Advertisement

Tarım sektörü açısından pamuk üretiminin ayrı bir yeri ve önemi var.

Zira pamuk öyle değerli bir ürün ki kabaca 40 milyar dolarlık bir pazarın da hammaddesi niteliğinde.

Öyle ki lifiyle tekstil ve hazır giyim sanayiinin, çekirdeği ile bitkisel yağ ve yem sanayiinin, linteriyle de kağıt sanayii başta olmak üzere pek çok sektör açısından temel hammadde niteliği taşıyan stratejik değerde bir üründen bahsediyoruz.

İşte böyle kıymetli bir ürüne dair geçtiğimiz günlerde Ulusal Pamuk Konseyi (UPK) Başkanı Bertan Balçık ve UPK Genel Sekreteri Prof. Dr. Hakkı Ünal Evcim bir basın toplantısı düzenledi.

Sektörün mevcut durumu ve önümüzdeki dönemde yaşanabilecek sıkıntılara dair önemli uyarıların yapıldığı toplantıya dair haberler yayınlansa da bizce sektöre ilişkin önemli notlar ve detaylar yeteri kadar paylaşılmadı.

O yüzden UPK toplantısında öne çıkan konulara biraz detaylı yer verelim istedik.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 3’üncü Tahmin Sonuçlarına göre, Türkiye’de 2019 sezonunda 4 milyon 78 bin dekar alanda pamuk ekildi ve 2,2 milyon ton kütlü pamuk üretildi.

Buna göre, bir önceki sezonda 5 milyon 19 bin dekar olan ekim alanlarının yüzde 8 daraldığı ve 2 milyon 519 bin ton olan rekoltenin yüzde 14 azaldığı ortaya çıkıyor.

Rekoltedeki azalmanın yüksek olması, bir önceki sezonda 494 kg/dekar olan ülke ortalaması pamuk veriminin yüzde 7 azalarak 460 kg/dekar seviyesine düşmesinden kaynaklanıyor.

Söz konusu verim değeri, 2016 sezonundaki dekar başına 505 kilogram verim rekorunun 45 kilogram gerisinde.

Ülke ortalaması verimdeki bu gerilemenin Şanlıurfa ve Hatay illerinde tarla verimlerinin iklim değişikliği ile zirai mücadelede yaşanan sıkıntılar nedeniyle beklenmedik ölçülerde düşmesinden kaynaklandığı belirtiliyor.

PAMUK ÜRETİMİNİ MALİYET VE FİYATLAR TEHDİT EDİYOR

Bertan Balçık’a göre, yüksek maliyetler ve düşük fiyatlar Türkiye pamuk üretiminin geliştirilmesi, hatta mevcudun korunmasındaki en büyük iki tehdit olarak öne çıkıyor.

UPK her sezon gerçekleştirdiği maliyet çalışması sonuçlarına göre, bir önceki sezon dekar başına 1620 TL olan pamuk üretim maliyeti, 2019 sezonunda yüzde 16 artarak dekar başına 1,873 TL’ye yükseldi. UPK’nın hesaplamalarına göre kütlü pamuğun üretim maliyeti kilogram başına 4 lira 7 kuruş seviyelerinde.

Söz konusu artışın, Ege illeri ve Şanlıurfa’da diğerlerine göre çok daha yüksek oranlarda gerçekleştiğini kaydeden Balçık, kalemler itibariyle değerlendirme yapıldığında bu artışın zirai ilaç, mazot, gübre gibi ithal girdi fiyatlarındaki yükselmelerden kaynaklandığını söylüyor.

Peki üretim maliyetleri artarken ürünün satış fiyatlarında durum nasıl?

Balçık, 2019 yılı ülke ortalaması lif pamuk üretim maliyetinin, çırçırlama giderleri hariç, 10 lira 71 kuruş olduğunu belirtiyor.

Buna karşılık, 2019 sezonunda Türkiye pamukçuluğunu temsil edecek büyüklükte işlem hacmine sahip İzmir, Şanlıurfa ve Adana Ticaret Borsalarında tescili yapılan lif pamukların ‘kıymet ortalamaları’nın sırasıyla 9,64; 9,47 ve 8,42 TL/kg olduğunun altını çiziyor.

Bırakın kârı, üretim maliyetlerinin altında bir borsa fiyatlarından bahsediyoruz.

PAMUK DESTEKLERİ DÜNYADA ARTIYOR

Türkiye, dünya pamuk verimi sıralamasında Avustralya’nın ardından, %10-15 farkla ikinci konumda.

Çin, ABD ve Yunanistan ise verimde sırasıyla 4,6 ve 7’nci durumdalar.

Türkiye’deki zor üretim koşulları ve belirsiz piyasa şartları dikkate alındığında verimlilikte dünya ikincisi olan pamuk üreticilerini kutlamak gerek.

Ama dünya ikinciliğimiz sadece verimlilik tarafıyla sınırlı değil.

Aynı zamanda dekar başına pamuk üretim maliyetinde de bu kez Çin’in ardından dünya ikincisiyiz.

Balçık’ın paylaştığı bilgilere göre, yüksek tarla verimi ve çırçır randımanı değerlerimiz sayesinde Çin’in dünya birinciliğini koruduğu beher kg kütlü maliyetinde dünya üçüncüsü olan Türkiye, lif pamuk maliyetinde ise, dördüncü Yunanistan ve yedinci ABD’den sonra, sekizinci sıraya geriliyoruz.

Peki bu maliyetlere karşılık desteklemeler ne durumda dersiniz?

ICAC 2018/19 sezonu verilerine göre beher kg lif pamuk üretimleri karşılığında Çinli üretici 58 sent, ABD’li üretici 30 sent, Yunan üretici 77 sent, İspanyol üretici 105 sent  destek alırken, Türkiye’de üreticiler 30 sent destek alıyor. O da bir sonraki sezonda ödenmek üzere…

Ürünlerini maliyetlerinin altında satmak zorunda kalan üretici için kazançlarının neredeyse tamamen desteklemelerden ibaret olduğu aşikar.

O zaman ürünlerin piyasadaki fiyat oluşumu ve destekleme rakamlarının belirlenmesinde bu durumun göz ardı edilmemesi gerekiyor.

TEKSTİL SANAYİİNİN DIŞA BAĞIMLILIĞI ARTACAK MI?

Bertan Balçık, bu sezon itibariyle lif pamuk tüketimimizin 300 bin ton (%21) artarak 1 milyon 700 bin tona çıkacağını tahmin ediyor.

Buna karşılık yerli üretimimizin 950 bin ton ile sınırlı kaldığını ve bunun 80-100 bin ton kadarının da ihraç edileceği dikkate alındığında 850-870 bin ton dolayındaki arz açığının ithalatla karşılanacağı sonucu ortaya çıkıyor.

Peki söz konusu ithalata ödeyeceğimiz rakam ne derseniz, hemen söyleyelim: 1,6 milyar dolar.

Söz konusu ithalat sonucu yaşanan katma değer kaybının sanılanın çok üstünde olduğunu dile getiren Balçık, “Yaratmış olduğu cari fazla ve istihdam ile ülkemizin en önemli sektörü olan tekstil ve hazır giyim sanayilerimizdeki ürünlerin miktar olarak üçte biri, değer olarak yarısı pamuktandır. Bu sanayilerimizde kullanılan yaklaşık değerlerle yarısı yerli, yarısı ithal toplam 3 milyar dolarlık mahlıç (lif pamuk) brüt 10 kat ve net 2,5 kat katma değer artışıyla ekonomimize kazandırılmaktadır. Bu bağlamda ithal pamukla yaratılan cari fazla 5,1 milyar dolarla sınırlı kalırken, yerli pamukla bu değer 6,77 milyar dolara çıkmaktadır. Ayrıca yerli pamuk kullandıkları oranda ilgili sanayicilerimizin dışa bağımlıkları azalmakta, küresel rekabet güçleri gelişmektedir” notunu da düşüyor.

PAMUK İTHALATINA MAHKUM MUYUZ?

Peki Türkiye pamukta bu ithalata mecbur ya da mahkum mu?

Cevabı yine UPK Başkanı Bertan Balçık versin: “Sahip olduğumuz agro-ekolojik potansiyel yurt içi talebin tamamının ya da tamamına yakınının yerli üretimle karşılanmasına elverişlidir. Bunun için, mevcut verim değerleri korunarak pamuk alanlarının 2002 yılı değerlerine (720 bin hektar) çıkarılması yeterli olacaktır. Mevcut destekleme bütçesinin (314 milyon dolar) 2 ila 3 kat artırılmasıyla gerçekleştirilebileceği düşünülen bu hedefe ulaşıldığında tarımsal hasılada 1,5 milyar dolar ve Tekstil ve Hazır Giyim sektörleri cari fazlasında 1,8 milyar dolar olmak üzere ülke ekonomisine toplamı 3 milyar doları aşan miktarlarda katkı sağlanabilecektir.”

Bu arada Bertan Balçık bir de uyarıda bulunuyor.

Münavebe koşuluna uyum nedeniyle pamuk ekim alanlarının gelecek sezonda 1 milyon dekar dolayında azalacağını hatırlatan Balçık, bunun da üretim ve ithalat dengesi açısından yaratacağı risklere dikkat çekiyor ve kamu otoritelerini şimdiden uyarıyor.

Balçık, Türkiye için çok büyük sosyo-ekonomik öneme sahip ürün olan pamuk için, katma değer zincirinde yer alan bütün kesimleri kapsayan, en az 3-5 yıl süreli bir stratejik kalkınma planı hazırlanarak uygulamaya konulmasının zamanının geldiğini belirtiyor.

Alına bakarsanız Türkiye, GDO'suz tohum kullanarak pamuk üreten ve bunu “GMO Free Turkish Cotton” markasıyla tescil ettirmiş olan, yegane dünya ülkesi olarak ayrıcalıklı bir konuma sahip. 

Ama biz, tıpkı diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi pamukta da elimizdeki bu kıymeti hala idrak edebilmiş değiliz.

Dolayısıyla enerjimizi, söz konusu potansiyeli fırsatı çevirmekte kullanmak yerine, yönetemediğimiz risklerden doğan krizleri aşmak için harcıyoruz.

Halbuki, pamuğun üretiminden katma değerli aşamaya gelene kadarki sürece dair ortaya konacak gerçekçi politikalarla çiftçimiz rakip ürünlere göre çok daha yüksek katma değere sahip pamuk üretmek suretiyle gelir ve kazançlarını artırma imkanına kavuşabilir. 

Dolayısıyla pamuk ve yan ürünleri talebinin tamamına yakını yurt içinden sağlanabilir.

Böylece küresel rekabet gücü artacak olan sanayici ithalat giderlerini azaltırken, ihracat gelirlerini çok daha yukarılara taşıyabilir.

Özetle kazanan Türkiye ekonomisi olur.

Bu konuyu çok önemsiyoruz.

Önümüzdeki haftalarda pamuk konusuna farklı açılardan değinmeye devam edeceğiz.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com