Advertisement

Geçen hafta yoğun bir tarım gündemimiz olduğu için kamuoyuyla paylaşılan önemli bir raporun detaylarını yazmak bugüne kısmet oldu.

Rapor, tarım sektörünü çok yakından ilgilendiriyor.

Zira, bir tarafta Türkiye’nin stratejik değerde öneme sahip ürünü olan fındık, diğer tarafta ise fındık dahil tüm tarımsal üretim üzerinde risk yaratan küresel iklim değişikliği var.

Fındık, İklim Değişikliği ve Çevresel Etkiler” başlıklı rapor EKOLOGOS Sürdürülebilirlik Araştırma birimi tarafından Rainforest Alliance, UTZ Fındık Programı adına hazırlanmış.

48 sayfalık rapor, değişen iklim koşulları nedeniyle, Türkiye fındık üretiminde önümüzdeki döneme dair önemli değişiklikler öngörüyor ve uyarılarda bulunuyor.

Dünya fındık üretiminin yüzde 70’ini tek başına yaklaşık sağlayan, dolayısıyla fındık üretiminin anavatanı sayılan ve her yıl yaklaşık 2 milyar dolar ihracat geliri elde eden Türkiye’nin, iklim değişikliği nedeniyle fındık üretiminde önemli bir yol ayrımında olduğu savunulan rapora göre, gerekli önlemler alınmazsa fındıkta önemli verim düşüşleri ve kayıplar yaşanabilecek.

Raporda, değişen iklim koşullarının, özellikle yeni tip bitki hastalık ve zararlılarının yaygınlaşmasına neden olduğunun altı çiziliyor.

FINDIKTA ÖNE ÇIKAN İKLİMSEL SORUNLAR

Rapora göre, şimdiye kadar en yüksek verimin alındığı 250 metreye kadar olan bölgeler, önümüzdeki dönemde küresel ısınma nedeniyle önemli sorunlara gebe.

Dünyanın en iklim duyarlı ürünleri arasında gösterilen fındık için, üretiminin daha yüksek rakımlara ve Batı Karadeniz’e doğru kayacağını ortaya koyan rapor, fındık üretiminin, özellikle toprak, yeraltı suları ve biyolojik çeşitlilik üzerinde önemli çevresel etkilere sahip olduğunu ortaya koyuyor.

Çalışma kapsamında, öncelikle iklim değişikliğinin genel­de küresel, özelde ise Türkiye ve Karadeniz Bölgesi’ndeki etkile­rini ve gelecek dönemde yaşanabilecek değişiklikler ele alınıyor.

Söz konusu etkinin tarım ve özellikle de fındık üzerinde nasıl bir etkide bulunabileceğini gösteren araştırmalara da yer verilen çalışmada, fındığın toplumsal ve biyolojik temelli yapısal sorunları ile iklim de­ğişikliğinin etkilerinin nasıl iç içe geçtiği inceleniyor.

Raporda, fındık yetiştiriciliğinin iklim değişikliği ve çevre üzerindeki negatif ve pozitif etkileri de ortaya konuyor.

MESELE SADECE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL

Meseleye sadece iklim penceresinden bakılmamış…

Raporun yönetici özetinde şu tespitlere yer verilmiş: “Türkiye fındık üreticiliği, uzun dönemlere dayanan yapısal sorunlara sahip. Bunların bir kısmı, gelirin aileleri besleyememesine dayalı göç, yaşlanan çiftçi nüfusu gibi toplumsal sorunlarken, bir kısmı bu sorunları doğuran yasal-hukuki ve kamu yönetimine ilişkin problemler. Bu sorunlardan biri, miras hukuku nedeniyle aşırı bölünmüş, dolayısıyla rasyonel verim ölçeğini yitirmiş fındık bahçeleri iken bir başka önemli sorun olarak, alan bazlı kamu desteği öne çıkıyor. Birçok uzman, ürün başına verilmeyen bu desteğin, bahçe sahiplerini üreticiliğe teşvik etmediğini öne sürüyor.”

Söz konusu “Yasa-Mevzuat Kaynaklı Yapısal Sorunlar” da fındık üretiminin niteliği ve verimliliğine dair soru işaretleri yaratırken, sürdürülebilirliği de riske atıyor.

FINDIKTA ÖNE ÇIKAN RİSKLER

Raporda iklim değişikliği ve çevresel sorunlar açısından öne çıkan ana başlıklar ve ortaya konan temel bulgular şöyle:

*** Karadeniz ve Fındık, İklim Değişikliğinden Etkileniyor. Karadeniz, iklimsel olarak ciddi bir deği­şim içinde. Bu değişim, kıyı şeridinden başlayarak sıcaklık artışlarına ve yağış rejimlerinde önemli düzensizliklere neden oluyor. Yağış miktarı aynı kalsa da fındık için daha önemli olan düzenli yağışta ciddi sorunlar yaşanıyor. Belli dönemlerde ani ve şiddetli yağışlar görülürken, belli dönem­lerde (Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında) yağış azalması ve hatta kuraklık görülüyor. Bu iklimsel değişiklikler, çok has­sas iklim koşullarına bağlı fındık bitkisini derinden etkiliyor.

*** Türkiye Fındık Haritası Değişiyor. Son derece özel bir iklim has­sasiyetine sahip fındığın, Karadeniz özelindeki bir başka çıkmazı, kuzey bölgesinin olmaması, daha doğrusu, kuzeyin Karadeniz’le sınırlanması. Dünyada iklim değişikliği sebe­biyle, hemen bütün bitki, mantar ve hayvan türleri, yani tüm flora ve fauna kuzeye doğru göç ediyor. Ne yazık ki fındığın da -aynı kutup ayıları gibi- kuzeye doğru gidecek bir ala­nı yok. Denize dökülmemesi için, fındığın var olan şartlara uyum sağlaması ve/veya ekiminin yüksek rakımlara doğru kaydırılması gerekiyor. Araştırmalara göre bir başka olasılık da fındığın verimli üretim alanının Batı Karadeniz’e doğru daha fazla kayması.

*** Uzun Dönemli ve Bilimsel Planlama İhtiyacı. Fındık çok yıllık bir bitki olduğundan, diğer tek yıllık bitkiler gibi iklim değişikliğine, kuraklığa veya dona dayanıklı türlerle yıl ba­zında değiştirilmesi imkansız. Bu durum, uzun dönemli bir planlama ve arazi yönetimi ve tabii güçlü bir uyum programı gerektiriyor.

*** Külleme Tehdidi Büyüyor. İklim değişikliğinin bir başka sonucu ise böcek, hastalık ve zararlılardaki artış. Özellikle sahil şeridindeki, 250 metreye kadar olan bölgelerdeki aşırı sıcaklık artışı, bu zararlıların birkaç kez ve daha fazla sayıda üremesine yol açıyor. 2013 yılında ortaya çıkan ve Erysiphe corylacearum isimli fungus türünün neden olduğu anlaşılan külleme hastalığı, şu ana kadar büyük rekolte ve kalite dü­şüklüklerine neden oldu ve bölgede kalıcı hale geldi.

*** Yeni Hastalık ve Zararlılar. Tek tehdit külle­me değil. Yeşil kokarcanın, sıcaklık artışlarıyla birlikte fındık üretim ve kalitesine verdiği zararlar artmış durumda. Yeni tehlike ise yeşil kokarcanın benzeri olan kahverengi kokarca denilen bir böcek (Halyomorpha halys (Stal.)). Zararlılar­daki artışın iklim değişikliğiyle ilgisi kesin olmamakla birlik­te, istilacı türlerin artışları, dünyanın birçok yerinde yaşanı­yor ve iklim değişikliği ile ilişkilendiriliyor.

*** Fire Oranlarında Artış. Son süreçte, hem zararlılar, hem de iklim normallerindeki değişiklikler nedeniyle sadece verim değil, kalite düşüşleri de dikkat çekiyor. Verimin aynı gözük­tüğü dönemlerde bile zararlılar nedeniyle bozuk, küflü ve urlu olarak nitelenen fire oranlarındaki yüksek artış gözle­niyor.

*** Ayak izi Küçük, Çevresel Etkisi Büyük. Fındık üretiminin, bitkinin yapısı ve üretim teknikleri nedeniyle karbon aya­k izi ve iklim değişikliğine etkisi çok yüksek değil. Ancak su kaynakları, toprak, biyolojik çeşitlilik ve ekosistem üzerinde önemli etkileri var. Bu alanda mutlaka kapsamlı ve süreğen araştırmalara ihti­yaç var.

*** Fındık Bitkisi, Ağaçsı Yapısı Nedeniyle Aynı Zamanda Bir Karbon Yutağı. İklim de­ğişikliğiyle mücadele açısından fındık bahçelerinin karbon tutma kapasitesinin yükseltilmesi pozitif bir etki yaratabilir. Ancak bir diğer sorun da fındık bahçesi açmak için or­manların tahrip edilmesi. Bu konu sıkı bir denetimle şu anda tamamen kontrol altında. Ancak önümüzdeki dönemde, ik­lim değişikliği nedeniyle fındık üretim alanlarının yer değiş­tirmesi, daha yüksek alanlara taşınması gündeme gelebilir. Bu da fındık bahçeleri açmak için tekrar orman tahribatına girişilmesi riskini yaratabilir.

Yaşlanan fındık ağaçlarının uzun zamandır yenilenmemesi ve bu konuda bir politika ortaya konmaması da raporda, fındık konusunda öne çıkan diğer başlıklar arasında yer alıyor.

Ağaç yaşı kimi yerlerde 80-100 ortalamasına ulaşan fındık bahçeleri neredeyse bir orman ürünü gibi algılanmaya başlanıyor.

Bilimsel yöntemlerden uzak bir fındık yetiştiriciliği nedeniyle, Türkiye’de fındık üretimi verimliliği, diğer yetiştirici ülkelerin çok gerisine düşmüş durumda.

RAPORDA ÖNE ÇIKAN BULGULAR VE YOL HARİTASI

Raporun son bölümünde, saha notları, bulgular ve bir de yol haritası taslağı sunuluyor.

Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Ustaoğlu’nunİklim Değişikliği, 1500 Metrenin Üzerindeki Alanları Fındık Tarımına Elverişli Hale Getirebilir” başlıklı notu da fındığın Türkiye’deki geleceği üzerine önemli saptamalar içeriyor.

Giresunlu fındık üreticisi ve Tarım Danışmanı Özer Akbaşlı da “İklim Değişikliği ile Mücadele için Çiftçiyi Daha İyi Tanımamız Lazım” başlıklı yazısında Türkiye fındık yetiştiriciliğinin son derece ciddi yapısal sorunları olduğuna dikkat çekerken, mevcut sorunları çözebilmek için ilk önce bölgenin genel sosyolojik durumunun iyi analiz edilmesi gerektiğini savunuyor.

Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü’nden Ziraat Mühendisi Dr. Hüseyin İrfan Balık ise “En Büyük Dezavantajımız Fındık Bitkisiyle İlgili Bilimsel Araştırmaların Azlığı” başlıklı saha notu ve bulgusunda “Fındıkla ilgili bilimsel araştırmalar çok az. Mutlaka daha çok araştırma yapılması gerekiyor” uyarısında bulunuyor.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sebahat K. Ozman-Sullivan da benzer şekilde bilimsel araştırmaların artırılması gerektiğini, “İklim Değişikliğinin Zararlılar Üzerindeki Etkileri Daha Çok Araştırılmalı” başlıklı makalesinde dile getiriyor.

Doğa Koruma Merkezi’nden Dr. Uğur Zeydan ve Yıldıray Lise, “Karadeniz için Entegre Orman Yönetimi Planlarına İhtiyaç Var” yaklaşımını ortaya koyarken, “Önümüzdeki dönemde iklim değişikliği yüzünden çay ve fındık tarımının daha yüksek rakımlarda yapılma riski ormansızlaşmayı tetikleyebilir” diyerek bu konuda yeni bir yaklaşım ve bakış açısına ihtiyaç olduğunu vurguluyor.

Yukarıda birkaçını paylaştığımız isimler ve konu başlıklarına ek olarak raporda, alanında uzman kişilerden fındık konusuna farklı açılardan bakılan önemli notlar da yer alıyor.

Özetle, raporda da değinildiği üzere, tüm bu etmenler fındık üretimini bir yol ayrımına doğru götürüyor.

İklim değişikliğine dirençli ve çevresel etkilerini kontrol eden, bulunduğu ekosistemle barışık bir fındık yetiştiriciliği, bütüncül bir kamusal fındık politikası gerektiriyor.

NOT: Rapora dair daha fazla detaylı bilgi edinmek isteyenler linke tıklayarak raporun tamamına ulaşabilir.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com