Advertisement

Pandemiyle birlikte 2020 yılından miras kalan tarım emtiasındaki olağanüstü fiyat hareketleri, 2021’in de gündem maddeleri arasında ilk sıralarda yer almaya devam edecek gibi gözüküyor.

Bunu biz değil, gıda ve tarım finansmanında dünyanın önde gelen bankası Rabobank’ın Araştırma Birimi tarafından hazırlanan “Tarımsal Emtia Piyasaları Araştırması” söylüyor.

Tarımsal emtia fiyatlarının 2020 yılının ikinci yarısından itibaren yaklaşık yüzde 50 arttığına dikkat çekilen Rabobank’ın araştırma notuna göre, küresel manada gıda fiyatlarındaki artış endişeleri bir süre daha devam edecek ve ülkelerin gıda enflasyonu sorunu 2021’de de hükümetlerin gündeminde kalacak gibi duruyor.

Bir tarafta artan iklimsel riskler, diğer tarafta yükselen maliyetler fiyatlar üzerinde baskı yaratırken, ihracatçı ülkelerin ek vergi ve kota uygulamaları ile ithalatçı ülkelerin artan talebi ve stoklama içgüdüsü fiyatların güçlü seyrinde önemli etkenler olarak karşımızda duruyor.

İşte bu mevcut ortamda Rabobank, dört ana faktörün 2021 yılında da tarımsal emtia fiyatlarını yukarı çekmeye devam edeceğini öngörüyor.

Nedir bu dört ana faktör derseniz, şöyle özetleniyor:

1- Zayıf Dolar: Rabobank, dolarda zayıf seyrin yılın devamında da süreceğini tahmin ederken, dolarda daha fazla zayıflama beklemediklerinin de altını çiziyor.

2- Hava Koşulları: La Nina’nın olumsuz etkisinin bir süre daha kendini hissettireceği ve ABD’deki sonbahar ekim sezonuna kadar sürebileceği tahmin ediliyor.

3- Küresel Talep: Gerek bitkisel gerekse de hayvansal ürünlerde talebin sürmesi ve stok iştahının devam etmesi bekleniyor.

4- Spekülasyon: Spekülatif risk iştahının 2021 yılında da fiyatları desteklemesi bekleniyor.

Rabobank'ın araştırmasından yola çıkarak, bu başlıklara biraz daha detaylı bakmakta fayda var.

HAVA DURUMU

Dünyanın birçok farklı bölgesinde yaşanan olumsuz hava koşulları üretim üzerinde baskı yarattı. Mevcut Rus ve ABD kışlık buğday mahsulleri, mevsim normallerinin altında gerçekleşen yağışlar ile son dönemde yaşanan soğuk hava kaynaklı hasarlara maruz kaldı.

Ayrıca, 2020 ortalarından beri Güney Brezilya ve Arjantin'de normalden daha kurak geçen sezonun etkisiyle bu bölgelerde yetiştirilen soya fasulyesi, mısır, pamuk, şeker kamışı ve kahve gibi mahsulleri olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Güney Amerika ve ABD'nin bazı bölgelerinde normalden daha kurak seyreden olumsuz iklim koşulu, La Nina ile korelasyon eğilimi gösteriyor. Ve bazı hava durumu modellemelerine göre, bu yıl La Nina'nın başlangıçta beklenenden daha uzun süre devam edeceği ve muhtemelen kuzey yarımküre ekim mevsimi üzerinde olumsuz etki yaratabileceği tahmin ediliyor.

KÜRESEL TALEP

Her ne kadar birçok tarımsal ürün için ithalat talebinde olağanüstü artışlar yaşanmış ve tarım emtiasının büyük çoğunluğunda fiyatlar yukarı yönlü bir seyir izlese de pamuk, kahve, kakao ve şeker gibi bazılarının toplam tüketim talebi pandemiyle birlikte azaldı.

Büyük halka açık gıda şirketlerinin bilançosuna bakıldığında ise bazılarının tedarik zincirlerinde aksama tehdidi nedeniyle normalden daha yüksek işletme stoklarıyla faaliyet gösterdiği dikkat çekiyor.

Rabobank'ın araştırma notuna göre, normalde FOB şeklinde hammadde alımı yapan bir şirket, yıllık talebin yaklaşık yüzde 20’sine denk gelecek şekilde genellikle on haftalık stoklarla çalışırken, stoklarda yüzde 10'luk ek bir artış küresel talepte yüzde 2'lik bir yükseliş anlamına geliyor.

Araştırma notunda, “Tedarik zincirleri salgın sırasında oldukça dirençli gözükse de bazı aksaklık ve gecikmeler de yaşandı. Mart 2020'de olduğu gibi yine Avrupa Birliği sınırlarında 40 kilometrelik kamyon kuyruğu görülmese de son zamanlarda birkaç limanda gecikmeler yaşandığı biliniyor. Örneğin Birleşik Krallık'ta, son zamanlarda limanlarda büyük kuyruklar görüldü ve bu sadece Brexit nedeniyle değil, aynı zamanda Covid-19'un yeni kent varyantı geçici bir sınır kapanmasına yol açtığı içindi. Ve hemen hemen her yerde her zaman yeni bir varyant ortaya çıkabilir. Ayrıca, Çin ihracatı yüksek seyrederken, fiyatlar Kasım ayından bu yana ikiye katlanarak, özellikle Güneydoğu Asya'dan gelen konteyner nakliye maliyetlerinde astronomik bir artış oldu” ifadelerine yer verildi.

Özellikle kahve, beyaz şeker, süt ürünleri, et ve paketlenmiş ürünler için konteynerlerin kritik önemde olduğuna vurgu yapılan araştırmada, “Daha fazla olası kesinti göz önüne alındığında, fabrikaların yakınında ve varış noktasında biraz daha fazla depolama yapması mantıklı bir karar gibi görünüyor. Zira bu durum en azından 2021 yılının ilk yarısı için geçerli olmaya devam edecek görünüyor” denildi.

Birçok ülkenin tarım emtiasında stok hassasiyetinin devam ettiğine vurgu yapılan araştırmada, birçok ithalatçı ülkenin pandemiyle artan belirsizlik ve öngörülemezliğin de etkisiyle ithalatı önden yüklemeli gerçekleştirirken, bazı ihracatçı ülkelerin ihracatını kısmaya ve düşürmeye çalıştığına dikkat çekiliyor.

Zira salgın nedeniyle değişen dengelerin etkisiyle gıda enflasyonu sadece ithalatçı ülkelerin değil, ihracatçı ülkelerin de problemi olmaya devam ediyor.

Hatırlanacağı üzere dünyanın en büyük buğday ihracatçısı Rusya, yüksek yurt içi gıda fiyatları ile mücadele ediyor ve gıda enflasyonunu baskılamak adına ihraç ettiği buğday için kota ve ek vergiler getiriyor.

Bir başka örnek de Arjantin’den…

Arjantin, yılın başlarında et fiyatlarına yönelik olarak enflasyonu kontrol altına almak amacıyla mısır ihracatını kısmen yasakladı ve daha sonra bu önlemini gelen tepkiler üzerine kotalarla değiştirdi.

Belki burada yakından incelenmesi gereken en önemli ülke Çin…

Çin ekonomisi, güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyor. Afrika domuz gribi nedeniyle ülke genelinde domuz varlığının önemli bir kısmını itlaf etme zorunda kalan Çin, şimdi domuz çiftliklerinde yeniden hızlı bir şekilde üretimi artırmaya başladı. Bu da özellikle mısır ve soya gibi yem hammaddesi tarafında Çin’in ithalatını rekor seviyelere çıkardı. Çin, daha önceki yıllara nazaran buğday, mısır, soya fasulyesi ve arpa gibi ürünlerin ithalatını yüzde 20’nin üzerinde artırdı. Yemlik tahıl grubunda fiyatlar üzerinde ekstra bir yükseliş etkisi yaratan bu trend bir süre daha devam edecek gibi duruyor.

Zaten Rabobank’ın araştırma notuna göre de Çin'in yüksek ithalat talebinin önümüzdeki yıllarda da devam etmesine muhtemel gözüyle bakılıyor.

Dolayısıyla pandemi sürecinde bazı maliyetlerde artış görülürken öne çıkan faktörler değer zincirinin neredeyse tüm halkalarında hissedildi. Tedarik zincirindeki bozulma ve aksaklıklar, konteyner fiyatlarındaki astronomik rakamlar ve limanlardaki uzun gemi sıraları ve bu faktörlerin yarattığı ekstra maliyetlerini (bekleme maliyeti) iyi analiz etmek gerekiyor.

SPEKÜLASYON

Tarım ürünlerinde net uzun pozisyonlar bu yılın başında rekor seviyelere ulaştı. Enflasyon endişeleri, düşük faizler ve işlem momentumu bu spekülasyonu tetikleyen başlıklar olarak öne çıkıyor.

Düşük faiz oranları aynı zamanda finansman maliyetini düşürdü ve dolayısıyla depolamayı kolaylaştırdı.

Rabobank şu anda ABD Merkez Bankası FED’in hedef oranında (% 0 - %0,25) herhangi bir artış öngörmüyor. Önümüzdeki 12 ay boyunca diğer gelişmiş ekonomiler için de benzer bir sabit tahmin söz konusu.

Spekülatörler tarafından tarımsal emtianın enflasyona karşı bir koruma olarak kullanılması, endeks fon pozisyonunun 2020 ortalarında 1,1 milyon lottan 1,6 milyon lota yükselmesinden açıkça görülüyor. Tarımsal emtia futures'ları için talep artışı göz çarpıyor. Yalnızca ABD tarımsal ETF'lerine geçen yıl 430 milyon dolar giriş - Bloomberg'de listelenen ETF'lere göre yüzde 18 artış - söz konusu.

Rabobank’a göre, tarım ürünlerine yönelik spekülatif iştah abartılı görünse de söz konusu iştahın çok fazla azaldığını görmek zor.

Ve araştırmada özetle, düşük faiz oranları, potansiyel ek mali teşvik paketleri, iyileşen küresel talep ve olası olumsuz hava koşullarının, 2021 yılında da tarımsal emtiada yüksek fiyat seyrinin sürmesinde etkili olabileceğinin altı çiziliyor.

İrfan Donat – Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com