Advertisement

Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hepimiz biliyoruz sanırım...

Koronavirüs salgınıyla birlikte dünya, ekonomik, politik ve sosyal açıdan yeni bir döneme girdi.

Her sektör bu salgından farklı şekillerde ve derecelerde etkileniyor ve etkilenmeye devam edecek. 

Konuya kendi alanımızdan bakarsak tüketici davranışlarının değiştiği bir süreçte, gıdaya olan talep ve ilgi, panikle birlikte hızla arttı.

Ama bu değişim sadece tüketim tarafıyla sınırlı kalacak gibi gözükmüyor. Tarımsal üretim tarafındaki olası değişim ve riskleri de doğru şekilde analiz etmekte fayda var.

Bugün için Türkiye dahil dünyanın neredeyse tamamında gıda stoklarında her hangi bir sorun olmadığı herkes tarafından dile getiriliyor.

Dolayısıyla bugün için tedarik tarafında her şey yolunda gözüküyor.

Peki ya yarın?

Bugünkü tablo bize artık geleceğe dair tarım ve gıdadaki değer zincirini baştan sona yeniden düşünme ve planlama zamanının geldiğini hatırlatıyor.

Bu konuda pek çok ülke yeni stratejiler geliştirmek üzere çalışmalara başladı bile.

Zira FAO başta olmak üzere, uluslararası kurumlardan gelen uyarılar hiç de yabana atılır cinsten değil.

Belirsizliklerin yoğunlaştığı, sınırların kapandığı, korumacılığın arttığı ve gümrük duvarlarının yükseldiği bir dönemde her ülke kendi gıda arz güvenliğini sağlamakla mükellef hale geldi. 

Gelin isterseniz uluslararası alanda COVID-19 gölgesinde tarım ve gıdaya dair senaryolara ve uyarılara birlikte göz atalım. 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), geçen hafta “Sorular ve Cevaplar: COVID-19 Salgını - Gıda ve Tarım Üzerindeki Etkisi” başlıklı bir bilgi notu paylaştı.

FAO önce "COVID-19'un küresel gıda güvenliği üzerinde olumsuz etkileri olacak mı?" sorusunu soruyor.

Soruya verilen yanıtta ise özetle, “En savunmasız insanları korumak ve salgının gıda sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek ve küresel gıda tedarik zincirlerini canlı tutmak için hızlı önlemler alınmadıkça, giderek artan bir gıda kriziyle karşı karşıyayız” uyarısında bulunuluyor.

Koronavirüs şokunun hem gıda arzı hem de talebini olağandışı şekilde etkilediğine dikkat çekilen bilgi notunda, salgının insanların yaşamları ve refahı üzerindeki etkisi nedeniyle arzda kesintilerin olabileceği, aynı zamanda tedarik zincirindeki bozulma ve aksaklık sonucu maliyetlerin artabileceğine dikkat çekiliyor.

FAO, virüsün ciddi şekilde etkilediği ülkelerde sınırların kapanması, karantina kararları ve tedbirler kapsamında üretimden tüketime tedarik zincirindeki aksamalar nedeniyle gıda kaynaklarına erişiminde sıkıntılar yaşanabileceği uyarısında bulunurken, "Şu an itibariyle gıda tedariki yeterli olduğundan ve piyasalar bugüne kadar istikrarlı seyrettiği için kesintiler minimum düzeyde olacaktır ama lojistik tarafındaki darboğazı da göz ardı etmemek lazım" açıklamasını yapıyor.

Bir başka deyişle FAO yetkilileri, tüketici paniğinin tedarik zinciri ve özellikle lojistik üzerinde stres yarattığını dolayısıyla salgınının lojistik açısından 'arz şokunu' tetikleyebileceğinin altını çiziyor.

NİSAN-MAYIS AYLARI KRİTİK

Nisan ve mayıs aylarında gıda tedarik zincirinde aksamalar beklendiği kaydedilen bilgi notunda, “Karantina ve evden çıkma yasağı gibi durumlar, işçilerin sahada çalışma isteğini düşürebilir veya serbest dolaşımını kısıtlayabilir. Bu da işgücü kıtlığı sonucu çiftçilerin ve gıda sanayinin işini zorlayabilir. Keza, gübre, veteriner ilaçları ve diğer girdilerin yetersizliği tarımsal üretimi olumsuz etkileyebilir. Bu da dolayısıyla küresel olarak gıda piyasasında fiyatlara olumsuz yansıyabilir” deniliyor.

Gıda sanayinde salgına yönelik çalışma şartları ve sağlık standartlarını garanti altına almak adına alınacak önlem ve tedbirlerin yine tıpkı kırsalda olduğu gibi sanayi tarafuında da üretimi yavaşlatabileceği belirtiliyor. 

Mevcut süreçte restoran, otel gibi toplu tüketim alanlarının kapanması ve daha az sıklıkta market alışverişinin taze ürünlere olan talebi azaltacağına dikkat çekilen bilgi notunda, “Bundan hem üreticiler hem de tedarikçiler olumsuz etkilenecektir ancak en fazla etkilenecek kesim ise savunmasız durumdaki küçük ölçekli çiftçiler” deniliyor.

FAO’nun bilgi notunda ayrıca “Pandemi nedeniyle kimin gıda güvenliği ve geçim kaynakları en fazla risk altında?” sorusuna da yanıt aranıyor.

FAO’nun notunda, “Halihazırda 100'den fazla ülkede mevcut olan COVID-19 vakaları, dış gıda yardımına ihtiyaç duyan 44 ülkede veya akut açlık yaşayan 113 milyon kişiye ev sahipliği yapan 53 ülkede çoğalıyorsa, bunların çoğu halk sağlığı sistemlerindeki kapasite kısıtlarıyla karşılaşabilir ve sonuçları çok sert olabilir” deniliyor.

Örnek olarak da Sierra Leone'de 2014-2016 yılları arasında ebola virüsü salgını sırasında karantinalar ve panik nedeniyle açlık ve yetersiz beslenmede yaşanan artış gösteriliyor.

Geçim kaynağı risk altında olan gruplar arasında, kırsalda tarımsal üretim yapan ve pazara erişimde engeli olan sınırlı satın alma gücüne sahip olan küçük ölçekli çiftçiler gösteriliyor.

FAO’nun cevap aradığı bir diğer soru ise “COVID-19 durumunun - şimdi ve gelecekte - gıda üretimi, tarımsal tedarik zincirleri ve pazarlar üzerindeki etkileri neler?” oldu.

Gıda tedarik zincirinin, üreticiden başlayarak, tarımsal girdi temini, işleme, paketleme, nakliye gibi süreçleri kapsayan karmaşık bir ağdan oluştuğu hatırlatan bilgi notunda, “Virüs yayıldıkça ve vakalar arttıkça, virüsün yayılmasını engellemek için alınan kararlar sonucu küresel gıda sisteminin önümüzdeki haftalar ve aylarda zorlayacak çok farklı aşamalar var” uyarısı yapılıyor.

FAO, her ne kadar 2020 yılı için hububat ve bakliyat tarafında stokların yeterli gözüktüğünü hatırlatsa da yaş meyve ve sebze üretimindeki olası düşüş ve lojistik tarafında yaşanacak sorunlar nedeniyle taze ürünlerde artacak kayıp ve atık oranı gibi değer zincirindeki bozulmaların henüz fark edilmediğini hatırlatıyor.

Keza hayvancılık tarafında yem tedarik zincirindeki sorunlar da et ve süt ürünleri tarafında piyasanın bozulmasına ve olası fiyat artışlarına neden olabilir.

FAO özetle, “Yukarıda değinilen yüksek olasılıklı risklerin bir sonucu olarak, Nisan ve Mayıs ayları itibarıyla gıda tedarik zincirlerinde aksamalar görmeyi bekliyoruz” uyarısında bulunuyor.

FAO’nun bir diğer soru ve cevabı da “Pandemi, gıda talebini nasıl etkileyecek?” başlığı altında.

COVID-19 salgınının başlangıcında, tüketicilerin gıda talebinde önemli bir artış yaşandığına dikkat çekilen notta, hastalık bulaşma korkusu fiziki gıda alışverişlerini azaltıyor. Restoran, kafe trafiklerindeki düşüşle birlikte insanların gıda satın alma ve tüketme şekillerinde değişiklik devam edecek ve diğer ürünlerde olduğu gibi e-ticaret teslimatları ve evde yemek yapma ve tüketme trendi artacak" deniliyor.

FAO'nun koronavirüs salgınının tarım ve gıda üzerindeki olası etkilerini ele aldığı bilgi notunda öne çıkan noktalar bu şekilde.

Felaket senaryolarına gerek yok ama riskler de görmezden gelinemez.

Bu arada, salgının tarım ve gıdaya olası etkilerini farklı senaryolar üzerinde çalışan tek kurum FAO değil.

Bu konuda araştırma yapan diğer kurum ve kuruluşların çalışmalarına da sonraki yazılarımızda yer vereceğiz. 

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com