Konya'dan tarım notları: Gündem yem, gübre, mazot
Hafta sonu Konya’da tarım sektörünün nabzını tutmaya çalıştık.
Önce Meram Kaşınhanı’nda havuç hasadına katıldık.
Haziran ayında fiyatı yüzde 58 artan havucun geçen yıla göre ise fiyatı yüzde 109 artmıştı.
Kırsala gidip tarlaya adım attığınızda bu fiyat artışlarının nedenini çok daha net anlıyorsunuz.
Üreticilerle konuştuğumuzda bizlerle şu bilgileri paylaştılar…
Havuç, yaklaşık 5-6 yıl boyunca para etmemiş.
Üretici de para kazanamadığı gerekçesiyle havuç üretmekten vazgeçmiş.
Konuştuğumuz çiftçiler, etraflarında bu işi yapanların sayısının giderek azaldığını söylüyor.
Üreticiler, “Bundan 5-6 yıl önce etrafımızda 100 kişi havuç yetiştiriyorsa şimdi bu sayı 40-50’ye geriledi” diyor.
İşte üretimden kaçısın sonuçlarını da gıda enflasyonu tarafında görüyoruz.
Bu yılki havuç rekoltesinde bir sorun gözükmüyor.
Ama fiyat istikrarı sağlamadan arz-talep dengesinin sağlıklı işlemesini beklemek de hayal olur.
O yüzden neredeyse her yazımızda değindiğimiz ‘planlı üretim’ konusuna daha çok eğilmemiz lazım.
Aslında havuç hasadı oldukça emek yoğun bir iş.
O yüzden de işçilerle geleneksel usulde hasat yapıldığında maliyeti yükseliyor.
Bazı üreticiler havucun para etmediği yıllara inat bu işi sürdürüyor.
Hatta yurtdışından hasat makinesi getirterek bu işi daha düşük maliyetle yapmak için mekanizasyona ciddi yatırım yapanlar bile var.
Yıllardır fiyat ve maliyetlere inat hem iç piyasaya havuç yetiştirme hem de dış pazarlara ihraç etme derdinler.
Tek beklentileri önlerini görebilmek ve tarım piyasasında istikrarlı bir politika izlenmesi.
Bu arada Konya’nın havuç üretimindeki konumunu da hatırlatalım.
Konya, Türkiye’nin toplam havuç üretiminin yaklaşık yüzde 65’ini tek başına karşılıyor.
Yani bu bölgede havuç önemli…
HAYVANCILIKTA ANA GÜNDEM YEM VE SÜT FİYATLARI
Konya’da ikinci durağımız Sarayönü İlçesiydi.
Orada da büyükbaş hayvan çiftliklerini gezdik.
Hangi alanda üretim yaparsa yapsın, tüm çiftçilerimizin ortak meselesi ‘girdi maliyetlerindeki yüksek seyir’.
Çiftçilerle konuştuğumuz zaman ilk 3 cümleleri arasında mutlaka maliyetlerdeki artış var.
Özellikle bitkisel üretim tarafında gübre, mazot ve ilaç tarafındaki fiyat artışlarına dikkat çekiliyor.
Hayvancılıkta ise yem fiyatlarına yılbaşından buyana ardı ardına gelen zamlar çiftçinin ilk gündem maddesi.
Daha hal hatır sorarken bile lafı maliyetlerin yüksek olmasına getiriyorlar ve bu konuya acilen ‘bir el atılmasını’ istiyorlar.
Babadan dededen hayvancılık yapan ve çiftliğini büyüterek ‘ari işletme’ belgesi almak için çabalayan üreticilerle konuştuk.
Bu işi yapmaktan memnun olduklarını, sevdiklerini ve başka bir iş dalıyla uğraşmak istemediklerini dile getiriyorlar.
Ama öte yandan sorunlarının da görmezden gelinmemesini istiyorlar.
Hayvancılık tarafında yem girdilerindeki fiyat artışıyla çiğ süt satış fiyatının artık maliyeti karşılamadığına dikkat çekiyorlar.
Süt/yem paritesine göre 1 litre süt satıp, onunla en az 1,3 kg yem alabilmesi gereken üreticiler şuan 1 litre çiğ süte karşılık 1 kilogram yemi ancak alabildiğini ve ayakta kalmakta zorlandıklarını dile getiriyor.
Birçok üretici bize Ulusal Süt Konseyi’nin ne zaman toplanacağını soruyor.
Çiğ süt referans fiyatının sadece bir kesimin gözünden değil kırsaldaki gerçeklerle örtüşen şekilde hesaplanarak çiftçiyi memnun edecek bir seviyede açıklanması gerektiğinin altını çiziyorlar.
Zira mevcut çiğ süt fiyatı maliyetleri karşılamadığı için yine anaç hayvanların kesime gitmesi riski beliriyor.
Bunu birçok üreticiden yine duymaya başladık.
Hayvanları kesime gönderip bu işten çıkmayı düşünenler de var, süt sığırcılığı yerine besicilik yapmanın daha cazip ve uygun olduğunu düşünenler de…
Yine burada da ot, süt ve et denklemini iyi kurmadan piyasada istikrar sağlamanın zor olduğu sonucu karşımıza çıkıyor.
BUĞDAY EKİLEN ARAZİ MİKTARI AZALIŞTA!
Konya seyahatimizin ikinci gününde de Beyşehir’de buğday hasadına katıldık.
Bazı bölgelerde yağışların beklenen dönemde gerçekleşmemesi üretimi olumsuz etkilerken, Beyşehir taraflarında çiftçiler yağışlardan ve dolayısıyla rekolteden memnun.
Ama onlar da maliyetlerden şikayetçi.
Girdi maliyetlerindeki artış çiftçinin buğday fiyatlarındaki memnuniyetini düşürüyor.
Buna ek olarak destekleme priminin yaklaşık 10 yıldır sabit kalması da buğday üreticilerinin bir kısmını üretime küstürmüş gözüküyor.
Hatırlayacağınız üzere Türkiye’de buğday ekim alanlarında bir daralma olduğu daha önce raporlara da yansımıştı.
Ulusal Hububat Konseyi (UHK), 2018 Ülkesel Hububat Rekolte Değerlendirme Raporuna göre, Türkiye’de 2017-2018 ekim sezonunda buğday ekim alanlarında geçen yıla göre - daha çok İç Anadolu Bölgesinde olmak üzere - yüzde 10 dolayında bir azalma var.
O yüzden Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, buğdayda 10 yıldır 50 TL olan prim desteğinin 350 TL’ye çıkarılması gerektiğini savunuyor.
Aksi takdirde çiftçi, beklediği kazancı elde edemediği için buğday üretmekten vazgeçiyor.
Ekim alanları daralmasına rağmen ıslah çalışmaları sonucu verimdeki artış rekoltedeki düşüşü ‘şimdilik’ engelliyor.
Ancak verimdeki artış da bir yere kadar…
Ekim alanlarındaki daralma trendinin önüne geçilemezse önümüzdeki yıllarda buğday rekoltesinde artış bir yana gerilemelere şahit olabiliriz.
Zira raporda da belirtildiği üzere buğday ekim alanlarındaki azalmanın nedeni olarak, 2017 hasat sezonunda fiyatların düşük seyretmesi ve özellikle sulu tarım alanlarında alternatif ürünlerin (pamuk, mısır, ayçiçeği vb.) getirisinin 2017 yılında daha yüksek gerçekleşmesi gerekçe gösteriliyor.
SAMAN FİYATINA DİKKAT!
Buğday demişken konunun hayvancılık tarafını ilgilendiren kısmı ise sap ve saman.
Bu yıl rekolteye paralel olarak samanda çok ciddi bir arz sıkıntısı yaşanması beklenmiyor ama yine de saman fiyatının harman zamanındaki seviyesi geçen yıla göre biraz yüksek.
Harman döneminde samanını kenara koyabilen kârlı…
Zira yılsonuna doğru fiyatlar daha da yükselecektir.
Geçtiğimiz yıllarda arzdaki sıkıntı ve ‘stokçuluk’ iddiasıyla piyasada fiyatların aşırı yükselmesi gerekçe gösterilerek kısmi de olsa saman ithalatı gerçekleşmişti.
Bu yıl gözler yine saman piyasasında olacak gibi…
Konya’da gördüklerimizin, duyduklarımızın bir kısmını sizlerle paylaşmaya çalıştık.
Fırsat buldukça Anadolu’nun farklı bölgelerinde tarımın nabzını tutmaya ve sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü