Advertisement

"Sektörün dışa bağımlılığı artıyor..."

Bu sözler Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’e ait.

Ama bu cümlenin önünü ve arkasını da iyi okumak lazım.

O yüzden geçen hafta İstanbul’da gerçekleştirilen “Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Bitkisel Yağlar Konferansı”nda öne çıkan notları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bitkisel yağ dediğimiz zaman yaklaşık 9 milyar dolarlık işlem hacmine sahip bir sektörden bahsediyoruz.

Türkiye’de yılda yaklaşık 1,5 milyon ton yağ tüketiliyor.

Ve hammadde ihtiyacının karşılanması için ekim alanlarının iki katına çıkarılması gerekiyor.

Sektör paydaşları bu noktada Türkiye’nin en az 2,5-3 milyon ton ayçiçeği tohumu üretmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Mevcut şartlarda arz talebi karşılamadığı için ortaya çıkan üretim açığını ithalat yoluyla kapatmaya çalışıyoruz.

Ama sektörün altını çizdiği nokta çok önemli.

Zira ithalata olan bağımlılık tıpkı diğer tarımsal alanlarda olduğu gibi bitkisel yağ sektöründe de hızla artıyor.

3,5 YILDA 12,5 MİLYAR DOLARLIK İTHALAT

Örneğin son 3,5 yıla baktığımızda bu alanda gerçekleştirdiğimiz ithalat 12,5 milyar dolar seviyelerinde.

İsterseniz gelin son yıllardaki rakamlara biraz daha detaylı şekilde bakalım…

2015'te Türkiye'nin tarım ürünleri ithalatında bitkisel yağlaryağlı tohum ve türevleri 3,5 milyar dolarlık bir paya sahip.

2016 yılına geldiğimizde ve alt kalemlere baktığımızda yağlı tohum ithalatımız 1 milyar 400 milyon doları aşarken, ham yağ ithalatımız ise 1 milyar 590 milyon dolara ulaştı. Buna bir de 444 milyon dolara yaklaşan küspe ithalatı ile 34 milyon doları bulan margarin ithalatını eklediğinizde yurtdışına giden döviz miktarı 3 milyar 468 milyon dolar.

Gelelim 2017 yılı ithalat rakamlarına…

Aralarında soya fasulyesinden aspir ve ayçiçek tohumuna kadar yağlı tohum ithalatına ödenen miktar 1 milyar 465 milyon doları aşarken, yine mısır, kolza, palm, ayçiçek gibi bitkisel ham yağlara ödenen rakam 1 milyar 270 milyon dolar seviyesinde. Soya, ayçiçek, kolza tohumu ve palm küspesine ödenen 481 milyon doları aşkın döviz ve 53 milyon doları aşan margarin ithalatı ile birlikte geçen yıl bu alanda gerçekleştirilen ithalat 3 milyar 270 milyon doları aşıyor.

İsterseniz bir de bu yılın ilk 7 aylık ithalat performansına bir göz atalım…

Yağlı tohum ithalatımız 1 milyar 156 milyon doları aşmış durumda… Ham yağ ithalatımız 611 milyon doları geçerken, küspe ithalatı ise 317 milyon dolara dayanmış durumda. Margarin ithalatımız ise 24 milyon doları geçiyor. Yani 2018’in ilk 7 ayında bitkisel yağ sektörünün ithalatı 2 milyar 108 milyon doları çoktan aşmış durumda.

DIŞ TİCARET AÇIĞI 9 MİLYAR DOLAR

Yani kabaca son 3,5 yılda bu alanda yurtdışındaki çiftçilerin de cebine giden toplam döviz 12,5 milyar dolar.

Aynı dönemde bu alandaki toplam ihracatımız ise 3,5 milyar dolar seviyesinde.

Bir başka deyişle 3,5 yıldaki bitkisel yağlar, yağlı tohum ve türevlerinde dış ticaret açığımız 9 milyar dolar.

Yurtdışına giden bu döviz ile içerideki çiftçimizi desteklemek, yerli üretimi artırmak ve ithalata olan bağımlılıktan kurtulmak mümkün değil mi?

Bu haliyle bitkisel yağlaryağlı tohum ve türevleri, petrol ve petrol ürünlerinden sonra Türkiye'nin en büyük ikinci ithalat kalemi durumunda.

Çiftçisinden sanayicisine kadar sektörün paydaşları ithalata karşı aynı noktada birleşiyor.

Ortak istek ve talep, üretimi yurtiçinde artırmak ve ihtiyacı yerli üretimle karşılamak.

Peki bunun için ne gerekiyor?

Sektör paydaşları özetle tıpkı buğdayda olduğu gibi yağlı tohumların da gıda güvencesi açısından stratejik ürün ilan edilmesi gerektiğini savunuyor.

Yerli üretime yönelik prim desteği ve teşviklerin yeniden gözden geçirilmesi talep ediliyor.

Ayçiçeği başta olmak üzere üretim programının revize edilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Çiftçiye güvence veren ve gözeten bir sistematik içinde piyasada arz-talep dengesi ve fiyat istikrarını sağlayacak sözleşmeli üretim modeli üzerinde duruluyor.

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’e göre çiftçimizin en iyi bildiği ürün olan ayçiçeğine üretim için yeterli destek verilmiyor.

Ayçiçeği üretiminin artırılması için prim desteğinin yükseltilmesi gerektiğinin altını çizen Büyükhelvacıgil, “Çiftçimize ayçiçeğini yeniden sevdirmeliyiz. Çiftçimizin en iyi bildiği ürün olan ayçiçeği, maalesef yeterli desteği almıyor. Yağlık ayçiçeğinin kilogram başına 40 kuruş olan prim desteğinin daha da yükseltilmesi gerekiyor. Ayrıca, mazot ve gübre destekleri de artırılmalı. Tarlasını ekmeyip nadasa bırakanlar bile 6 lira tarım desteği alırken, ayçiçeği üretenler 23 lira destek alıyor” diyerek son dönemde çiftçinin en çok yakındığı konu olan girdi maliyetlerine dikkat çekiyor.

SEKTÖR İSTİŞARE BEKLİYOR

Sektörün tek sorunu ithalata olan bağımlılık değil. Üretimden pazarlamaya kadar farklı alanlarda sıkıntılar söz konusu.

Geçtiğimiz yıllardaki sektörel toplantılara dönüp baktığımızda bugün hala benzer sorunlar dile getiriliyor.

Demek ki sektörün beklentileri, uyarıları ve talepleri bugüne kadar tam anlamıyla karşılık bulmamış.

Mesela geçtiğimiz yıllara dile getirilen gümrük vergilerine yönelik uygulamalar bu yılın sektörel toplantısında da gündem maddesiydi.

Sektör temsilcileri, ithalatta uygulanan ‘gümrük vergileri’nin sezon öncesi belirlenmesinin sektörün önünü görerek hareket etmesi açısından önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Büyükhelvacıgil, “İthalatta uygulanan gümrük vergilerinin belirlenmesi sırasında sektörle işbirliği yapılması, gümrük vergisi oranlarında değişiklik yapılacaksa mart ayından sonra sektörle de istişare ederek gerçekleştirilmesi sektörümüze de sanayicimize de güç katacaktır” diyor.

Yine haksız rekabet ve tağşiş ile mücadele konusundaki denetim ve cezaların caydırıcılığı noktasında sıkıntılar olduğu belirtiliyor.

Geçmiş yıllardan beri süren bir diğer sorun ise ikili anlaşma gereği Bosna Hersek’ten ithal edilen sıfır gümrüklü ham ve rafine ayçiçeği yağı ithalatının sektörde fiyat dengesizliğine yol açması.

Büyükhelvacıgil sektördeki zorlukları ise kurdaki spekülatif hareketler, faiz oranları, emtia fiyatları ve maliyetin altında satış yapmak durumunda kalınması olarak özetliyor.

Tablo bu...

Özetle, ayçiçek yağının bile yüzde 70’ini ithal eder duruma geldiysek ve sektördeki sorunlar artıyorsa bu alandaki politikaları gözden geçirmenin zamanı gelmedi mi?

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com