Günlerdir hem çiğ süt hem de kırmızı et üreticilerinden gelen yoğun mesajlara kayıtsız kalamadık ve dün Bloomberg HT ekranlarında yine hayvancılık sektöründeki son gelişmeleri ve durumu konuştuk.
Her iki kesimin de dertleri ortak.
1- Yüksek girdi maliyetleri
2- Düşük üretici fiyatları
Bu konuyu daha önce de farklı açılardan defalarca ele aldık ama dün Tarım-Analiz'de konukların altını çizdiği bazı hususları buradan da sizlerle paylaşmak ve yeniden hatırlatmak istedik.
Hem Kayseri Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Ercan Aras hem de Tekirdağ Süt Üreticileri Birliği Başkanı Şerif Baykut, çiğ süt ve karkas et piyasasına yönelik somut veriler üzerinden önemli tespitlerde bulundu.
"37 LİRAYA MAL EDİP, 32 LİRAYA BİLE SATAMIYORUZ"
Karkas et maliyetinin artmasına karşın üretici satış fiyatının gerilediğini belirten Ercan Aras, "Karkas et maliyetleri yüzde 20-25 artarken, karkas et fiyatı yüzde 15-20 seviyesinde geriledi. 36-37 TL'ye mal ettiğimiz karkas eti 32 TL'ye bile satamıyoruz. Ama bu ortamda Et ve Süt Kurumu (ESK) 28 TL'den piyasaya kırmızı et veriyor. Burada bir terslik var. Yem, enerji, işçilik gibi tüm girdi maliyetleri yükseliyor ama et fiyatları üreticide geriliyor. Böyle giderse 7-8 ay sonra kırmızı ette büyük bir açık yaşanacak" uyarısında bulundu.
Aras, Et ve Süt Kurumunun misyonu gereği üreticinin zor zamanında yanında yer alması gerekirken rakip gibi hareket ettiğinin altını çizerek, "ESK sanki besicinin yanında değil de besiciye rakip gibi çalışıyor" dedi.
Et ve Süt Kurumunun, piyasaya 2-3 aydır piyasanın 7 lira altında kırmızı et sunduğunu belirten Aras, "Bu şartlarda nasıl üretip, rekabet edeceğiz? Üretici kilogram başına 4-5 lira, hayvan başına yaklaşık bin 500 TL zarar ediyor. Bu üretici üretim yapar mı?" diye sordu.
"ESK ELİNDEKİ ESKİ ETLERİ 28 TL'DEN SATIYOR"
ESK’nın hayvan kesimlerini durdurduğunu, şuan kesim yapmadığını da ifade eden Aras, düşen talebin üreticiyi daha da zora soktuğunu ifade etti. Aras, “ESK’nın üreticiyi ortada bırakmaması ve besicinin yanında olması lazım. Ama ESK tam tersini yapıyor ve elinde kalmış eski etleri 28 TL’den piyasaya satıyor. Biz de bu ortamda malımızı satamıyoruz ve her geçen gün zarar ediyoruz” diye konuştu.
"SAMAN FİYATI 30 KURUŞTAN 90 KURUŞA ÇIKTI"
Besicilik tarafında yem fiyatlarındaki artışın yüzde 20-25 seviyelerinde olduğunu ifade eden Aras, "Kilogramı 30 kuruş olan samanın bile şuan fiyatı 80-90 kuruşlara dayandı" diyerek sektörün içinde bulunduğu sıkıntıyı dile getirdi.
"2,8 LİRAYA MAL ETTİĞİMİZ SÜTÜ 2,3 TL'YE SATIYORUZ"
Tekirdağ Süt Üreticileri Birliği Başkanı Şerif Baykut ise yem maliyetlerindeki artışı şu somut örnekler üzerinden verdi: "Geçen yıl 28 kuruştan aldığımız silaj şimdi 35 kuruş oldu. 90 kuruştan aldığımız yonca 1,4 TL oldu. 1,2 TL olan mısır ve küspe gibi ürünler 1,4 TL oldu. Geçen yıl 75 TL'ye aldığımız 18 protein yem bu yıl 92 TL oldu. 21 protein yem 90 liradan 105 TL'ye yükseldi. 70 TL olan besi yemi de 90 TL oldu. Bugün 1 litre sütü 2,8 TL'ye mal ediyoruz ama 2,3 TL'ye satmak zorunda kalıyoruz. USK derhal toplanıp çiğ süt fiyatını minimum 3 TL seviyesine çıkarmalı. USK da işlevini yerine getirmiyorsa kapatalım gitsin” dedi.
GIDA KOMİTESİ - ULUSAL SÜT KONSEYİ DENKLEMİ
Gıda Komitesinin, USK'nın başında demoklesin kılıcı gibi durduğunu ifade eden Baykut, “Gıda enflasyonu bir tek süt ya da etten mi artıyor? Market raflarına baktığımızda geçen yıl 45 TL olan peynir 60 TL olmuş. Kutu süt 4,5 TL’den 6 TL’ye çıkmış. Ayran 2 TL’den 4 TL’ye çıkmış. Sanayici ya da zincir marketler fiyatlarını artırırken enflasyon olmuyor da bizim maliyetlerimiz arttığı için talep ettiğimiz fiyat revizyonu mu enflasyon oluyor?” diye konuştu.
"MEZBAHALARDA KESİLEN HAYVANLARIN %20'Sİ ANAÇ"
Zarar eden ve borçlarını ödemekte zorlanan süt üreticilerinin anaç hayvanlarını kesime gönderdiğini ifade eden Şerif Baykut’un görüşünü doğrulayan Ercan Aras, “Şuan mezbahalarda anaç hayvanlar kesiliyor. Karkas et fiyatı, erkek hayvanlarımızda 32 TL’ye gerilerken, dişi hayvanlarda 27-28 TL seviyesinde. Sütten para kazanamayan üretici elindeki inekleri kesime göndererek zarardan kurtulmak istiyor. Şuan mezbahalarda kesime giden hayvanların yüzde 15-20’si anaç hayvanlardan oluşuyor. Bu, çok büyük bir tehlike. Biz bu süreci 2012 yılında yaşadık ve 6-7 ay sonra besleyecek hayvan bulamaz hale geldik, sonra da ithalatlar yaşandı. Bu, çok ciddi bir sorun” dedi.
Aslında burada sadece iki konuğumuzun görüşlerini paylaştık ama sektörde hangi üretici ya da sektör temsilcisi ile konuşursak konuşalım üç aşağı beş yukarı benzer şikayet ve tespitlerde bulunuyor.
Üreticiler, Et ve Süt Kurumu gibi sektörde regülasyon misyonu olan bir kurumun zamanında adım atmadığı ve olması gerektiği şekilde hareket etmediği için mağdur olduklarını dile getiriyor.
Keza Ulusal Süt Konseyine yönelik de benzer bir yaklaşım söz konusu. USK'nın mevcut şartlarda artık işlevsiz hale geldiğini ve temsiliyette sorunlar yaşandığını savunan üreticiler, etkin ve doğru kararların alınmadığı bir oluşumun sektöre yarar değil zarar verdiği görüşünü paylaşıyor.
Haksız da sayılmazlar...
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü
idonat@bloomberght.com