Advertisement

Çiftçinin en çok yakındığı girdi maliyetleri arasında yer alan gübre, mazot, zirai ilaç ve tohum gibi kalemlere son yıllarda elektrik maliyeti de eklendi.

Zaman zaman bunu yazılarımızda dile getiriyoruz.

Özellikle son dönemde Mardin ve Şanlıurfa’da biriken borçları nedeniyle tarımsal sulama abonelerinin elektriğinin kesilmesi, çiftçilerin enerji maliyetlerini ve bu alanda yaşadıkları sıkıntıları daha sık gündeme getirmeye başladı.

Çiftçilerden gelen şikayetler artınca Dicle Elektrik, kendi hizmet bölgesinde sulama yönteminin tarımsal maliyetlere etkisini araştırdı.

Zira, geniş tarım alanlarına sahip olan bölge uzun yıllar kuru arazi ve su yetersizliği ile ön plana çıkıyordu.

Araştırma sonucunda, enerji maliyetinin, kullanılan sulama yöntemine bağlı olarak önemli değişiklik gösterdiği ortaya çıktı.

Dicle Elektrik, Şanlıurfa ve Mardin için yaptığı model analizde aynı birim arazinin sulanması için gereken su miktarını, elde edilen verimi, harcanan enerji miktarını ve bunların kâr/zarar sonuçlarını hesaplamış.

Analizde, bölgede faaliyet gösteren ziraat odalarının konuyla ilgili araştırmaları da dikkate alınırken, tarla eğimi ve hava sıcaklığı gibi bölge şehirleri arasında büyük farklılıklar göstermeyen değişkenler ise model dışında tutulmuş.

100 DÖNÜM ARAZİDE MALİYET ANALİZİ

Dicle Elektrik’in 100 dönüm araziyi baz alarak, bir hasat mevsimi için yaptığı maliyet analizine göre, Mardin’de pamuk ve/veya mısır tarımı için yapılan sulamada, yüzey sulama yöntemi kullanıldığında yaklaşık elektrik tüketimi 217 bin kWh (kilovatsaat) olurken, aynı miktardaki arazinin sulamasında damla tekniği kullanıldığında enerji tüketimi yüzde 44 azalarak 121 bin kWh’ye düşüyor.

Mardinde, yüzey sulamada çiftçinin enerji faturası devletin yüzde 45 oranındaki desteğiyle birlikte hesaplandığında yaklaşık 94 bin lira olurken, damla sulamada bu fatura yüzde 44 azalarak yaklaşık 53 bin liraya geriliyor.

Şanlıurfa örneğinde de yine 100 dönüm arazi ve bir hasat mevsimi veri kabul edilerek hesaplandığında pamuk veya mısır tarımı için yüzey sulama yapıldığında yaklaşık 195 bin kWh elektrik harcanırken, damla sulama tercih edildiğinde enerji tüketimi yaklaşık yüzde 44 azalarak 109 bin kWh’ye düşüyor.

Yüzey sulamada çiftçinin elektrik faturası devlet desteğiyle birlikte hesaplandığında yaklaşık 85 bin lira olurken, damla sulamada söz konusu rakam yaklaşık 48 bin liraya geriliyor.

İki ildeki maliyet farkı ise sulama için kazılan kuyuların derinliğinden kaynaklanıyor.

Araştırmaya göre, Mardin’de ortalama 500, Şanlıurfa’da ise 350 metreden su çekiliyor.

Model analizin sonucuna göre, tarımsal sulamada damla yönteminin uygulanması Mardinli çiftçiye 100 dönümde yaklaşık 42 bin lira, Şanlıurfalı çiftçiye ise yaklaşık 37 bin lira tasarruf sağlıyor.

Analiz sonuçlarını değerlendiren Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürü Yaşar Arvas, tarımsal sulama abonelerinin girdi maliyetlerini düşürmelerine yardımcı olmak istediklerini belirterek, "Yaptığımız saha çalışmaları ve araştırmalar sonucunda ortaya çıkan tablodan hareketle, çiftçilerimizin sulama verimini yükseltmek ve enerji maliyetlerini düşürmek için yüzey sulama yerine damla sulama yöntemini kullanmalarını öneriyoruz” diyor.

Bölgenin sıcak ve kurak yapısının büyük zorlukla yüzeye çıkarılan suyun hızlıca buharlaşmasına ve sulama veriminin düşmesine neden olduğunu belirten Arvas, “Damla sulama sayesinde bitkinin kökleri doğrudan suya kavuştuğu için buharlaşmadan minimum oranda etkileniyor ve olabildiğince fazla miktarda su bitki ve toprakla buluşuyor. Dağıtım bölgemizdeki tarımsal faaliyetlerin büyük kısmını oluşturan pamuk ve mısırın su ihtiyacı diğer tarımsal ürünlere göre çok daha yüksek. Suya erişmek için kullanılan kuyuların derinliği Şanlıurfa’da ortalama 350 metre iken Mardin’de ortalama 500 metre. Bu durum hem kuyu açma maliyetini hem de suyu yüzeye çıkarmak için kullanılan elektrik maliyetini ciddi oranda artırıyor" diye konuşuyor.

SUYUN %80'İNİ VAHŞİ ŞEKİLDE KULLANIYORUZ

GAP Bölgesinde kuyu suları dışında Atatürk Barajından temin edilen sularla yapılan tarımsal sulamalarda çiftçilerin su ücretlendirmeleri, kullandıkları suyun miktarına göre değil, sulanan arazinin büyüklüğüne göre yapılıyor.

Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Doç. Dr. Ali Fuat Tarı’ya göre bu faktör, yüzey sulamanın yaygınlığının en önemli nedenini oluşturuyor.

Doç. Dr. Tarı, “Çiftçi ne kadar su kullanırsa kullansın birim alan için ödeyeceği ücret değişmiyor. Bu durum, üreticilerin daha çok su tasarrufu sağlayan modern sulama yöntemlerine yönelmelerinde engel oluşturuyor. Bölgede daha çok yüzey sulama yöntemleri ağırlıkta. Yağmurlama ve damlama gibi verimli yöntemler ise daha az tercih ediliyor. Örneğin Şanlıurfa’da yaklaşık yüzde 80 yüzey sulama, yüzde 20 damla sulama yöntemi, Diyarbakır’da yüzde 60-65 yüzey sulama, yüzde 35-40 damla tekniği kullanılıyor. Mardin’de özellikle Kızıltepe ve Derik ovalarında yüzde 40 yüzey sulama, yüzde 60 damla sulama, Siirt ve Batman illerinde ağırlıklı yüzey sulama, Şırnak’ta ise yüzde 80 yüzey sulama ve yüzde 20 damla sulama yapılıyor” diyor.

Tekniğine uygun yapılmayan yüzey sulama yöntemlerinin tarımsal sürdürülebilirlik açısından olumsuz etkileri olduğunun altını çizen Tarı, ciddi miktarda su, toprak ve bitki besin maddesi kaybı oluştuğunun altını çiziyor.

Doç. Dr. Tarı, “Diğer yandan, taban sularının yükselmesi sonucunda çoraklık ve drenaj sorunları da ortaya çıkıyor. Hem enerji tasarrufu için hem de sürdürülebilir tarım için çözüm yüzey sulama yöntemlerini terk edip, daha gelişmiş ve etkin yöntemler olan ‘damla’ ve ‘yağmurlama’ya geçmek. Bölgemiz tarımında enerji sorunu ancak bu şekilde çözülebilir” yorumunda bulunuyor.

Aslında bu araştırma sonucu da gösteriyor ki tarımda doğru sulama yöntemi enerji faturasını neredeyse yarı yarıya düşürebiliyor.

O yüzden bizim tarımda su yönetimini acilen yeniden ele almamız elzem gözüküyor.

Başta kuraklık olmak üzere küresel iklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün daha sık ve şiddetli hissedildiği bir süreçte suya sahip olmak kadar, sahip olunan suyun doğru ve etkin yönetimi de kritik önemde.

Türkiye'nin su zengini olmadığını, hatta fakirlik çizgisine doğru yaklaştığını artık hepimiz biliyoruz.

GAP, milyarlarca dolar harcanarak kademeli olarak hayata geçirilen çok hayati önemde bir proje. Proje ile bereketli topraklar suya kavuşuyor ama kavuşma biçimi büyük oranda maalesef olması gerektiği şekilde değil.

Bu da hem toprağın kalitesinin bozulması, hem kaynak israfı hem de çiftçi açısından maliyetlerin artması anlamına geliyor.

Dolayısıyla bu işin sürdürülebilirliği tehlikeye giriyor.

Bu da gösteriyor ki tarımda artık basınçlı sulama sistemlerine verilen hibe ve destek politikasının daha etkin ve geniş çaplı şekilde ele alınma zamanı gelmiş de geçiyor.

Aksi takdirde Türkiye, görünen maliyetin çok ötesinde bir maliyet ile karşı karşıya kalacak.

Bunu biz değil, bilimsel araştırma ve veriler söylüyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com