2023'te Fintek dünyasını bekleyen trendler
"Fintech'in Geleceği: Akıllı, Ölçeklenebilir, Katılımcı" adlı bir raporda dördüncü sanayi devriminin başlangıcı olarak da kabul edilen 'veri analizi' ve 'yapay zeka' sektörün büyümede en önemli rolü üstleneceğine vurgu yapılıyor.
Dünya, çalkantılı bir yıl yaşıyor, özellikle yılın son çeyreğine girdiğimiz şu günlerde, var olan sıkıntıların gelecek yıla da sarkacağını görüyoruz. Finansal teknolojiler sektörü de dünya ekonomisindeki gelişmelerden etkilendi, zira yatırım ve büyüme trendinin geçmiş yıllara göre düştüğüne tanıklık ediyoruz. Büyük olasılıkla gelecek yıl da benzer bir performans sergilenecek.
Ancak Türkiye’nin bu tablo içinde daha pozitif bir noktada olduğunu görüyoruz. Bu yıl hem yeni girişimler hem yatırımlar hem de anlaşmalar açısından oldukça ‘bereketli’ bir yıl geçiriyoruz. Startups.watch tarafından açıklanan üçüncü çeyrek araştırması; oyun, e-ticaret, finans teknolojileri, yazılım ve bulut teknolojilerinin başı çektiği ilk 9 ayda tüm zamanların yatırım rekoru kırıldığını gösteriyor. Bu yılın ilk dokuz ayında 208 anlaşmaya toplam 1 milyar 495 milyon dolar yatırım yapılmış.
Türkiye’de şirketlere ilgi var ve bu ilginin sürmesi için şirketlerimiz hem pazardaki derinliğini artırmalı hem de yeni trendleri takip ederek ürün portföyünü genişletmeli. Peki, önümüzdeki dönemin Fintek trendleri ne olacak, hangi teknolojilere olan ilgi artacak ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacak.
Mastercard tarafından yapılan EEMEA (Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika) Bölgesi’ni inceleyen “Fintech’in Geleceği: Akıllı, Ölçeklenebilir, Katılımcı” adlı bir raporda dördüncü sanayi devriminin başlangıcı olarak da kabul edilen ‘veri analizi’ ve ‘yapay zeka’ sektörün büyümede en önemli rolü üstleneceğine vurgu yapılıyor.
Üç nokta önce çıkıyor
Raporda şu üç önemli noktaya da işaret ediliyor ki katılmamak mümkün değil.
Fintek sektörü düzenlemeleri yükselişte: Bölgedeki Fintek sektörüne dair düzenlemeler; ödeme, havale, kitle fonlaması, e-para ve taraflar arası borç verme gibi birçok madde içeriyor. Türkiye halihazırda bu beş maddenin üçüyle ilgili düzenlemelere sahip.
Açık bankacılık dönüştürücü rol üstleniyor: Tüketicilerin yüzde 51’i açık bankacılığı fatura ve borç ödeme, Şimdi Al Sonra Öde işlemleri, kredi puanı optimizasyonu, havale yapma, birikim yapma, kripto para alım-satımı, finansal planlama gibi birçok iş için kullanıyor. Bölgedeki tüketicilerin yüzde 50’sinden fazlası işlem kolaylığı sebebiyle hesaplarını otomatik ödemeye bağlamak istiyor. Ve neredeyse yüzde 50’si bu şekilde fatura ödemelerini yönetmenin, hesaplar arası işlem yapmanın ve genel tüm finansal işlemlerin daha kolay olduğunu düşünüyor.
Global iş birlikleri: Fintek şirketleri için global kuruluşları işe dahil etmek çok önemli hale geldi.
Türkiye’nin de bu alanlarda önemli adımlar attığını biliyoruz. Gelecek yıl bu düzenlemelerin meyvelerini almaya başlayacağız.
B2B öne çıkacak
Değerli araştırmalarını yakından izlediğimiz KPMG de bu yılın ikinci yarısına damga vuran trendleri araştırmış. Bu başlıkların gelecek yıl hatta önümüzdeki birkaç yıl popüler olacağını söyleyebilirim. Bu köşeyi takip edenler anımsayacaktır, aslında bu trendlerin çoğunu daha önceki yazılarımızda derinlemesine incelemiştik.
Siber güvenlik otomasyonuna olan ilgi artmaya devam edecek. Siber güvenlik endişeleri her geçen gün daha fazla şirketin radarına girerken, bu alanda yetenek açığını kapatmak da önem taşıyor. Bu nedenle siber güvenlik yönetimini iyileştirmenin ve yetenek açığını kapatmanın bir yolu olarak siber güvenlik otomasyonuna daha fazla odaklanılması muhtemel.
B2B çözümleri yatırımcılar için daha cazip hale gelecek. Dünya muhtemel bir resesyonun eşiğinde iken, FinTek yatırımcıları muhtemelen şirketlerin daha verimli hale gelmesine yardımcı olmaya veya değer önerilerini genişletmelerini sağlamaya odaklanan B2B girişimlerine daha fazla ilgi gösterecek.
FinTek’ler veriden güç alan çözümlere odaklanmaya devam edecek. FinTek girişimleri hem şirketlerin hem de tüketicilerin gözünde farklılaşmak için veri toplamanın, değerlendirmenin ve kullanmanın benzersiz yollarını bulmaya odaklanmaya devam edecek.
Aslında yol haritası belli, tüketicilerin ihtiyaçları belli… Dolayısıyla bu verileri doğru okuyup hızla harekete geçen ve özgünlüğü yakalayan şirketler, rekabette de önemli bir avantaj yakalamış olacak.