreticinin maliyetler altında ezilirken fiyat istikrarsızlığından ne kadar mağdur olduğunu teyit eder nitelikteki son veriler de Et ve Süt Kurumu'nun (ESK) haftalık bülteninde yer alıyor.

16-20 Ekim 2017 tarihli haftalık piyasa bültenindeKİ rakamlara yıllık bazda bakıldığında ortaya çarpıcı sonuçlar çıkıyor.

Hayvancılık açısından en önemli girdilerin başında gelen kaba yem fiyatlarındaki yükseliş dikkat çekici.

Geçen yılın aynı dönemine göre silajlık mısır fiyatı yüzde 27,5 artarken, ithalat ile yeniden gündeme gelen saman fiyatı yüzde 73,5 artmış.

Hayvancılığın olmazsa olmaz yemlerinden yoncanın fiyatı ise geçen yıla göre yüzde 31,3 yükselmiş.

Korunga fiyatı yüzde 39, arpa fiyatı yüzde 13,8 artarken, mısır fiyatındaki artış yüzde 12,5 olmuş.

Besi yemi yüzde 8,4 artmış, süt yemi fiyatı ise yüzde 5,5 yükselmiş.

Gelelim diğer girdi fiyatlarındaki değişimlere...

Motorin litre fiyatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 yükselirken, DAP gübre fiyatı yüzde 29, ÜRE gübre fiyatı ise yüzde 40 zamlanmış.

Peki üreticinin karkas et fiyatı ile tüketici fiyatlarındaki değişim nasıl derseniz onun da cevabı ESK'nın haftalık bülteninde...

Geçen yılın aynı dönemine göre dana karkas fiyatının yüzde 1,1 gerilediği bir ortamda dana kuşbaşı eti tüketici fiyatı yüzde 10,2 artmış.

Kuzu karkas etinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,7 arttığı bir ortamda tüketici fiyatı ise yüzde 25,2 yükselmiş.

Belki üreticinin durumunu anlatmak için sayfalarca yazılar yazılabilir ama ESK'nın haftalık bülteni konuyu çok güzel şekilde özetliyor.

Üzerine daha ne söylenebilir ki?

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com