Advertisement

Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.9 küçülürken, bir önceki çeyreğe göre dönemsel bazda da yüzde 11.0 daraldı.

İşte böyle bir dönemde ve ortamda tarım sektörünün büyüme performansı yıllık bazda yüzde 4 seviyesinde gerçekleşti.

Dönemsel bazda ise tarım sektöründe yüzde 1,3 büyüme söz konusu.

Hatırlanacağı üzere tarım sektörü bu yılın birinci çeyreğinde de yüzde 2,6 büyümüştü.

Konuya iki farklı açıdan bakarsak, iki farklı tablo karşımıza çıkıyor.

Tarım sektörünün yıllık bazda 2020’nin ilk ve ikinci çeyreğindeki büyüme performansı, 2019’un aynı dönemine göre daha aşağıda.

Zira 2019 ilk çeyrekte yüzde 3,9 büyüyen tarım sektörü, 2019 ikinci çeyrekte ise yüzde 4,6 büyümüştü.

Dolayısıyla tarımda büyüme performansı bu şekilde devam ederse geçen yılın ortalaması olan yüzde 3,7 büyümenin altında kalabilir.

TARIMDAKİ BÜYÜME ÇİFT HANELİ DARALMAYI ÖNLEDİ

Ama diğer bir açıdan baktığımızda ise aynı dönemde daha farklı bir tablo var karşımızda.

Covid-19 salgınının etkisiyle sektörel bazda sanayi sektörü yüzde 16,5 daralırken, hizmetler sektörü yüzde 25 küçüldü.

Deyim yerindeyse 2020’nin ikinci çeyreğinin büyümesini tarım sektörü kurtardı.

Daha net bir ifadeyle, ekonominin ikinci çeyrekteki daralmasının çift hanelere yükselmesinin önüne tarımdaki büyüme geçti.

Ancak ikinci çeyrekte hane halkı tüketiminin yüzde 8,6 azalması, mal ve hizmet ihracatının yüzde 35,3 oranında daralması gibi negatif veriler de tarım ve gıda sektörü üzerinde ortaya çıkan doğrudan ve dolaylı baskının sayısal karşılıkları arasında yer alıyor.

TARIM SEKTÖRÜ AÇISINDAN HANGİ ÇEYREKLER KRİTİK?

Çeyreksel bazda baktığımızda tarım sektörü açısından en kritik dönem, yılın ikinci yarısını temsil eden üçüncü ve dördüncü çeyreklerdir.

Haziran’ı da içine katmak suretiyle Temmuz-Aralık ayları tarımsal üretim ve hasadının en yoğun olduğu dönem olarak bilinir.

Dolayısıyla sektörün büyüme verilerini doğru okumak ve analiz etmek adına yılın üçüncü ve dördüncü çeyreğine daha dikkatli bakmakta fayda var.

SEKTÖRÜN BÜYÜMESİNİN ÖNÜNDEKİ RİSKLER

Tarım sektöründeki büyüme ya da küçülme performansına dair sezonsal bazda farklı sebepler ve dolayısıyla farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Bunların başında gelen ve en öngörülemez olanı iklim kaynaklı olumsuz hava koşulları.

Bu, maalesef çok fazla kontrol edebileceğimiz bir alan değil.

Teknolojik gelişmeler ışığında bu riskleri minize etmeye çalışsak da söz konusu risklerle mücadelede insanoğlunun müdahalesi sınırlı kalıyor.

Örneğin iklim koşulları iyi gitmemiş olabilir ve olumsuz hava şartları sonucu rekolte/verim kaybı yaşanabilir ya da hastalık ve zararlıdan dolayı üretim azalmıştır.

Tüm bunlar tarımda büyümeyi olumsuz etkiler.

Diğer bir etken de tarımda sürekli bir üretim dalgalanmasının yaşanmasıdır.

Farklı dönemlerde çiftçi üretimden vazgeçmiş ya da daha az üretmeye meyilli olabiliyor. Ya da daha az girdi ile daha az üretime razı kalabiliyor.

İşte o zaman da bunun neden ve sonuçlarını doğru okumak gerekir.

Üretimdeki dalgalanmaların iklim dışındaki bir diğer sebebi, ithalata olan bağımlılıktan dolayı kur baskısı altındaki girdi maliyetlerindeki artış olarak öne çıkar.

Yine üretici-tüketici fiyatlarındaki istikrarsızlık ve oynaklık da üretimi orta ve uzun vadede sekteye uğratabilecek önemli bir faktördür.

ÇİFTÇİNİN PANDEMİ SÜRECİNDEKİ PERFORMANSI

Pandemi sürecinde başta inşaat, otomotiv ve turizm olmak üzere birçok sektör için çok ciddi teşvik ve "kurtarma paketleri" ön plana çıktı.

Tarım sektörü açısından ise bu konuda herhangi bir teşvik ya da destek paketi söz konusu olmadı.

Deyim yerindeyse çiftçi biraz da kaderine terk edildi.

Ama buna rağmen üretici, üzerine düşeni yaptı ve her türlü risk ve koşula rağmen üretimini sürdürdü.

Hatta somut örnek vermek gerekirse bazı bölgelerde olumsuz hava şartları yüzünden domates fideleri zarar gören çiftçiler, ek bir maliyet üstlenerek ikinci kez fidelerini dikti ve ısrarla üretime devam etti.

Bugün salçalık domateste yaşanan zarar seviyesindeki düşük fiyatları öngörebilseler böyle bir riske girerler miydi?

Bu aralar gıda enflasyonu tarafında kısmen rahatsak ve gıdada tüketici fiyatlarını çok ön planda konuşmuyorsak bunun ana sebebi kırsaldaki üretimin her şeye rağmen sürmesinden dolayıdır.

Eğer sanayi ve hizmet sektöründeki daralmanın bir benzerini tarım sektöründe yaşamış olsaydık bugün konuşacağımız ya da tartışacağımız konuları tahmin edebiliyor musunuz?

BÜYÜMENİN DEVAMLILIĞI İSTİKRARDAN GEÇİYOR

Tarımda büyümenin sağlanması ve devamlılığı kritik önemde.

Birçok sektör, farklı risk ve fırsat senaryolarına göre büyüme-küçülme ya da kapasite artışı ve düşüşü gibi konularda daha esnek olma şansına sahip.

Örneğin otomotiv sektöründe talepte keskin bir düşüş olduğu vakit 3 vardiya çalışan üretim bandını tek vardiyaya düşürür ya da geçici süre üretime ara verip, piyasa normale dönünce üretime yeniden kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

Ama bu senaryo tarım sektörü için söz konusu olamaz.

Talepte keskin bir düşüş olsa dahi eğer bir çiftliğiniz varsa ve süt üretiyorsanız orada üretime ara verme şansınız yok.

Ya da yumurta üretimini bir anda azaltamazsınız.

Veyahut domates fideleri toprakla buluştuktan sonra üretimi durdurma ya da geciktirme şansınız yok.

Eğer bunları yaparsanız hayvancılık tarafında ya o hayvanlar satılmış ya da kesime gitmiş demektir. Bitkisel üretim tarafında da söz konusu ürünler büyük ihtimal tarlada kalmış ve çöp olmuştur.

Dolayısıyla tarımsal üretim hassas bir alandır ve farklı dinamiklere sahiptir.

O yüzden kırsaldaki şartlar ve gerçekler göz önüne alınarak bir politika ortaya konulmak zorunda.

Öte yandan mevcut üretimdeki istikrar ve devamlılığı konuşurken tarımsal yatırımlar tarafını da es geçmemiz lazım.

Yatırımlar tarafındaki yüzde 6,1 daralmaya dair detaylara bakarken kırsaldaki yatırımların seyrini de ayrıca konuşmamız gerekir diye düşünüyorum.

Özetle, tarımdaki büyümeyi yorumlarken söz konusu büyüme rakamlarının kırsaldaki yansımasını ve çiftçi üzerindeki etkisini her boyutuyla analiz etmemiz lazım.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com