Advertisement
GÜNCEL / SİYASET ABONE OL

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye'nin, ''Türkiye'nin 10 yıl önceki toplam ihracatını 2023'te sadece bir ilimiz yapacak. Ve 10 yıl önceki ihracatı şu anda iki sektörümüz fazlasıyla yapıyor. Bunu biz siyasi istikrarla, ekonomik istikrarla sağladık'' dedi.

Çağlayan, Gaziantep Sanayi Odası'nda düzenlenen ''2013 Yılı Ekonomik Durum ve Değerlendirme Toplantısı''nda, hayatının her döneminde hangi pozisyonda olursa olsun Gaziantep ve Gaziantep'in sorunları ile ilgili aktif görev ve rol aldığını hatırlattı.

Bu konuda yaptığı çalışma ve çabaların karşılıklarını bugün Türkiye ekonomisinin büyümesinde, gelişmesinde, ihracatında, organize sanayi bölgeleri yolunda atılan adımlarla aldıklarını ifade eden Çağlayan, ''Gaziantep'e yapılan her şeyin fazlasıyla ülkeye geri döndüğünü çok net gören ve yaşayanlardan biriyim. Gaziantep'e bugüne kadar ne yaptıysam helali hoş olsun'' dedi.

''Şimdi önemli bir günde sizlerle beraberiz, 21 Şubat 2013'' diyen Çağlayan, konuşmasında katılımcılara 12 yıl öncesini hatırlatarak, şöyle devam etti:

''21 Şubat 2001 Çarşamba gününü, Türkiye'nin 'kara çarşambası'nın olduğu gün yeniden aklınıza geldi mi? Tam 12 yıl önce. Bir anayasa kitapçığı fırlatıldığı için kriz çıktığı söylendi. Oysa değil anayasa kitapçığı leblebi, Antep fıstığı atsan dahi krizin çıkacağı şartların oluştuğu 12 yıl önce binlerce insanın işini aşını, birçok insanın onurunu ve hayatını kaybettiği dönem. Maalesef Türkiye'nin dış ticareti ekonomik anlamda itibarını kaybetmiş olduğu dönemdi. IMF'nin kapısında 1 milyar dolar borç almak için bekleyen ve alınacak bu borçla memurunun maaşını ödemek zorunda kalan bir Türkiye'den şimdi şükürler olsun dünyada artık bir ekonomik mucize öyküsü olan bir ülkeye döndük. 12 yıl önce hatırlayın gecelik faizler yüzde 7 bin 500'lere dayanmıştı. Enflasyon 3 haneye çıkmış, çalışılamaz, iş yapılamaz, üretilemez, paradan para kazanma döneminin öne çıkartıldığı bir dönemdi.''

O tarihlerde Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı olduğunu anımsatan Çağlayan, gazetecelerin ''2001 gitti 2002'yi nasıl görüyorsunuz?'' diye sorduğunu anımsatarak, ''Bırakın 2002'yi ben 10 dakika sonra ne olacağını bilmiyorum. Şimdi bakın öyle bir dönemden 2023 yılında ne yapacağını, dünya ekonomisinde nereye geleceğini, kişi başına milli gelirin hangi seviyeye getirileceğini, ne kadar ihracat yapacağını ve dünyanın ilk 10 ekonomisine girme konusunda kararlılığını ve bunun ekonomik belgeyle yüksek planlama kurulundan da geçirerek resmi bir belge haline getirmiş olan Türkiye'de bunları konuşuyoruz'' diye konuştu.

O tarihlerde Türkiye ekonomisinin, hak etmediği bir şekilde kötü yönetildiği için faturayı da Türkiye'nin tamamının çektiğini ifade eden Çağlayan, şöyle konuştu:

''2002'de bir yerde yaptığım konuşmada, 'inşallah bu gidişle Türkiye 2023'te 250 milyar dolar ihracat gerçekleştirecek' demişim. Şimdi gel gör ki Allah bize bugünleri nasip etti ve hükümetimizin 11. yılına girdiği yönetimiyle önce 100'ler kulübüne, geçen yıl 150'ler kulübüne, inşallah 2023 yılında da 500 milyar dolar ihracatı özümsemiş, benimsemiş ve bu konuda programını belirlemiş olan bir Türkiye'ye döndük.

Bugüne kadar, gözümüzün üstünde kaşımız olduğu için, eleştirmeyi kendisine bir görev kabul eden, üretebileceği fazla bir konu olmayan muhalefet, 500 milyar dolar konusunda tek kelime dahi etmedi. Çünkü artık hepimiz biliyoruz ki evelallah Türkiye bunu yapar. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.''

-''10 yıl önce neyi, 10 yıl sonra neyi konuşuyoruz''-

Türkiye'nin 10 yıl önce ihracatı sadece 36 milyar dolar olduğunu anımsatan Çağlayan, Gaziantep'in 2023 hedefinin 30 milyar dolar olduğunu söyledi.

Gaziantep'in yakaladığı ivme ile bu rakamını da üstüne çıkacağına işaret eden Çağlayan, şunları kaydetti:
''Şimdi 10 yıl önce neyi, 10 yıl sonra neyi konuşuyoruz. Türkiye'nin 10 yıl önceki toplam ihracatını 2023'te sadece bir ilimiz yapacak. Ve 10 yıl önceki ihracatı şu anda iki sektörümüz fazlasıyla yapıyor. Bunu biz siyasi istikrarla, ekonomik istikrarla sağladık. Özel sektör ve kamu arasındaki diyalogla sağladık. Başbakanımızın bilhassa üretime, yatırıma, istihdama, ihracata vermiş olduğu, bize vermiş olduğu talimatla, yapmış olduğumuz uygulamalarla bunu gerçekleştirdik.

Türkiye bugün dünyanın satın alma gücü paritesine göre 16. büyük ekonomisi ve Türkiye aslında hepsinden de öte bugün dünyada böylesine şiddetli bir krizin yaşandığı, son yüzyılın en büyük krizin yaşandığı bir ortamda, Amerika'da ve Avrupa'nın onlarca, binlerce şirketin battığı, bankaların battığı bir ortamda IMF desteği olmaksızın bir başarı hikayesi yazarak, böyle bir krizden çıktı.''

Türkiye'nin 2002'de 23,5 milyar dolar borçlu olduğu IMF'ye artık borç verecek duruma geldiğini vurgulayan Çağlayan, ''2002 yılındaki 23,5 milyar dolarlık IMF borcunu bugün 400 milyon dolara kadar indirip, inşallah önümüzdeki 2 ay sonra da IMF'ye olan borcunu tamamen kapatıp, yeni dönemde şartlarda anlaşırsak tarihinde ilk defa 5 milyar dolar borç vereceğiz. IMF'ye borçlu olan değil, IMF'den alacaklı olan bir ülke haline geldik şükürler olsun'' dedi.

-''Asya Pasifik'te toplu iğne başı büyüklüğünde iki devlet''-

Bakan Çağlayan, ihracatını 36 milyar dolardan 152,6 milyar dolara çıkaran Türkiye'nin, tarihinde ilk defa gerek mal ve gerekse hizmet ihracatında 194 milyar dolar civarında ihracat yapacak bir ülke olacağını söyledi.

Gayri Safi Milli Hasıla 2012 rakamlarının nisan ayı başında açıklanacağını ifade eden Çağlayan, ''Tahmin ediyorum ki 800 milyar dolara yakın bir rakam olacak. Keşke daha fazla büyüme olsaydı, daha fazla gaza bassak, daha fazla çıksaydık. Ama şimdi öyle bir ülke düşünün ki, mal ve hizmet ihracatı toplamı Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın neredeyse yüzde 25'ine yakın bir ülke oldu Türkiye. Türkiye bugün böyle bir başarıyı elde etmişse, ihracat yaptığı pazarlarının 4'te 3'ünde yaşanan krize rağmen, ihracatını bu rakamlara getirmişse, ben bundan kendimize siyasi pay çıkarma hesabında değilim. Ama siyasi istikrar bu işin olmazsa olmazıdır. Eğer burada bir başarı arınıyorsa, bu başarı Türk özel sektörünün, sizlerindir'' diye konuştu.

İhracat artışını pazar çeşitliği, dünyayı adeta ''fellik fellik' dolaşarak elde ettiklerini anlatan Çağlayan, ''Bugün dünyada ihracat yapmadığımız iki ülke var. Biri Mikronezya diğeri Nauru. Asya Pasifik'te toplu iğne başı büyüklüğünde iki devletten bahsediyoruz. Mikronezya 700 kilometrekare yüzölçümü olan bir ülke. Nauru, toplam yüzölçümü 20 kilometrekare olan bir ülke. İnanıyorum ki bizim ihracatçımız bunu başaracaktır. Bunu Gaziantepli ihracatçılar başaracaktır'' dedi.

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, ''Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracak, yani dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacak, 2 trilyon dolardan fazla milli gelir oluşturacak, o tarihlerde yaklaşık 84 milyon olacak nüfusumuzun kişi başına milli gelirini 25 bin dolar yapacak olan yol, kara yolu değil hava yoludur. Bu konuda Türkiye uçmak zorundadır'' dedi.

Çağlayan, Gaziantep Sanayi Odası'nda düzenlenen ''2013 Yılı Ekonomik Durum Değerlendirme Toplantısı''nda, son 4 yılda pazar çeşitliliği yapılmaması durumunda ihracatın 40 milyar dolar daha az gerçekleşeceğini söyledi.

''Türkiye düşmanları'' ve bunların sözlerine itibar edenlerin 4 yıl önce Türkiye'nin ekseninin kaydığını söylemeye başladıklarını anımsatan Çağlayan, aslında Türkiye'nin ekseninin baştan yanlış kurgulandığını savundu. Türkiye'nin ekseninin ''dünya ekseni'' olduğunu vurgulayan Çağlayan, Türkiye'nin, tüm dünya ile rekabet edebilecek bir yapıya sahip olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin, 2023 hedefine ulaşmak için kara yolundan gidemeyeceğini dile getiren Çağlayan, şöyle konuştu:
''Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracak, yani dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacak, 2 trilyon dolardan fazla milli gelir oluşturacak, o tarihlerde yaklaşık 84 milyon olacak nüfusumuzun kişi başına milli gelirini 25 bin dolar yapacak olan yol, kara yolu değil hava yoludur. Bu konuda Türkiye uçmak zorundadır. Türkiye, her yıl ortalama en az yüzde 6-6,5 büyümek zorundadır. Artık Türkiye'de 'uyusun da büyüsün' dönemi bitmiştir. Türkiye, yüzde 6'lar üzerinde ortalama her yıl büyümeyi kendisine mutlak suretle ilke edinmelidir.''

Türkiye ekonomisinin gelişmesinin sanayileşmekten geçtiğini, bunun da ''uçarak'' gerçekleştirileceğini yineleyen Çağlayan, şöyle devam etti:

''Bizde güzel bir laf vardır, derler ki; 'yiyen bilmez, doğrayan bilir'. Ben de doğrayanlardan biriyim, sizlerle beraber. Şimdi Türkiye ihracatla büyüyen bir ülke haline geldi. 2-3 yıl öncesine kadar neredeyse Türkiye'de ihracat yapanları suçlayan bir anlayış vardı. 'Aman ha ihracat yapmayın, dış ticaret dengesini bozuyorsunuz, ithalat ortaya çıkarıyorsunuz' diye. Türkiye'nin ekonomik yapısı süratle değişmeye başladı. Bakın Türkiye, birçok başarıyı aynı anda gösterebilen bir ülke haline geldi. Bir taraftan enflasyonu kontrol altında tutabilen, bir taraftan cari açığı önemli miktarda azaltan, büyümesi dünyaya göre önemli bir seviyede olmakla birlikte, hepsini yan yana yapabilen bir ülke oldu.''

-''İhracatını arttırıyor, cari açığını düşürüyor''-

Bakan Çağlayan, Türkiye'nin son 5 çeyrektir büyümesini net ihracat sayesinde gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, ''2012 yılının 9 aylık diliminde ihracatın büyümeye katkısı 4,6 puan olmuştur. Eğer ihracat büyümeseydi, biz bugün sizlerle büyümeyi değil, küçülmeyi konuşuyor olacaktık. İhracattan niye bu kadar giriyorum. Çünkü ihracat, Türk sanayicisinin uluslararası rekabet gücünün en önemli göstergesidir'' diye konuştu.

Bu işin başarısını ''cari açığı azaltarak yapmak'' olarak adlandıran Çağlayan, cari açıkta da tarih yazdıklarını dile getirdi.

Türkiye'nin ihracatını yüzde 13 artıran bir ülke olmakla beraber, cari açığını da yüzde 37 düşüren bir ülke olduğuna işaret eden Çağlayan, şöyle devam etti:

''2012 yılını, 2011 ile mukayese ettiğimizde, cari açıkta 28,2 milyar dolarlık düşüş kaydettik. Cari açık eskiden de düşerdi, ne zaman ki Türkiye ekonomisi dip yapar, eksiye düşer, o zaman cari açık azalırdı. Cari açık, ithalatı kestiğiniz zaman azalırdı. Ama şimdi tabloyu değiştirdik. Geçen yıl 28,2 milyar dolarlık cari açıktaki azalmanın 23,5 milyar doları ihracat gelirimiz sayesinde olmuştur. Sizlerin yaptığı ihracatın sayesinde olmuştur. Sadece 4 milyar doları ithalat azalmasından kaynaklanmıştır. Yani Türkiye ihracatını artıran, buna karşılık cari açığını düşüren bir ülke olmuştur. Ümit ediyorum ki, inşallah bu gidiş aynen devam edecek.''

-''BDDK da oyun alanına çıkmalı''-

Çağlayan, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun faizin üst ve alt bandında indirimler yaptığını da anımsatarak, bunun güzel bir gelişme olduğunu, ancak derdini çözmeye yetmediğini kaydetti.

Politika faizleri düşmediği müddetçe, bunu fırsat bilen bankaların yüksek faizlerle para satmaya devam edeceklerini aktaran Çağlayan, ''Benim derdim, bankacılık sisteminin bilhassa KOBİ'lere, ihracatçıya, esnaf ve sanatkara daha düşük faizle kredi vermesi. Bunun için de mutlak suretle gösterge faizlerin değil, politika faizinin düşmesi gerekiyor'' dedi.

Teşvik sisteminde, yerli sanayici ve KOBİ'lerin yatırım yapabilmesi için ucuz finansman imkanlarına ihtiyaç duyduklarını ifade eden Çağlayan, Eximbank'ın da Avrupa'daki exim ve sigorta kuruluşları gibi uzun vadeli kredi vermeye başladığını bildirdi.

Bunun da yeterli olmadığını savunan Çağlayan, Merkez Bankası'yla beraber Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) da oyun alanına çıkması gerektiğine dikkati çekti.

Hakim durumu kötüye kullananlar üzerinde, önemli yaptırımlar getirilmesi gerektiğini ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:

''Yaptırımdan kastım şu; mutlak suretle alacağı tedbirlerle, işlem maliyetleri başta olmak üzere, verilen kredi faizlerinin üzerinde düşürücü bir etki oynaması gerekiyor. Bu iş sadece tek başına Merkez Bankası'nın alacağı, yapacağı bir uygulama değil. Sizlerin önünde BDDK'yı bu işte aktif rol almaya davet ediyorum. İnanıyorum ki inşallah yapılacak düzenlemelerle, sizler çok daha uzun vadeli, çok daha düşük faizle kredi alma imkanına sahip olacaksınız.''

-''Cumhuriyet tarihinin en babayiğit teşvik sistemi''-

Çağlayan, bir taraftan Türkiye ekonomisinin gelişmesini ve büyümesini sağlarken, diğer taraftan da Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu ve adeta bir yerde sanki kaderiymiş gibi gösterilen ithalatı azaltıcı önlemleri de aldıklarını söyledi.
Bunun en büyük örneğini, yeni yatırım teşvik sistemiyle getirdiklerini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:

''Bakan olarak ben, hiçbir tarihte yapılmamış olan bir şeyi yaparak, her yıl ithalatın tamamını, çıkıp basının önünde saatlerce anlatarak değerlendiriyorum. Çünkü Türkiye'de ihracat artışını her fırsatta ifade ederken, maalesef bazı muhalifler de 'Sayın bakan ihracatı neden anlatıyorsun, ithalatı niye anlatmıyorsun?' diye eleştiri getiriyorlardı. Arkadaşlar ithalatta saklanacak, gizlenecek bir şey yok ki. Bunlar devletin resmi rakamları, her fırsatta açıklanıyor. İthalatla ilgili çalışmayı yaptık, ortaya çıkardık ve dedim ki 'Türkiye'deki ithalatçı sayısı 75 milyon 600 bindir' arkadaşlar. İthalatı herkes yapıyor çünkü. Bugün Türkiye sadece yılda 1,7 milyar dolar cep telefonu ithalatı yapan bir ülke haline gelmiştir ve bu konuda bizim seyirci kalmamız söz konusu olamaz.''

Teşvik sisteminin ''Cumhuriyet tarihinin en babayiğit, en bonkör, yatırımcı açısından en büyük fırsat içeren teşvik sistemi'' olduğunu vurgulayan Çağlayan, Türkiye'nin ithalatı azaltıcı hammadde ve ara mal üretimini de gerçekleştirmek durumunda olduğunu ifade etti.

-''19 günde 7,9 milyar dolar ihracat gerçekleşti''-

Türk ürünlerine yüksek gümrük vergisi uygulayan ülkelerin Türkiye'ye ''rahat rahat, elini kolunu sallayarak'' girmesine seyirci kalmadıklarını ve kalmayacaklarını belirten Çağlayan, bu konuda haksız rekabetle karşı karşıya kalan iş adamı ve sanayicilerin, kendisinden hesap sormasını istedi.

Çağlayan, ''Çünkü benim görevim öncelikle yerli üretimi, Türkiye'de yatırım yapan üreticiyi korumak. Türkiye'nin dış ticaret açığını ve cari açığını azaltmak, ihracatını artırmaktır'' dedi.

Konuşmasında Irak pazarına da değinen Çağlayan, şöyle devam etti:

''Irak bizim resmi ikinci ihracat pazarımız. Irak, Türkiye açısından önemli bir ülke olmakla beraber, Irak'ın toprak bütünlüğü hükümet olarak bizim en öncelikli tercihimizdir. Ümit ediyoruz ki Irak bir an önce siyasi istikrara kavuşur. İnşallah Irak, Türkiye için gelecekte de önemli hedef pazarlar açısından öncelikli olan ülkeler arasında yer alacaktır. Diğer ülkeler de Irak pazarına girmek için Türk iş dünyasıyla birlikte iş yapmak istediklerini ifade ediyorlar.''

Türkiye'nin artık sürekli yabancı yatırımcı çeken ülke haline geldiğini vurgulayan Çağlayan, şunları kaydetti:
''Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar 80 yılda gelen uluslararası doğrudan yatırım miktarı sadece 14,6 milyar dolardır. Ama 2003-2011 arasında gelen yatırım 123 milyar doları geçmiştir. Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye bizim kaşımıza gözümüze, boyumuza posumuza gelmiyor. Evelallah kaşımız gözümüz, boyumuz posumuz da çok çok iyi ama Türkiye'nin siyasi istikrarına, ekonomik istikrarına, genç nüfusuna ve ülkemizdeki mevzuatları görerek Türkiye;ye geliyor. Şimdi Türkiye'nin çok daha fazla uluslararası yabancı sermaye çekmeye ihtiyacı var. Bunun yolu da elimizdeki avantajları iyi kullanmaktan geçiyor.''

Konuşmasında 1-20 Şubat arasındaki ihracat rakamına da değinen Çağlayan, ''Aradan geçen 19 günde ihracatımız şu anda 7,9 milyar dolara dayanmıştır. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artış var. Bir önceki aya göre de (1-20 Ocak arası) yüzde 23'lük artış var. Türkiye büyümeye ve koşmaya devam ediyor ve edecek'' dedi.

AA