Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

Washington'daki programının ana eksenini IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları'nın oluşturduğunu belirten Babacan, iki günlük temasları kapsamında, G-20 çalışma yemeği ve toplantıları ile Rio 20 konferansına hazırlık amacıyla yapılan bakanlar toplantısına katıldığını söyledi.

Bunun yanında, G-8 ülkeleri ile Türkiye ve Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar gibi bazı Körfez ülkeleriyle beraber, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki dönüşüm yaşayan ülkelere yardım için Deauville Ortaklığı sürecinde bakanlar toplantısı gerçekleştirdiklerini belirten Babacan, bu toplantıdaki hedef ülkelerin Mısır, Tunus, Libya, Fas ve Ürdün olduğunu, toplantıda, bu ülkelerin ekonomik dönüşümlerine nasıl yardım edebilecekleri gibi konuları ele aldıklarını kaydetti.

Babacan, temasları sırasında ikili görüşmelerinin de olduğunu belirterek, Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile bir araya geldiğini söyledi.

-"Henüz problemler bitti demekten çok uzağız"-

Toplantıların her açıdan faydalı olduğunu belirten Babacan, "Çok taraflı toplantılarda, 2-3 ay öncesine göre, genel atmosferin daha iyi olduğunu gördüm. Cannes zirvesinden bugüne kadar geçen sürede bir yandan Yunanistan ile anlaşma, bir yandan Avrupa Merkez Bankası'nın piyasalara giriyor oluşu, bunun yanında AB'nin mali anlaşmalar konusunda liderler seviyesinde mutabık kalması, bazı risklerin bugün için ortadan kalkmasını beraberinde getirdi. Ama şimdi uygulamalar çok önemli" dedi.

AB'deki 27 ülkeden 25'inin mali anlaşmayı anayasa seviyesinde kendi mevzuatlarına ekleyeceklerini belirttiklerini hatırlatan Babacan, yine de ülkelerin parlamentoların nasıl bir sonuç çıkacağının hep beraber görüleceğini kaydetti.

Babacan, "Ama tabii ki henüz problemler bitti demekten çok çok uzağız" dedi.

-"ABD'den 2013 yılında somut adımlar atmasını bekliyoruz"-

Babacan, 2013 yılının da ABD açısından çok önemli olacağına işaret ederek, ABD'deki başkanlık seçimlerinden sonra ülkenin ekonomi politikalarının çok yakından izleneceğini, beklentilerinin ABD'nin uzun vadeli, tutarlı politikaları uygulamaya başlaması olduğunu kaydetti.

Bir soru üzerine Babacan, şunları kaydetti:

"ABD'den bu yıl somut adım beklemiyoruz. Ekonomi açısından ABD Merkez Bankası'nın olağanüstü likidite koşullarıyla belki bu sene bir miktar büyüme, istihdam oluşacak ama başka hiç birşey yapmazlarsa, sadece para basarak yıllarca bu durumu idare edeceklerini düşünüyorlarsa, o büyük hata olur. Bizim de herkesin de beklentisi, artık 2013 yılında daha köklü tedbirlerin alınacağı, bütçe açıklarını azaltmak için adımlar atılacağı ve yapısal reformlar üzerinde de daha ciddiyetle durulacağı. Bu beklenti gerçekleşmezse, o zaman daha zor bir dönemi görebiliriz, ama ben o hatayı yapacaklarını sanmıyorum. Gereken neyse 2013'te yaparlar diye tahmin ediyorum.

2013'te öncelikle bütçe açıklarını azaltmaya başlayacak somut adımları atıp, orta vadeli ve kredibilitesi olan bir mali uyum programını açıklamaları gerekir diye düşünüyoruz doğrusu, sadece 1 yıl değil, en az 3 yıllık. Biz düşünüyoruz derken, bunu aynı zamanda bir G-20 önerisi olarak sonuç bildirgesine de işlemiş durumdayız. Yani, gelişmiş ülkelerin en kısa zamanda kredibilitesi yüksek, uygulanabilir orta vadeli programlarını açıklamaları gerekir diye G-20 bildirgesine yazdık. ABD de dahil, bütün ülkeler, doğru diye altına imza attı. Bu sadece bizim beklentimiz değil, olması gereken, umarım da olur".

Babacan, ABD ekonomisiyle ilgili başka bir soru üzerine, "Şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte likidite operasyonlarıyla işte daha yeni yeni bir miktar büyüme, bir miktar istihdam görüyoruz ama ilelebet böyle sürmesi mümkün değil. Zaten seçime kadar böyle gider, ondan sonra gerekenleri yaparlar diye tahmin ediyorum" dedi.

-Türkiye, tecrübelerini aktaracak...-

Babacan, ekonomide Türkiye'nin tecrübeleri ve ekonomik model olmasına yönelik soru üzerine, Dünya Bankası Başkanı Zoellick ile görüşmelerinin beklenenden çok uzadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Şu anda bizden beklenen, bundan sonraki dönemde kendi deneyimlerimizi, tecrübelerimizi, iyi uygulamalarımızı mümkün olduğu kadar fazla ülkeyle paylaşmamız. Çünkü işleyen iyi bir örnek, yazılan reçetelerden, uluslararası kuruluşların yazdığı raporlardan çok daha etkili olabiliyor. İnsanlar gözleriyle gördüğü, iyi sonuç veren bir örneği çok daha ikna edici buluyorlar ve uygulamada da çok daha olumlu bakabiliyorlar. Türkiye'den böyle bir beklenti var, IMF tarafında da Dünya Bankası tarafında da var."