Advertisement

Bizi takip edenler bilir.

Tarımdaki meseleleri gündeme getirirken konunun tüm boyutlarıyla ele alınması gerektiğini her fırsatta hatırlatırız.

Sorunlara sadece dar bir açıdan bakmak ve günlük politikalarla çözmeye çalışmak bugüne kadar bir işe yaramadı.

Bugün geldiğimiz nokta ne demek istediğimizi teyit eder nitelikte.

Tarımla ilgili kronik sorunları gündeme taşıdığımız zaman ilk ve öncelikli mesele olarak karşımıza “yüksek girdi maliyetleri” çıkıyor.

Özellikle kimyasal gübre tarafındaki fiyat artışlarına karşı hükümetin geçen yılın sonuna doğru açıkladığı yüzde 15’lere varan indirimlerin pek olumlu bir etkisi görülmedi. 

Zira 2018 yılı içerisinde döviz kurunun da etkisiyle tarımdaki girdi maliyetleri yüzde 50-120 arasında artış göstermişti.

TARIM DEĞİL DIŞİŞLERİ BAKANI AÇIKLADI

İşte bu noktada çiftçilerin Tarım ve Orman Bakanlığından beklediği açıklamayı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yaptı.

Antalya’daki temasları sırasında özellikle gübre, ilaç ve yemde fiyatların çok fahiş olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, fırsatçıların döviz kurundaki dalgalanmayı fırsat bilerek fiyatları haksız şekilde yükselttiklerini ifade etti.

Dövizdeki düşüş ve Türk Lirasının döviz karşısında değer kazanmasına rağmen fiyatların düşürülmediğini ifade eden Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımız ile görüştük, talimatları verdi. Tarım Bakanımız ile görüştük, üzerinde çalışıyoruz. Gerekirse burada da belediyelerimiz ilaç ve gübrede tanzim yapar” açıklamasında bulundu.

Bugün isterseniz gübre, ilaç, yem gibi girdilerde maliyetlerin ne kadar yükseldiğini biraz detay bilgi ve somut rakamlar paylaşarak verelim. 

GÜBRE FİYATLARINDAK ARTIŞ %62

Önce gübreden başlayalım...

Paylaşacağımız fiyatlar Tarım ve Orman Bakanlığının resmi verileri.

Mesela çiftçilerin kullandığı %21 A.S. (Amonyum sülfat) ortalama ton fiyatı 2017’de 708 TL iken 2018’deki ortalama fiyatı 1,011 TL’ye yükseldi. Yani fiyat artışı yüzde 43

Bayiler ve çiftçilerle konuştuğumuzda bu gübrenin mevcut fiyatı şu an ton bazında 1,100-1,150 TL arasında değişiyor.

Bakanlık verilerine göre ÜRE gübrenin 2017’deki ton fiyatı 1,156 TL iken 2018 ortalama fiyatı 1,664 TL’ye çıktı. Yani fiyat artışı yüzde 44

ÜRE gübrenin bugünkü fiyatı ise 1,850-2,050 TL arasında seyrediyor.

DAP gübrenin ise 2017 yılı ton fiyatı ortalaması 1,538 TL iken 2018 ortalaması ton başına 2,383 TL. Yani fiyat artışı yüzde 55 düzeyinde. 

Bayiler ve çiftçilerle konuştuğumuzda DAP gübrenin bugünkü fiyat seviyesi de 2,450-2,500 TL arasında değişiyor.

20.20.0 gübrenin 2017 ton fiyatı 1,096 TL iken, 2018 ortalama fiyatı ise 1,587 TL olarak resmi kayıtlarda yer alıyor. Yani fiyat artışı yüzde 45’lerde.

ESK VERİLERİNDEKİ ARTIŞ %62

Yine Et ve Süt Kurumunun (ESK) 11 Şubat tarihli haftalık verilerine baktığımızda geçen yılın aynı dönemine göre DAP gübre fiyatı yüzde 61,7 artarken, ÜRE gübrenin fiyatı da yüzde 58,2 yükselmiş durumda.

Ama şunu da not etmekte fayda var. Resmi verilerdeki artış yüzde 43-62 arasında değişse de piyasadaki güncel fiyatlar üzerinden yapılan hesaplamalarda aslında gübre fiyatlarındaki artış bu oranların daha da üzerinde.

Kaldı ki fiyatlar ton bazında böyle ama daha az miktardaki alımlarda söz konusu satış fiyatları daha yüksek hale geliyor.

MAZOTTAKİ ARTIŞ %22

Gelelim bir diğer önemli girdi olan mazota…

Mazotun Şubat 2018’deki litre fiyatı 5,13 TL iken bugünkü litre fiyatı 6,20 TL seviyelerinde. Yani orada da yüzde 22’ye varan bir fiyat artışı söz konusu. 

YEM FİYATLARI %41 ARTTI

Peki yem tarafında tablo farklı mı?

ESK’nın verilerine göre besi yeminin fiyatı son 1 yılda yüzde 31 artarken, süt yemindeki fiyat artışı yüzde 41’i aşıyor.

Yemlik buğday fiyatı yüzde 26 artarken, mısırın fiyatı yüzde 24,8 artmış.

ZİRAİ İLAÇLARDAKİ ARTIŞ %45-95 ARASINDA DEĞİŞİYOR

Peki zirai ilaçlarda durum nasıl?

Orada da trend yukarı yönlü.

Buğdaydan mısıra domatesten zeytine kadar farklı meyve, sebze ve hububat ürünlerinde kullanılan farklı zirai ilaçların son 1 yıldaki fiyatları yüzde 45 ila yüzde 95 arasında arttı.

Diğer enerji kalemleri, işçilik, nakliye, paketleme gibi alanlardaki maliyetlerde de benzer artışlar söz konusu. 

Kısacası üreticiler yüksek girdi maliyeti ile belirsiz/oynak satış fiyatları arasında sıkışıp kalmış durumda.

Bizim merak ettiğimiz nokta şu: Üzerinde çalışıldığı ifade edilen ilaç, gübre ve yem gibi girdilere yönelik tanzim çalışması tıpkı sebze ve meyvedeki tanzim satışlarda olduğu gibi kısa vadeli bir proje mi olacak, yoksa bu sorunlara kalıcı çözüm yaratacak bir proje mi olacak?

Söz konusu meselelerin çözümünde yerel yönetimlere de önemli görevler düşüyor ama bu sorun sadece belediyelerle çözülebilir mi?

Tarım Kredi Kooperatifleri ile birlikte diğer kurum ve kuruluşlar bu politikaların neresinde yer alacak?

Zira tarımsal üretimde istikrar ve sürdürülebilirliği konuşmamız için girdi maliyetlerinin yönetiminde geçici değil kalıcı çözümlere ihtiyaç var.

Ve tabii ki yazımızın başında belirttiğimiz gibi meselenin diğer boyutlarına yönelik de yeni politikalar geliştirmek lazım.

Aksi takdirde kırsalda üretim maliyetlerinin hızla arttığı 'belirsiz' bir ortamda şehirlerde gıdayı ucuza tüketebilmek ve fiyat tartışmalarını bertaraf etmek ne kadar mümkün?

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com