Advertisement

Kredi Kayıt Bürosu (KKB), “2020 Türkiye Tarımsal Görünüm Saha Araştırması” sonuçlarını yayınladı.

Ankette oldukça dikkat çekici ve çarpıcı yanıtlar var.

Tüm sektör paydaşlarının raporu iyi okuması ve analiz etmesinde fayda olduğunu düşünüyoruz.

COVID-19 pandemisinin tarım sektörüne etkilerinin incelendiği araştırma, 2020'nin Mayıs ve Haziran ayları arasında gerçekleştirilmiş.

Saha araştırması, Frankfurt School of Finance & Management’ın Türkiye’de bulunan tarım ekibi tarafından yürütülmüş.

Covid-19 pandemisi nedeniyle, bu yıl anketlerin tamamı telefonla görüşme yoluyla toplanmış.

28 il ve bu illere bağlı ilçelerde aktif olarak tarımsal üretim yapan bin 10 (1.010) çiftçi ile bire bir anket yoluyla gerçekleştirilen saha araştırmasında ilginç bulgular yer alıyor.

“Gönüllülük” esasına göre uygulanan ankette, katılımcı çiftçilere 29 adet mesleki, sektörel ve finansal soru yönetilmiş.

Gelin, KKB tarafından yayınlanan araştırmadan öne çıkan bilgilere birlikte göz atalım.

2019 yılı saha araştırmasında 46 olan çiftçi yaş ortalaması, 2020 anketinde 51 olarak gerçekleşmiş.

Ankete katılan her on çiftçiden altısı, sadece bitkisel üretim, dördü hem bitkisel hem hayvansal üretim (karma işletme) gerçekleştirdiğini bildirmiş.

Sadece hayvansal üretim yapan çiftçi sayısı yüzde 1’in altında bulunurken, sonuçlar geçen yıl ile karşılaştırıldığında karma işletme oranının yüzde 48’den yüzde 40’a, sadece hayvancılık yapan işletmelerin ise yüzde 13’ten yüzde 1’in altına düştüğü gözlenmiş. Bu düşüş, bu yıl yapılan ankette hayvancılık işletmelerinin sayısının azaldığı ve “sadece bitkisel üretim yapan” işletme oranlarının yükseldiği anlamına geliyor.

Sonuç olarak, işletme sayısı ve tipi açısından, bu yıl dağılımın bitkisel üretim lehine değiştiği söylenebilir.

ÇİFTÇİNİN ÜRÜN VE ÜRETİM TERCİHİ

KKB’nin anketinde katılımcılara “Bu yıl ürettiğiniz/üreteceğiniz bitkisel ürünler nelerdir?” diye sorularak, en çok tercih edilen ilk 20 ürün listelenmiş.

Saha araştırmasına katılan her on çiftçiden dördü buğday, üçü mısır ekmekte. Sebzelerde domates, meyvelerde ise üzüm ilk sırayı almış. 2019 ile karşılaştırıldığında, ilk üç sıranın (buğday, mısır, arpa) değişmediği, buna karşın patates, soğan, kavun ve hıyarın (salatalık), bu yıl ilk 20’den daha aşağı sıralara düştüğü gözlenmiş. Bunların yerine elma, fındık, ceviz ve karışık sebze ilk 20’ye girmiş.

2018’in sonlarından itibaren aşırı yükselen patates ve soğan fiyatlarına istinaden kamu tarafından yapılan sıkı fiyat takibi ve ardından 2020 yılı Ocak ayında bu iki ürünün ihracatına getirilen “ön izin” şartının patates ve soğan ekilişlerini aşağı yönlü etkilediği tahmin ediliyor. Kavunun ise geçen yıl fiyatı çok düşmüş ve bu yıl tarımsal piyasalarda sık görülen örümcek ağı teoremine yakalanmış durumda.

Çiftçilerin en çok tercih ettiği ilk 20 ürünün çiftçi başına ortalama ekiliş alanına bakıldığında ise pamuk 134 dekar ile geçen yıl olduğu gibi ilk sırayı alırken, bunu nohut, mısır ve buğday takip etmiş. Beklendiği gibi meyve ve sebzelerin ortalama ekilişleri, hububat ve endüstriyel bitkilerden daha küçük ve zeytin hariç tamamı 50 dekarın altında.

Geçen yıl ile karşılaştırıldığında tarla bitkilerinin (hububat, endüstriyel bitkiler) ortalama ekiliş alanlarında yüzde 10-20 arasında artış görülürken (nohut hariç), sebze ve meyvelerde benzer oranlarda düşüşlere rastlanmış. Bu durum mekanize (makinelerin yoğun kullanıldığı) ürünlerin ortalama ekiliş alanlarında artış, emek-yoğun (işçiliğin yoğun kullanıldığı) ürünlerde ise azalış olarak yorumlanıyor. Saha araştırmalarında “tarım işçiliği”ne yönelik problemlerin artış trendinde olduğu dikkate alındığında, bu sonuç anlamlı gözüküyor.

ÜRETİM DESENİNDEKİ DEĞİŞİM

Katılımcılara “Son 3 yıl içerisinde kaç farklı bitkisel ürün yetiştirdiniz?” sorusu yöneltildiğinde, cevapların yoğunluğu 1-4 ürün arasında oluşmuş, ortalama ürün sayısı ise 4 farklı ürün olarak ölçülmüş.

Bu ortalama, 2019’da yapılan araştırma ile aynı. Çiftçilerin “aynı yıl içerisinde” yetiştirdiği ürün sayısı 3 iken, son 3 yıl sorulduğunda bu sayısının 4’e çıkması Türk çiftçisinin ortalamada 3-4 ürünü aynı anda ya da münavebeli (dönüşümlü) olarak yetiştirdiğini ortaya koyuyor.

Hayvancılık yapan işletmelere, yetiştirdikleri hayvan çeşidi sorulduğunda yüzde 70’inin süt sığırı, yüzde 41’inin besi sığırı, yüzde 23’ünün ise küçükbaş hayvan yetiştirdiği gözlenmiş. Bu üç ana hayvancılık çeşidini arıcılık ve tavukçuluk takip etmiş. Geçtiğimiz yıl ile karşılaştırıldığında besi sığırı yetiştiricisi oranının arttığı, küçükbaş yetiştiricisinin ise azaldığı görülüyor. Bu yıl görüşülen çiftçilerde hayvancılık yapan sayısının azaldığı belirtilmiş

ÇİFTÇİ ÜRÜN SEÇERKEN HANGİ FAKTÖRLERİ DİKKATE ALYOR?

Çiftçilerin yetiştirdikleri bitkisel ürünleri tercih etmede etkili olan dinamikleri anlamak üzere “ürün seçerkenhangi faktörleri dikkate aldıkları sorulmuş.

Çoktan seçmeli bu soru “en fazla beş” tercihle sınırlandırılarak, her katılımcının en çok ihtiyaç duyduğu alanları işaretlemesi ve böylece daha nitelikli bir sonuca ulaşılması sağlanmış.

Toplanan cevaplar katılımcı sayısına bölündüğünde, en çok tercih edilen seçenek “önceden bildiğim, alıştığım ürün” (%59) olmuştur. Bunu “alıcısı çok, satışı hızlı olan ürün” (%36), “fiyatı iyi olan ürün” (%35) ve “hayvanlarımın yiyeceği ürün” (%31) takip etmiş.

Bu yılki araştırmada çarpıcı olan nokta ise “alıcısı çok, satışı hızlı” seçeneğinin geçen yıl 4’üncü ve 5’inci sırada tercih edilirken, bu yıl 2. sıraya yükselmiş olması. Bu durum çiftçilerin “pazarı geniş” olan ürünleri önceliklendirdiğine işaret ediyor. Koronavirüs pandemisinin, bu yönelimi artırdığı düşünülüyor.

Yukarıdaki cevapları “gelecek yıl fiyatı yükselecek ürün” (%21) seçeneği takip etmiş ve bu seçeneğin bu yıl yakaladığı oran, geçen yılın (%11) neredeyse iki katı.

Her ne kadar “fiyatı iyi olan ürün” hâlâ yüksek bir orana (%35) sahip olsa da, geçen yıla göre çiftçilerin bu yıl ürünlerde “gelecek” (beklenti/tahmin) fiyata daha fazla odaklandığı anlaşılıyor.

Geçtiğimiz yıl “Diğer” seçeneği altında çiftçilerin ankette görmeden kendiliğinden ve çokça dile getirdikleri/ yazdıkları “masrafı az olan ürün” ve “kuraklığa uygun/az su isteyen ürün” seçenekleri bu yıl ankette yeni iki şık olarak eklenmiş.

Bu yeni seçeneklerden “masrafı az olan ürün” çiftçilerin yüzde 20’si, “kuraklığa uygun/az su isteyen” ise yüzde 18’i tarafından tercih edilmiş. Bu durum her iki seçeneğin gelecekteki araştırmalarda da korunması gerektiğini gösteriyor. “Desteklemeye göre” ve “sözleşmeli üretebildiğim” seçenekleri geçen yıl da olduğu gibi son sıralarda yer almış.

SÖZLEŞMELİ ÜRETİM TRENDİ

Katılımcı çiftçilere son 3 yılda hiç sözleşmeli üretim yapıp yapmadıkları sorulduğunda çiftçilerin sadece yüzde 20’si “Evet” demiş. “Evet” diyenlerin yüzde 81’i ise sözleşmeli üretimden memnun. Geçtiğimiz yıla göre her iki soruda da “Evet” diyenlerin oranı yükselmiş.

Sözleşmeli tarım yaptığını söyleyen üreticiler; 34 bitkisel, 1 hayvansal ürün (süt) olmak üzere toplamda 35 farklı ürün için sözleşme yaptıklarını belirtmişler. Üreticilerin çoğunluğu, geçen yıl olduğu gibi, ürün olarak sözleşmeli ekimin zorunlu olduğu şeker pancarını (%39) bildirmiş. Bu ürünü salça, konserve, kurutmalık sebze sanayisinin ihtiyacı için üretilen domates (%13) takip etmiş. Listedeki hububat ürünleri (mısır, arpa, buğday) daha çok tohumluk üretim amacıyla tohum şirketleri için ekiliyor.

ÇİFTÇİNİN SEKTÖREL SORUNLARI

Saha araştırmasında çiftçilere “tarımsal üretim esnasında” ve “üretimden sonra” olmak üzere yaşadıkları sorunlar, iki aşama için farklı şekilde sorulmuş.

Sorun seçiminde çiftçilere birden fazla seçenek imkânı tanınmış, fakat cevapların, sorunu daha güçlü şekilde temsil edebilmesi açısından çiftçi başına en fazla beş adetle sınırlandırılmış.

Çiftçilerin en çok bildirdiği sorun, geçen yıl da olduğu gibi “Girdi pahalılığı” (%93). Fakat bu şıkkı tercih edenlerin oranı geçen yıl yüzde 83 iken bu yıl 10 puan artarak yüzde 93’e yükselmiş durumda.

Bu yıl en dikkat çekici sonuçlardan birisi “İklim ve kuraklık” problemlerinin, geçen yıla oranla neredeyse iki kat fazla çiftçi tarafından seçilerek ikinci sıraya yükselmesi. “Hastalık ve zararlılar” yüzde 36’dan yüzde 45’e yükselmesine rağmen bu yıl üçüncü sıraya kaymış.

“İşçi bulamama” sorunu geçen yıla göre rekor kırarak “sulama suyu” problemi ile aynı seviyeye ulaşmış (%28). Bu yıl koronavirüs pandemisinin işçi tedariki ve maliyeti sorununu artırdığı düşünülüyor.

Bilindiği üzere tarım işçisi açığı son yıllarda Suriye, Afganistan ve Gürcistan uyruklu göçmenlerle telafi edilmeye çalışııyor. Son yıllarda daha az işçilik gerektiren ürünlere (tahıl, endüstriyel bitkiler) ve makineli tarıma kayışın önemli nedenlerinden birisinin de işçi tedarik problemi olduğu sahada gözleniyor.

Sahada gözlenen dikkat çekici bir husus, pandemiden etkilendiğini söyleyen çiftçilerin büyük bir kısmının (%39), hayvancılık yapan işletmeler olması. Bu işletmeler pandeminin ilk zamanlarında veterinere ulaşma, yem satın alma, hayvan taşıma, hayvan kestirme veya süt teslimi gibi konularda zorlandıklarını belirtmiş.

“Yüksek arazi kiraları”, “kalitesiz girdi” ve “yetersiz makine-ekipman”, geçen yıl olduğu gibi son üç sırayı paylaşmış, fakat bu yıl makine-ekipman yetersizliğinin oranı geçen yıla göre düşmüş.

ÇİFTÇİNİN KAYGISI DERİNLEŞİYOR

Sektörel sorunların ikinci aşaması olarak, çiftçilerin “üretimden sonra” karşılaştıkları problemleri de sıralamaları istenmiş.

En az bir sorun bildiren katılımcıların sonuçlarına göre, çiftçinin üretim aşamasından sonraki sorunları öncelikle “beklentinin altındaki satış fiyatı” (%89) ve “alıcı bulma” (%23) veya “güvenilir alıcı bulma” (%22) üzerinde yoğunlaşıyor.

“Ürün param geç ödeniyor” (%13) seçeneğinin de bir başka tür alıcı problemi olduğu düşünülürse, çiftçilerin hasat sonrası sorunlarının büyük kısmının beklendiği gibi “fiyat” ve “alıcılar” ile olan ilişkileri olduğu açık.

Sıralamanın geçen yıl yapılan araştırmayla benzeşmesi, araştırmanın tutarlılık seviyesi açısından olumlu yorumlanıyor. Fakat “umduğum fiyat düşük” ile yukarıdaki grafikteki “girdiler pahalı” seçeneklerinin her ikisinin birlikte bu yıl daha da yükselmesi çiftçinin “kârlılık” kaygılarının gittikçe derinleştiğinin bir göstergesi sayılıyor.

ÇİFTÇİNİN SATIŞ KANALLARI

Araştırmada Türkiye genelinde ürün ayırt etmeksizin çiftçilerin satış kanallarının dağılımını görebilmek için katılımcılara ürünlerini nereye sattıkları sorulmuş.

Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, bu yılda da çiftçilerin en büyük alıcısı ilk toplayıcılar olan tüccarlar (aracılar) (%71) olmuş.

Tarımsal coğrafyanın büyük, buna karşılık tarımsal işletmelerin küçük ve dağınık olduğu bir sektörde, bu durum çok doğal karşılanıyor.

Fakat dikkat çekici olan husus, bu yılki araştırmada tüccarın payının artmasının yanında, doğrudan perakendeciye veya tüketiciye yapılan satışın azalmış olması. Bu sonucun bu yılki araştırmada hayvancılık işletmelerinin azalmış olması ile bağlantılı olduğu düşünülüyor, çünkü hayvansal ürünlerde doğrudan tüketiciye satışın oranı Türkiye'de fazla.

Çiftçilerin satış kanallarının tespitinden sonra, ürün bedellerini hangi vadelerde tahsil ettikleri sorulmuş.

Buna göre katılımcıların yüzde 60’ı alıcılardan ürün bedelini peşin veya bir hafta içinde tahsil ettiklerini belirtmişler. Bazı ürünlerde (özellikle meyvelerde ve tütünde) görülebilen hasat öncesi toptan (kabala) satış da bu orana dahil.

Tahsilat vadeleri açısından bu yılki araştırmada sıralama değişmemiş olsa da, tamamı peşin ve tamamı vadeli satışın (%11) az da olsa arttığı, bir kısmı peşin geri kalanı vadeli satanların oranının ise azaldığı (%30) görülmüş.

Geleneksel olarak, çiftçilerin çoğu üretim sezonu boyunca nakit veya kredili olarak borçlandıklarından dolayı, hasat sonrasında ürünlerini bir an evvel satarak nakit girişi sağlamayı tercih etmektedir. Peşin satışın diğer bir nedeni ise aşağıda analiz edilecek “alıcılara güven” problemi.

Yukarıdaki soruda tamamen veya kısmen vadeli satış yapan ve toplam katılımcı sayısının yüzde 41’ini oluşturan çiftçilere alacakları için alıcılardan hangi alacak belgesini aldıkları sorulduğunda yüzde 52’si herhangi bir evrak almadıklarını, alıcının ödeme sözüne istinaden söz verilen tarihi beklediklerini belirtmişler. Çek alanlar katılımcıların yüzde 35’ini, senet alanlar ise yüzde 7’sini oluşturmuş. “Diğer” cevabı veren katılımcılar genellikle “teslim/kantar fişi” veya “sözleşme” cevabı vermiş.

Ürün bedellerinin tamamını veya bir kısmını vadeli tahsil eden katılımcılara alacaklarını toplamda “kaç ayda” ve “kaç seferde” (parçada) tahsil ettikleri sorulmuş. Katılımcılar bu soruları ortalama “3,5 ayda” ve “2,6 seferde” olarak cevaplandırmış.

Vadeli satış yapan çiftçilere tahsilat problemi yaşayıp yaşamadıkları sorulduğunda çiftçilerin üçte ikisi (%65) bu tür problemler yaşamadığını söylerken, geri kalanı geç ödeme veya eksik ödeme/ödememe probleminden şikâyet etmiş.

ÇİFTÇİ KAZANCINDAN MEMNUN MU?

Katılımcılara tarımdan elde ettikleri kazançtan memnun olup olmadıkları sorulduğunda genel olarak “orta derecede” memnun (ne memnun ne değil) oldukları görülmüş.

Fakat, geçtiğimiz yıl ile karşılaştırıldığında, herhangi bir şekilde memnun olduğunu söyleyen “toplam memnun” grubu (%31,1) bu yıl 5,3 puan kaybederken, “toplam memnun olmayan” grubunun (%40,3) puanı 6,2 artmış.

Araştırmada çiftçi hane halklarına (ailenin diğer fertleri dâhil) tarım ve hayvancılık dışında herhangi bir gelirleri olup olmadığı sorulduğunda sadece tarımsal üretim geliri elde eden işletme oranı yüzde 39 bulunmuş ve bu oran geçen yıla göre 5 puan aşağıda. Tarım dışında ilave gelir elde eden çiftçi hane halklarında ise ilk üç meslek değişmemiş (emekli aylığı, maaşlı çalışan, esnaflık/tüccarlık).

ÇİFTÇİNİN BORÇLANMA YÖNTEMLERİ

Çiftçilerin dış finansman (borçlanma) kaynaklarını anlamak amacıyla “tarımsal üretim” için son 3 yılda hangi borçlanma çeşitlerini kullandıkları sorulmuş.

Geçtiğimiz yılda olduğu gibi her 10 çiftçiden 3 tanesi, bu soruya “banka kredisi” cevabını vermiş. Fakat banka kredisi kullanan çiftçi oranının 4 puan yükselmesi, 2019’da durgunlaşan tarım kredi sektörünün yeniden hareketlendiği anlamına geliyor.

Araştırmada Tarım Kredi Kooperatiflerini (TKK’ler) tercih eden çiftçi oranı yüzde 10’dan, bu yıl yüzde 17’ye çıkmış. “Hiç borçlanmadım” diyenlerin oranı yüzde 45’e düşerken, enformel krediler de (aile/arkadaşlardan borçlar) önemini yitirmiş (%5).

Bankalardan kredi kullanan çiftçilere, aldıkları kredilerin tipi sorulduğunda, beklendiği üzere en yüksek oranları “üretim (işletme giderleri)” ve “yatırım” finansmanı almış. Bu yıl kredi pazarında yaşanan hareketliliğe bağlı olarak, birden fazla tip kredi kullanan çiftçiler artmış ve bu durum, her ana kalemde artış yaşanmasını sağlamış. Çiftçilerin %44’ü “yatırım finansmanı için” kredi kullandıklarını söylemiş.

Üretimin finansmanı için kredi kullanan çiftçilere üretim faaliyetlerinin hangi aşamasında kredi kullandıkları sorulduğunda, sıralama geçen yıla göre değişmemiş.

Fakat ürünün yoğun girdi ihtiyacı (gübreleme, sulama, ilaçlama) olduğu dönemlerde (%90) ve işçiliğe ihtiyaç duyulan dönemlerde (%35), geçen yıla göre bir miktar daha fazla kredi ihtiyacının ortaya çıktığı görülmüş.

Hasat zamanında (%31) artan kredi talebinin de kısmen bu yıl (özellikle pandemiden dolayı) artan hasat işçilikleri ve makine kiralamalarına bağlı olduğu düşünülüyor.

Geçtiğimiz yıl yüzde 28 pay alan çiftçinin araba/konut kredisi kullanımı, bu yıl yarı yarıya düşmüş (%14). Ekonomik durgunluk, artan menkul ve gayrimenkul fiyatlarının çiftçiyi bu yıl, bu gibi alımlarda tasarrufa yönelttiği anlaşılıyor.

Kredi kullanan çiftçilere yine son 3 yılda, kaç farklı bankadan kredi kullandıkları sorulduğunda, en yüksek oranı yine “tek banka” seçeneği almış. Fakat iki, dört, beş ve üstü banka ile çalışan çiftçilerdeki kısmi artışlardan dolayı ortalama banka sayısı geçtiğimiz yıl 1,5 iken bu yıl 1,6’ya yükselmiş.

ÇİFTÇİ NEDEN KREDİ KULLANMIYOR?

Bu yılki araştırmada, kredi kullanmadığını belirten çiftçilere ilk defa “neden” sorusu yöneltilmiş. Buna göre en yüksek tercihi “ihtiyaç duymuyorum” seçeneği almış (%59). Krediye erişim sorunu içeren şıklar arasında ise “yüksek faiz ve masraflar” başı çekmiş (%32).

Çiftçiler sübvansiyondan dolayı çok düşük faiz uygulayan Ziraat Bankası’nın dahi, cari faiz oranını bir miktar yükseltmiş olmasından ve özel banka - kamu bankası ayırt etmeksizin kredi masraflarından yakınmış.

ÇİFTÇİNİN TARSİM’E BAKIŞI

Saha araştırmasına katılan çiftçilerde son 3 yıl içerisinde tarım sigortası (TARSİM) kullanımı geçtiğimiz yıl yüzde 24 iken bu yıl yüzde 39 olarak tespit edilmiş.

TARSİM ile ilgili bir başka soru, sigorta yaptıranların yine son 3 yıl içerisinde “TARSİM’e hasar bildiriminde” bulunup bulunmadığı. Ankete katılan tüm çiftçilerin yüzde 15’i, sigortalı çiftçilerin ise yüzde 38’i bu soruya “Evet” cevabını vermiş.

Bu yılki araştırmada TARSİM yaptırmayan çiftçilere ilk defa nedenleri de sorulmuş. Bu çiftçilerin yüzde 51’i TARSİM’i “gereksiz/faydasız” bulduklarını belirtmiş. Sigorta yaptırmayanların, toplam kitlenin yüzde 61’ini teşkil ettiği dikkate alınırsa, TARSİM’i gereksiz bulanların tüm kitledeki oranı yüzde 31 oluyor.

Dolayısıyla, tüm çiftçilerin üçte birinde sigorta isteği ve bilinci düşük durumda. Sigorta “gereksiz” cevabını yüzde 24 ve yüzde 22 oranlarla “pahalı” ve “hasar ödenmiyor/eksik ödeniyor” cevapları takip etmiş.

ÇİFTÇİNİN TEKNOLOJİ İLE İMTİHANI

Bu yıl görüşülen çiftçilerde akıllı cep telefonu sahipliği yüzde 73, normal (klasik, feature) telefon sahipliği ise yüzde 26 çıkarak, toplamda cep telefonu sahipliği yüzde 99 bulunmuş. Bu sonuç TÜİK’in Türkiye geneli için açıkladığı oran ile aynı.

Buna yüzde 13,3 oranındaki interneti olmayan cep telefonu olan çiftçiler de eklendiğinde toplam cep telefonu sahipliği yüzde 98,3. Bu oranlar, Türkiye geneli istatistikleri ile de neredeyse aynı.

Çiftçilerin yüzde 31’i internet kullanmadığını söylerken, yüzde 67’si internete cep telefonu ile bağlandığını belirtmiş.

Resmî istatistiklere göre 2019’da Türkiye’de internet erişimi olmayan hane sayısı oranı
yüzde 12 seviyesinde. Dolayısıyla çiftçilerde internet kullanma oranı, ülke ortalamasından düşük gözüküyor.

Çiftçiler, geçen yıl da olduğu gibi, interneti en çok zirai hava durumu (%56), tarımsal haberler (%38), ürün fiyatları (%29), ürünler ve üretim hakkında bilgiler (%25), tarımsal desteklemeler, hibeler (%23) ve hastalıklar/zararlılar (%23) gibi dijital bilgi servisleri için kullandıklarını belirtmiş.

Çiftçilere mevcut dijital servislere ilave olarak başka hangi konulara ilgi duydukları/ihtiyaç hissettikleri sorulduğunda ilk sırayı “internetten/cepten soru sorabilme” (%58), “arazimi uydudan takip” (%30), “hastalık ve zararlılarla mücadele” (%27) hizmetleri ilk üç sırayı paylaşmış.

Kırsalda fiili olarak olup bitenlerin en çok merak edildiği bir ortamda, bu araştırmanın sektör paydaşlarının izleme, değerlendirme, etki analizi ve uygulama faaliyetlerine katkı sağlayacağı aşikar.

Umarız kamudan özel sektöre, üniversitelerden STK’lara kadar tüm sektör paydaşları ve temsilcileri raporda derlenen anket sonuçlarını kendi penceresinden doğru şekilde değerlendirir.

İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com