Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

 

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Özellikle devlet bankalarının mevduat faizi için yarışıp faizlerini yüksek düzeyde belirlenmesini sınırlayacak yine bir düzenleme gündemde." dedi.

Şimşek, Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinin (ASKON) düzenlediği "Türkiye Ekonomisi ve Güncel Gelişmeler" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, küresel kriz sonrasında inanılmaz bir parasal genişleme olduğuna işaret ederek, dünyada paranın hem ucuz, hem de bol olduğunu söyledi.

Dünyanın borçlu olduğunu belirten Şimşek, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde devletlerin ortalama milli gelirlerinin yüzde 116sı kadar borçlandığını dile getirdi.

Şimşek, toplam borcun dünya ekonomisinin yüzde 225i kadar olduğuna dikkati çekerek, "Yani dünya ekonomisinin toplamı 100 lira ise, 225 liralık borç birikmiş. Borçları düşük faiz, düşük enflasyon ve düşük kar marjı döneminde ifa etmek zordur." dedi.

Bu paraları ödeyebilmek için büyüme ve satışın yüksek olması gerektiğinin altını çizen Şimşek, normalde gelişmiş ülkeler büyümede zorlandığı zaman, gelişmekte olan ülkelere paranın akmasının bekleneceğini ama bunun tam tersinin olduğundan bahsederek, "Bizim gibi ülkelerden para çıkışı var. Geçen yıl gelişmekte olan ülkelerden 739 milyar dolar para çıkışı olmuş. Bu sene öngörülen rakam 373 milyar dolar. Azalmış ama yine de büyük bir çıkış var. Tahminlere göre bu, gelecek sene de devam edecek, gelişmekte olan ülkelerden 205 milyar dolarlık para çıkışı öngörülüyor." şeklinde konuştu.

Şimşek, bu sorunların temelinde güven olduğunu, çözmek için de reform yapmak gerektiğini ifade etti.

"Projeksiyonlar, küresel ekonominin yavaşlamaya devam edeceği yönünde"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, dünya ölçeğinde yatırımların düşük faizlere rağmen son derece zayıf olduğunu söyledi.

Burada çözümün reformlar olduğuna dikkati çeken Şimşek, ancak siyasi konjonktürden dolayı, merkez sağ ve merkez solun zemin kaybettiğini, aşırı sağ ve aşırı solun zemin kazandığını dile getirdi.

Şimşek, bu noktada popülizmin korumacılığı beraberinde getirdiğini ve reform yapmayı zorlaştırdığının altını çizdi.

Türkiyenin resminin bu resimden bağımsız düşünülmemesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, "Türkiye, küresel ölçekte yaşanan sıkıntıların bir çoğunun neredeyse merkezinde. Göç dediğiniz zaman akla Türkiye geliyor. Dünyada en çok mülteci barındıran ülke Türkiye. Terör deseniz, dünyanın bütün terör örgütleri bize musallat olmuş durumda. PKK, DEAŞ, FETÖ, resim ortada… Jeopolitik gerginlik anlamında deseniz, yakın çevremizde çok ciddi sorunlar var. Hatta bir çok devlet, devlet olma vasfını kaybetmiş. Uzun vadeli baktığınız zaman, bugünün psikolojisiyle yapılan projeksiyonlar, küresel ekonominin yavaşlamaya devam edeceği yönünde. Yatırımların en yavaş arttığı dönem bu dönem." şeklinde konuştu.

Şimşek, 2015 yılında dünyanın reform yapmada sınıfta kaldığını, en çok reformun yapılması gereken dönemde reformların hızında bir yavaşlamanın söz konusu olduğunu ifade etti.

"Turizmde şok yaşanmasaydı yüzde 4ün üzerinde büyüyecektik"

Mehmet Şimşek, Türkiyenin yavaş da olsa 27 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü, küresel kriz öncesinde de kesintisiz 27 çeyrek büyüdüğünü söyledi.

Bunun Türkiye ekonomisinin dayanıklı olduğunu gösterdiğini belirten Şimşek, 2002 yılı 100 olarak alınırsa Türkiyenin reel olarak 100den 215e çıktığını aktararak, "Yani 1 kattan fazla büyümüş." dedi.

Şimşek, aynı dönemde Çin, Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin 100den 200e, dünya ekonomisinin 100den 190a, Avrupanın ise 100den 127ye çıktığını dile getirdi.

Bu dönemde Türkiyenin Avrupa ile arasını 20 puan kapattığını vurgulayan Şimşek, Türkiyenin kişi başı milli gelirde Avrupanın 3te biri iken, şimdi yüzde 50sinden fazlasına ulaştığını ifade etti.

Şimşek, Dolar/TL çok oynak olduğu için kişi başına milli gelirde 2008 sonrasında bir zemin kazanılmamış gibi görüldüğünü, ama satın alma gücü paritesine göre 8-9 bin dolardan 20 bin dolara çıkıldığı bilgisini verdi.

"Büyüme bu sene biraz yavaş, biz yüzde 3 civarında bir büyüme tahmin ettik. Nispeten düşük büyüme." diyen Şimşek, bunun sebeplerinden birisinin turizm olduğuna değinerek, "Turizm, Türkiye için önemli bir faaliyet alanı. Gerek DEAŞ terör örgütü, gerek FETÖnün darbe girişimi, gerekse bölücü terör örgütü PKKnın saldırıları nedeniyle Türkiye turizmde çok zemin kaybetti. Bu da aslında büyümeyi 1-2 puan aşağı çekti. Yani büyüme varsayalım ki bu sene, basitleştiriyorum, yani yüzde 4,5 öngörmüştük, turizmdeki bu şok yaşanmasaydı yüzde 3 yerine yüzde 4ün üzerinde büyüyecektik." diye konuştu.

"Türkiye aslında tekrar yüzde 5 büyüme patikasına çıkabilir"

Şimşek, normalde tarımın milli gelirin büyümesine yüzde 0,3 puan katkı verdiğini anımsatarak, geçen sene bu oranın yüzde 0,6 olduğunu hatırlattı ve "Fakat bu sene sıfıra yakın bir katkı veriyor. Dolayısıyla bu yıl tarım da aşağı çekmiş." dedi.

Bu sene büyümede geçici olarak bir sıkıntı ile karşı karşıya olunduğunu anlatan Şimşek, eğer turizm toparlanır, tarımda da iyileşme olacağı varsayılacak olursa Türkiyenin bu geçici süreçten güçlenerek çıkacağını dile getirdi.

Şimşek, büyüme ile orantılı olarak işsizlikte göreceli artış olduğunu, enflasyonda hedeflerin tutturulacağını, ancak dünyaya göre bir miktar yüksek olduğunu kaydetti.

Türkiyenin en temel sorununun tasarruf açığı olduğunu anımsatan Şimşek, tasarrufların özel sektörde azaldığını, kamuda ise arttığını söyledi.

Şimşek, bu sene turizmde şoka uğramasaydı yüzde 3 civarında bir cari açığa inme ihtimalinin olduğunu ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Bankacılık sektörü beklentilerin esas olduğu bir sektör. Genelde aktif kalitesi önemlidir. Verilen kredilerin ne kadarı batıyor, takibe düşüyor anlamında… Birçok şok yaşamamıza rağmen bu oran hala makul düzeyde. Sermaye yapısı hala nispeten güçlü. Kamu maliyesi de iyi gidiyor. Bu sene genel devlet açığı yükselecek. Geçen sene aşağı yukarı sıfır açık verdik. Amacımız büyümeyi tekrar yüksek bir patikaya oturtmak, enflasyonu düşük düzeye çekmek, cari açığı azaltmak, rekabet gücü, istihdam ve verimliliği artırmak. Eğer orta vadeli perspektifle hazırladığımız reformları güçlü ve hızlı bir şekilde devreye sokabilirsek Türkiyenin şu anda içinden geçtiği yakın coğrafya ve iç siyaset ile ilişkili bir takım belirsizlikleri aradan çıkartabilirsek Türkiye aslında tekrar yüzde 5 büyüme patikasına çıkabilir. Bu iddialı bir şey ama reformların yapılabilirliğini varsayıyor."

Türkiyede refah artışının kalıcı olarak sağlanması, rekabet gücünün artırılması, katma değer zincirinde yukarıya çıkılması, dış tasarruf bağımlılığın azaltılması isteniyorsa reform yapması gerektiğini anlatan Şimşek, aslında Türkiyenin önemli bir başarı ortaya koyduğunu, üst gelir grubuna ramak kaldığını, Türkiyenin bu reform çabalarıyla bunu başarabileceğini söyledi.

Şimşek, KOBİlerin finansmana erişiminin önemine işaret ederek, "KOBİler ülke ekonomisinin her göstergesi açısından yüzde 55-60ından daha yüksek noktadayken kredi hacmi yüzde 26. Niye? Gayrimenkul ve taşıtlar üzerinden rehin, teminat sistemi olduğu için KOBİlerin krediye erişimi böyle olmuş. Bundan sonra KOBİlerin başka şirketlerden alacakları da makine teçhizatı da krediye erişimde rehin statüsünde kabul edilecek." diye konuştu.

"Avrupadan kastımız sadece bir kulüp üyeliği değil"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, kurumların kalitesi noktasında Avrupa Birliği (AB) sürecinin önemini vurgulayarak, "Avrupadan kastımız sadece bir kulüp üyeliği değildir. Bu aralar tartışmalar çok yapılıyor. Aslında Avrupa bizim için referanstır. Demokrasimizin standartlarını daha ileri taşımak istiyoruz. Hukuk devleti ilkesini güçlendirmek, kurumlarımızın kalitesini iyileştirmek istiyoruz. Dünyada bu anlamda ileri standartlar orada." şeklinde konuştu.

Türkiyenin AB ile müzakerelerinin bu anlamda ele alınması gerektiğini anlatan Şimşek, amacın birinci sınıf demokrasi, hukuk devleti ve kurumsal kapasiteye ulaşımını sağlamak olduğunu, bunun Avrupa olmadan da sağlanabileceğini, ancak referansın olmasının son derece önemli olduğunu dile getirdi.

Şimşek, Hazine olarak özellikle KOBİ’lere yönelik, ihracatçıya yönelik bir kredi garanti fonunun bulunduğunu aktararak, "Bu fondan, krediye erişimi yani kefaret sistemini basitleştiriyoruz. Krediye erişimi hızlandırıyoruz ve ihracatçıya yüzde 100, diğer KOBİ’lere de yüzde 85 oranında bir kefaret sistemine gidiyoruz. Orada bir imkan var, 20 milyar liraya kadar büyütülebilir. Teşvik sistemi ayrı bir kalem, o da var. Maliye Bakanlığımız yaptığı kolaylık yani yapılandırma… Bunun gibi birçok konu var.” değerlendirmesinde bulundu.

"Kamu bankaları makul kredi faizleriyle destekleyici olabilir mi?"

Şimşek, bankacılık sisteminde de bu yönde bir çok çabalar olduğunu anlatarak, sözlerine şöyle devam etti:

"Sektörün bir takım çabaları var. Kamu olarak da bankaların kendi aralarında, özellikle devlet bankalarının mevduat faizi için yarışıp faizlerini yüksek düzeyde belirlenmesini sınırlayacak yine bir düzenleme gündemde. Sonuçta kamu bankaları bu mevduat toplama yarışında kamu mevduatını yüksek faiz vererek, maliyetleri yüksek tutarak, yüksek faizlerle kredi verme durumundan çok, daha makul kredi faizleriyle acaba sistemi bir miktar destekleyici olabilir mi? Bu yönde çalışmalar var. Yaşanan sıkıntıların farkındayız, çözüm noktasında da çabalarımız var ve güçlü bir şekilde devam ediyor. Türkiye’nin ciddi avantajları var. Bu da geleceğe ilişkin bizi tabii ki ümit var ediyor. Türkiye’nin bir an önce hem reform programını uygulamaya koyması hem varsa bir takım belirsizlikleri ortadan kaldırması için ne gerekiyorsa yapılıyor, yapılacak. İşte anayasa değişikliği önemli bir reformdur. Muhtemelen süreç hızlı bir şekilde başlayıp, ümit ediyorum ki çok fazla bu belirsizlik devam etmeden sonuçlanacak."

"Cumhuriyetimizin kurucusuna minnettarız"

Bu arada, Başbakan Yardımcısı Şimşekin konuşması sırasında ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, Şimşeke eğilerek "Saygı duruşu yapacak mısınız? Saat 9u 5 geçiyor." dedi. Şimşek de "Yapalım." diye cevap verdi.

Koca, daha sonra salonda bulunanlara da saatin 09.05 olduğunu belirterek, "Saygı duruşu yapıp devam mı edelim? Yoksa bir Fatiha okuyup devam mı edelim." diye sordu.

Şimşek, "Hem Fatiha okuyalım hem de saygı duruşunda bulunalım" dedi.

Daha sonra Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün ebediyete intikalinin 78.yıl dönümü dolayısıyla saygı duruşunda bulunuldu ve Fatiha okundu.

Şimşek, "Cumhuriyetimizin kurucusuna minnettarız. O konuda en ufak bir tereddüt yok, Fatihamızı okuduk hem de saygı duruşunda bulunduk. Allah bütün şehitlerimize rahmet eylesin" dedi.

"DTÖ tahminine göre küresel ticaret sadece yüzde 1,7 büyüyecek"

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, küresel ticaretteki büyüme hızının dünya büyüme hızının yarısına doğru indiğini belirterek, "Mesela bu sene Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) tahminine göre küresel ticaret sadece yüzde 1,7 büyüyecek. Halbuki küresel ekonomi yüzde 3 civarında büyüyor. Dolayısıyla bu da olağanüstü bir döneme işaret ediyor." dedi.

Şimşek, Anadolu Aslanları İşadamları Derneğinin (ASKON) düzenlediği "Türkiye Ekonomisi ve Güncel Gelişmeler" konulu toplantıda yaptığı konuşmada, dünya ekonomisi küresel kriz sonrasında hızla toparlanmaya girse de, uzun vadeli büyüme oranlarının oldukça altında bir büyüme ile yoluna devam ettiğini, küresel büyümenin yüzde 3 civarında olduğunu kaydetti.

Yüzde 3lük büyümenin nispeten düşük bir büyüme olduğunu aktaran Şimşek, "Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bunu düşük büyüme tuzağı olarak tanımlıyor." diye konuştu.

Şimşek, satın alma yöneticileri endeksinin siparişler noktasında ipuçları verdiğine işaret ederek, burada hem imalat hem de hizmetlerde bir toparlanma görüldüğünü, bunun geleceğe dönük dünya ekonomisinin büyümesini yüzde 3lerin altına inmeyeceğini ortaya koyduğunu ifade etti.

Hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde kısa vadeli görünümün olumlu olduğunu vurgulayan Şimşek, burada olumludan kastının büyümenin daha da yavaşlamayacağı yönünde olduğunu bildirdi.

Şimşek, küresel ticaretin normalde dünya ekonomisinin 2 katı hızla büyüdüğüne dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Yani küresel büyüme yüzde 3 ise bunun yüzde 6 olmasını beklersiniz. Fakat ilginç bir şey küresel ticaretteki büyüme hızı dünya büyüme hızına indi, şimdi de yarısına doğru indi. Mesela bu sene DTÖnün tahminine göre küresel ticaret sadece yüzde 1,7 büyüyecek. Halbuki küresel ekonomi yüzde 3 civarında büyüyor. Dolayısıyla bu da olağanüstü bir döneme işaret ediyor. Ticarette de tıkanma var. Bunun bir çok sebebi var. Bunun bir tanesi korumacılık eğilimi. 2008den bu yana dünya ülkeleri bin 400ün üzerinde korumacılık tedbiri aldılar. Bu ticareti sınırlıyor. Yatırımlarda ciddi bir yavaşlama var. Bu da ticaretin bir kısmını etkiliyor. Aslında yavaş yavaş ucuz işçiliğin olduğu, başka pazar avantajlarının olduğu ülkelere doğru üretimin kaydığı, ürünleri oradan alma süreci tersine dönüyor. Özetle küresel ticarette de bir tıkanıklık söz konusu ve o da karşımıza başka bir sorun olarak çıkıyor."

"Amerikada faiz artışı fiyatlanıyor"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, ortalama küresel enflasyonun yüzde 3ün, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 5in, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 1in altında olduğunu belirterek, "Düşük büyüme, düşük ticaret, şimdi de karşımızda düşük enflasyon… Aslında bu da ticari hayat açısından zor bir konu." dedi.

Gelişmekte olan ülkelerde emtianın ticaretin yüzde 50-60ını oluşturduğunu anımsatan Şimşek, bu rakamın bazı ülkelerde yüzde 90lara kadar vardığına işaret ederek, emtia fiyatlarının bir miktar toparlandığını ama yine de nispeten düşük seyrettiğini kaydetti.

Şimşek, faizlerin dünyada çok düşük olduğunu, yakın döneme kadar işlem gören devlet tahvillerinin neredeyse 3te birinin eksi faizde olduğu bilgisini verdi.

Dünyanın bir çok bölgesinde faizlerin yüzde 1in altında, bazı ülkelerde ise eksi faiz uygulaması olduğunu hatırlatan Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"ABD Merkez Bankası (Fed) dolar likiditesi açısından en önemli bilanço. Burada geçen sene bir faiz artışı oldu. Bu sene aralıkta bir tane daha olacak muhtemelen, piyasalar o şekilde fiyatlıyor. Sonuç itibarıyla şu resme baktığınız zaman, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde faiz beklentilerine baktığımız zaman, önemli ülkeler, bölgeler olması hasebiyle Avro Bölgesinde, Japonyada sıfır, eksi faiz uygulaması büyük oranda devam edecek gibi görünüyor. Amerikada ise bir miktar faiz artışı fiyatlanıyor."

AA