Advertisement

Tarım ve gıda sektörüyle ilgili gelişmeleri takip ederken bazen Türkiye'deki iç gündeme o kadar çok yoğunlaşıyoruz ki dünyadaki gelişmeleri gözden kaçırabiliyoruz.

Bugün, İngiliz The Guardian Gazetesinde çıkan bir haberi ve detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çünkü bu konu, 7'den 77'ye hepimizi çok ama çok yakından ilgilendiriyor.

The Guardian'ın Greenpeace Örgütüne dayandırdığı haberine göre, İngiltere'de kullanımı yasaklanan pestisitlerin, uluslararası ticaret kurallarındaki boşluklardan yararlanılarak, daha az katı düzenleme ve kurallara sahip ülkelere ihraç edildiği ortaya çıktı.

Syngenta ve Ineos şirketleri, Birleşik Krallık tesislerinde bulunan ve Avrupa Birliği'nde (AB) kullanımı yasak olan büyük miktarda pestisitleri dünyanın farklı ülkelerine ihraç ediyor.

2018 yılı ihracat bildirimi verilerine göre Syngenta'nın, İngiltere'de kullanımı 2007 yılında yasaklanan paraquat içeren 28 bin tondan fazla pestisiti farklı ülkelere göndermeyi planladığı belirlendi.

Küçük dozlarda yutulması halinde ölümcül olan parakuat, uzun süreli maruz kalma yoluyla insanların akciğerlerine, gözlerine, böbrek ve kalbine zarar verebiliyor.

Araştırmalara göre, kimya firması Ineos'un bir yan kuruluşu olan Inovyn şirketi, yaban hayatı ve yeraltı sularına yönelik riskleri nedeniyle AB'de yasaklanan şüpheli bir kanserojen olan toprak fümigantı 1,3-dikloropropen için 4 bin ton ihracat bildirimi yaptı.

Belgelere göre, Birleşik Krallık, 2018 yılında bu ve benzeri ürünlerin AB'den ihracatının yaklaşık yüzde 40'ından sorumlu tutuluyor.

Bu ürünlerin ihracatı yasal(!) olsa da Avrupa'da kullanımlarına getirilen kısıtlamalara rağmen, çevreciler, ithalatçı ülkelere verilebilecek olası zararlar nedeniyle uygulamanın yasaklanmasını istiyor.

The Guardian'ın haberinde konuyla ilgili olarak her iki tarafın da görüşlerine yer verilmiş.

"BU PESTİSİTLER EN KÖTÜNÜN EN KÖTÜSÜ"

2014-2020 yılları arasında, tehlikeli maddelerin ve atıkların çevreye duyarlı yönetimi ve bertarafının insan hakları üzerindeki etkileri konusunda BM'nin özel raportörü olan Başkut Tuncak, "Birleşik Krallık paraquat ve 1,3-dikloropropen ihracatına acilen son vermelidir. Bu pestisitler, en kötülerin en kötüleri arasında yer alıyor ve tartışmasız insan sağlığı için tehlikeli" uyarısında bulunuyor.

Temmuz ayında, Başkut Tuncak ve İnsan Hakları Konseyi'nden 35 uzman, gelişmiş, zengin ülkelerden gelişmekte olan dünyaya bu tür ihracatlara son verilmesi çağrısında bulunmuştu.

Fransa, bu konuda 2022'den itibaren yürürlüğe girecek bir yasağı yürürlüğe koymaya hazırlanıyor ancak diğer ülkeler endüstrilerine kısıtlama getirme konusunda isteksiz davranıyor.

HANGİ ÜLKELER İTHAL EDİYOR?

Pestisitlerin bir kısmı Güney Afrika, Ukrayna, Brezilya, Fas, Kolombiya, Ekvador, Meksika, Hindistan ve Endonezya da dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelere gönderiliyor. Belgelere göre, ABD ve Avustralya da bir miktar paraquat satın alırken, Japonya da paraquat ve 1,3-dikloropropen ithal eden ülkeler arasında yer alıyor.

Bu arada merak edenler için hemen belirtelim..

Greenpeace'ın verilerine göre AB'de yasaklı olan söz konusu kimyasalları ithal eden ülkeler arasında maalesef Türkiye de yer alıyor.

Tuncak, söz konusu ürünleri ihraç ve ithal eden ülkelere yönelik şu uyarıda bulunuyor: "Sırf bir ülkenin zengin/gelişmiş olması, savunmasız topluluklara karşı ciddi insan hakları ihlalleri ve tacizlerinin olmadığı anlamına gelmez. Üç kat daha fazla pestisit ürününün kullanım için kayıt altına alındığı ABD'de, çiftçiler kimyasallara bağlı yaralanmalara ve hastalıklara diğer tüm işgüçlerinden daha fazla maruz kalıyor. Göçmen ve azınlık kökenli bu kadar çok tarım ve gıda işçisi ile bu konuda ırksal boyut göz ardı edilemez.”

"SÖMÜRÜCÜ İKİYÜZLÜLÜK"

Greenpeace İngiltere Baş Bilim İnsanı Doug Parr, söz konusu pestisitlerin satılmasını "sömürücü ikiyüzlülük" olarak yorumlarken, yetkililere bu uygulamayı sonlandımaları çağrısında bulundu.

Parr, "Birleşik Krallık, çoğu daha fakir olan ülkelerin toksik kimyasallarla dolmasına izin veren bir Avrupa pestisit skandalının tam kalbinde yer alıyor. Bu pestisitler o kadar tehlikeli ki kendi ülkemizde ve Avrupa genelinde kullanımlarını yasaklamak için çok mantıklı bir karar verdik” diyor.

Böyle bir ürpertici gerçek gözler önündeyken Parr şu soruyu da soruyor: "Böylesine zararlı ve tehlikeli kimyasalları üretmeye ve dünyanın her yerine göndermeye devam etmenin ahlaki olarak savunulabilir olduğunu düşünme hakkını bize veren nedir?"

ZEHİRİ İHRAÇ EDEN TEK ÜLKE İNGİLTERE DEĞİL

Bu arada Avrupa'da kullanımı yasaklanmasına karşın bu tür toksik kimyasalları diğer ülkelere ihraç eden tek ülke İngiltere değil.

Diğer Avrupa ülkeleri de AB'de kullanımı diskalifiye edilen ve edilecek olan binlerce ton pestisiti dünyanın farklı bölgelerine ihraç ediyor.

Avrupa Kimyasallar Ajansı'nın (ECHA) son raporuna göre, Aralık 2019'dan bu yana İngiltere, Belçika, Hollanda ve İspanya ile birlikte 9 bin 16 ton 1,3-dikloropropen ihraç etti. İngiltere, İspanya ve İtalya tarafından ihraç edilen paraquat ve herbisit trifluralin miktarı ise 15 bin 983 ton seviyesinde gerçekleşti.

Greenpeace, eldeki bazı verilerin resmi rakamlarla uyuşmadığına dikkat çekerek, AB ülkelerinin 2018 yılında, kendi alanlarında yasaklanmış kimyasallar içeren 81 bin tondan fazla pestisiti 85 farklı ülkeye ihraç ettiğini tespit etti. Ve bu miktarın yarıdan fazlası düşük ve orta gelirli ülkelere gönderildi.

2018'de ihracat için bildirilen söz konusu ürünlerin birçoğunun AB'de 10 yıldan uzun süredir kullanımı yasak olan 41 farklı yasaklanmış pestisit içerdiği notunu da ekleyelim.

The Guardian'a konuşan Ineos şirketinden bir yetkili, 1,3-dikloropropenin, ECHA'nın önceden bilgilendirilmiş onay prosedürü aracılığıyla yalnızca Japonya'ya lisans altında ihraç edildiğini söylüyor ve söz konusu ürünün nematodlardan (yuvarlak kurtlar) kaynaklanan bitki hastalıklarına karşı en etkili ürün olduğu ve önemli gıda mahsullerinin korunmasına (!) yardımcı olduğunu savunuyor.

GIDAYI KORUYALIM DERKEN İNSANI ÖLDÜRÜYORUZ

Biz de şunu merak ediyoruz...

Peki ya o zehirlerle yetiştirilen ürünleri tüketen insanların korunmasına ne yardımcı olacak?

Yine aynı şirket yetkilisi, "Japon makamları, ürün için güvenlik, kullanım ve düzenlemeyle ilgili tüm ayrıntılara sahip ve lisanslı ithalatı onaylıyor" diyerek, yaptıklarının yasalara aykırı olmadığını savunuyor.

Ama burada tartışılan konu yasalara aykırı olup olmadığından öte insanlığa ve ekosisteme aykırılığı değil mi?

Syngenta şirketinin sözcüsü de benzer bir yorumda bulunuyor ve şöyle diyor: "Bitki koruma endüstrisi, tescil ve satış için onaylanmadan önce kapsamlı değerlendirmeye tabi olan ürünlerle dünyadaki en yüksek düzeyde düzenlenmiş endüstrilerden biridir. Bu ürünlerin ihraç edilip satılabilmesi için ithalatçı ülkelerin özel yasal gerekliliklerine uyması gerekir."

Şirket sözcüsü bu duruma örnek olarak da ABD'yi gösteriyor ve ekliyor: "Paraquat, uzun yıllardır ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından ayrıntılı bilimsel incelemeye ve değerlendirmeye tabi tutulmuş, güvenli ve kullanım için uygun olduğu bulunmuştur. Faaliyet gösterdiğimiz her yerde hukukun üstünlüğüne uyarız."

Çevre, Gıda ve Köy İşleri Dairesi sözcüsü ise "Pestisit kullanımına ilişkin kararlar, risklerin dikkatli bilimsel değerlendirmesine dayanmaktadır ve bu durum Brexit geçiş döneminden sonra da değişmeyecektir. Kendi bağımsız pestisit düzenleme rejimimizi uygularken, yüksek insan sağlığı ve çevre standartlarımızın korunmasını sağlamaya devam edeceğiz. Şu anda yasaklanmış olan kimyasallar Büyük Britanya'da kullanım için uygun olmayacak."

Greenpeace yetkilileri de hukuki boşluklar neticesinde Syngenta ve Bayer gibi uluslararası kimya şirketlerinin çevreyi veya vatandaşlarının sağlığını korumak için AB'de kullanımları yasaklandıktan çok sonra da ihracat için pestisit üretmeye devam edebileceği uyarısında bulunuyor.

Şimdi tüm bu gelişmeler ve açıklamalar ışığında sizlere soruyorum.

AB'de yasaklanmış olan söz konusu toksik kimyasallarla yetiştirilen bir sebze ya da meyveyi tüketmek ister misiniz?

Kendi adıma cevap vereyim...

Ben şahsen ne tüketmek ne de tükettirmek isterim.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com