Advertisement

Ziraat Bankası, tarımsal kredileri yeniden vadelendirdi.

Aslında bu haber çok da yeni değil.

Hatırlayacaksınız Ziraat Bankası bu konuyla ilgili 13 Aralık 2018’de bir açıklama yayınlamıştı.

Vadesi 30 Haziran 2019 tarihine kadar olan işletme ve yatırım kredileri vade tarihinden itibaren 12 aya kadar vadelendirilebileceği duyurulmuştu.

Yeniden vadelendirme dönemi için yıllık yüzde 11 oranında faiz uygulanacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün yaptığı açıklamaya göre bu uygulama kapsamında kısa sürede yaklaşık 2 bin üretici başvuruda bulunmuş.

Tarımsal kredilerle ilgili konu açılmışken gelin isterseniz bu taraftaki tabloya bir göz atalım.

TÜRKİYE’DE TARIMSAL KREDİ KULLANIMI

“Türkiye’de tarımsal kredilerin genel görünümü nasıl?” sorusunun yanıtını arayalım.

Tarımsal kredi kullanımı 2018 yılının ikinci yarısında durgunluğa girdi.

Faizler ve döviz piyasalarındaki oynaklık çiftçinin tarımsal kredi kullanımını olumsuz etkiledi.

Özellikle Ağustos 2018’de dolar kurunun 7,2 seviyelerini test etmesiyle birlikte çiftçinin girdi maliyetlerindeki yükseliş kadar finansman maliyetleri de ciddi şekilde yükseldi ve finansmana erişim zorlaştı.

Piyasadaki öngörülemezlik nedeniyle hem bankalar kredi verme konusunda çok istekli olmadı hem de riskleri artan çiftçi kredi kullanmak konusunda çekimser kaldı.

Peki bu ne anlama geliyor?

Hemen söyleyelim…

Çiftçinin kredi kullanımından uzak durması, beraberinde tarımsal üretimin sekteye uğraması ve tarımsal yatırımların aksaması anlamına geliyor.

Bugün yaklaşık 110 milyar TL’lik bir tarımsal kredi hacminden bahsediyoruz.

Bunun da yaklaşık yüzde 60-65’ini kamu bankaları sağlıyor.

BDDK’nın Eylül 2018 bülten verilerine göre, sektörel krediler içerisindeki takibe dönüşüm oranlarına baktığımızda tarımın oranı yüzde 3,1 seviyesinde.

Eylül 2017’de bu oran yüzde 2,69 seviyesindeymiş, 2016’nın aynı döneminde ise %2,58 civarında.

Gıda, meşrubat ve tütün sanayinde ise takibe dönüşüm oranı ise tarım sektörüne nazaran daha yüksek. Eylül 2018’de yüzde 4,17 olan takibe dönüşüm oranı, Eylül 2017’de yüzde 3,22 imiş.

2016’nın aynı döneminde ise % 2,77’lerdeymiş.

Özetle, hem tarım hem de gıda sektörü kredilerinde takibe dönüşüm oranında bir yükseliş söz konusu.

TARIM KREDİLERİNİN KOMPOZİSYONU

Genel itibariyle yıllar içindeki trende baktığımızda kabaca tarım kredilerinin yaklaşık üçte ikisi işletme kredisi, üçte biri yatırım kredisi olarak karşımıza çıkıyor.

Tarım sektörünün gelişimi açısından önce planlama, sonra öngörülebilirlik ve daha sonra da fiyat istikrarı lazım.

Bunları sağlayabilirsek yeni tarımsal yatırımlar için iştah da artar.

O zaman da pastada yatırım kredilerinin payı artar.

Tarımsal krediler makul zamanda, doğru miktarda ve uygun maliyetle kullanıldığı zaman çiftçinin lehine bir enstrüman.

Şayet çiftçi kullandığı krediyle tarım arazisini büyütüp, ihtiyacı olan makine-ekipmanı satın alıp, bu yatırımlar sonucu geliri ve refah düzeyi artıyorsa harika, sorun yok.

Böyle bir senaryoda üreticinin tarımsal krediyi olması gerektiği şekilde kullandığını söylemek mümkün olabilir.

Ama maalesef Türkiye’deki tarımsal kredilerin önemli bir kısmında senaryo bu şekilde işlemiyor.

Çünkü üreticiler krediyi daha çok girdi temini, borcu borçla çevirme yani eski borçlarını kapamak üzere kullanmak zorunda kalıyor.

ÇİFTÇİ YATIRIM DEĞİL GEÇİM DERDİNDE

Daha da önemlisi şuan çiftçi, yeni yatırımdan ziyade geçim derdinde…

Mevcut şartlarda üreticinin temel hedefi işletmesini ayakta tutabilmek…

Çiftçilerin önemli bir kısmı büyümekten ziyade mevcudu korumak ya da sınırlı ve kontrollü küçülmenin hesabını yapıyor.

BDDK verileri ve Kredi Kayıt Bürosunun tespitlerine göz attığımızda şu tablo karşımıza çıkıyor.

Eylül 2018 sonu itibariyle 9 aylık dönemde toplam krediler yüzde 23,6 artarken, toplam tarım kredileri aynı dönemde yüzde 14,2’lik bir performans kaybı ile sektör toplamının altında bir gelişim gösteriyor.

ÇİFTÇİ KARLILIKLARI DÜŞMÜŞ DURUMDA

Peki bu performans düşüklüğündeki ana etkenler neler?

Öncelikle tarım sektöründe son dönemde çiftçi karlılıkları ciddi şekilde düşmüş durumda.

Üreticilerin geliri hak ettiği oranda artmıyor.

Öte yandan bankacılık kaynak maliyetlerindeki yükseliş bir diğer etken.

Özel bankalarda 2016 yılından bu yana yükselen tarım kredileri yasal takip oranları da bir başka faktör olarak karşımıza çıkıyor.

Kısacası çiftçinin kronik sorunları çözüm beklerken, çok bilinmeyenli denklemin bir ayağını da üreticilerin finansman sorunu oluşturuyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com