Advertisement
TÜRKİYE EKONOMİSİ ABONE OL

Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, "Son dönemde Döviz piyasasında dalgalanma yaşandı. Ancak Merkez Bankasının zamanında ve etkili olarak uyguladığı para politikası önlemleriyle döviz kurundaki aşırı dalgalanma durmuştur ve döviz kuru aşağı yönlü bir eğilim izlemektedir." dedi.

Elvan, Bloomberg HT tarafından düzenlenen "Sektör Buluşmaları-Seramikte Türkiye" toplantısına katıldı. Konuşmasına Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak başlayan Elvan, yeni milli gelir serisine göre 2010-2015 döneminde Türkiye ekonomisinin ortalama yüzde 7,4 büyüme hızı gerçekleştirdiğini söyledi.

Türkiye'nin 2016 yılında, yurt içinde yaşanan terör olaylarına, Rusya krizine, Suriyeli sığınmacı akınına, AB ülkelerinde yavaş seyreden büyümeye, turizm sektöründeki daralmaya, Fed'in faiz kararı sürecinin uluslararası finans piyasalarında yarattığı belirsizliğe ve zorlaşan dış likidite koşullarına rağmen ilk 9 ayda yüzde 2,2 büyüme kaydetiğini anımsatan Elvan, şunları kaydetti:

"Son açıklanan sanayi üretim endeksi ve diğer yurt içi üretim, ihracat ve talebe ilişkin göstergeler, yılın üçüncü çeyreğindeki daralma sonrasında ekonominin tekrar toparlandığını göstermektedir. Son dönemde döviz piyasasında dalgalanma yaşandı. Ancak Merkez Bankasının zamanında ve etkili olarak uyguladığı para politikası önlemleriyle döviz kurundaki aşırı dalgalanma durmuştur ve döviz kuru aşağı yönlü bir eğilim izlemektedir.

İnşallah önümüzdeki süreçte Türk lirasının yabancı para birimleri karşısında daha da güçlendiğini hep birlikte göreceğiz. Türkiye'nin makroekonomik dengelerinde bozulma ve herhangi bir kırılganlık söz konusu değildir. 2015 yılı sonu itibarıyla toplam yatırımların milli gelire oranı yüzde 28,3, toplam tasarrufların milli gelire oranı yüzde 24,8’dir. Dünya Bankası verilerine göre bu oranlar AB ve OECD üyesi ülkeler ortalamasının üzerindedir."

Bakan Elvan, Dünya Bankasının, yayımladığı bir raporda Türkiye'nin yüzde 28,3'lük yatırım oranının Asya Kaplanları olarak tabir edilen ülkelerdeki yatırım oranları ile benzerlik gösterdiğini ifade ettiğine atıfta bulunarak, son dört yılda Merkezi Yönetim Bütçesi açığının milli gelire oranının yüzde 1 seviyesinde bulunduğuna işaret etti.

-"Dış ticarete yönelik tahminlerimizde herhangi bir değişiklik ihtiyacı bulunmamakta"

Geçtiğimiz yıl da bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 1 seviyesinde gerçekleşmesinin, mali disiplinin korunuyor olduğunun ve bu kapsamında yaratılacak ek kaynaklar için alan sağlanabileceğinin göstergesi olduğunu belirten Elvan, "Yine 2015 yılı itibarıyla AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranı yüzde 27,5’e gerilemiştir. Bu oran Maastricht Kriterinin yarısının altındadır." dedi.

Elvan, Türkiye'nin orta vadede daha hızlı büyüyebilmesi için enflasyonu ve cari açığı kontrollü bir biçimde sürdürmesinin önemli olduğuna dikkati çekerek, 2016 yılında ihracatın 142,6 milyar dolar, ithalatın ise 198,6 milyar dolar olarak gerçekleştiğini hatırlattı.

Bu gerçekleşmeler çerçevesinde dış ticarete yönelik tahminlerde herhangi bir değişiklik ihtiyacı bulunmadığını dile getiren Elvan, şöyle devam etti:

"2016 yılında ihracatın yüzde 47,9'u Avrupa Birliği ülkelerine yapılırken bu ülke grubuna ihracatta yüzde 6,8 oranında artış kaydedilmiştir. 2015 yılında cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılında da turizm sektöründeki durgunluğa, jeopolitik sorunlara rağmen cari açığın yine yüzde 4'ün altında kalması söz konusudur.

Bu yıl ekonomimizde ciddi bir canlanma bekliyoruz. Bunun ilk işaretlerini, aldığımız bazı tedbirlerle bu ay almaya başladığımızı ifade etmek isterim. Orta Vadeli Program hedeflerini koruyoruz, önemli olan beklentilerdeki iyileşmedir. Belirsizliklerin, jeopolitik risklerin azalmasıyla birlikte ertelenen tüketim ve yatırım kararlarının devreye girmesiyle 2017 yılında yüzde 4,4 ve üzerinde büyüme hızına ulaşabileceğimize inanıyorum. Ekonomimizde bu potansiyel var."

Elvan, potansiyel büyüme hızının son beş yılda yüzde 5,1 seviyesinde gerçekleştiğini, ki bu hızda bir miktar yukarı doğru yükselme bulunduğunu söyledi. Kurdaki oynaklığa işaret eden Elvan, "Döviz kurundaki aşırı oynaklığın ortadan kalkması ve mali disiplinin sürdürülmesiyle birlikte kamu dengelerinin korunması, enflasyon üzerindeki baskıyı da azaltacak ve faiz oranlarının aşağı yönlü seyrine katkıda bulunacaktır." diye konuştu.

Son dönemde yavaşlayan ekonomiye rağmen hükümetin mali istikrarı korumaya ve yapısal reformları hayata geçirmeye devam etmesinin önemli olduğunu dile getiren Elvan, verimli alanlara yönelen kamu yatırımlarının büyümeye destek vermesinin de büyük önem taşıdığını, özellikle 2016 yılının ağustos ayından itibaren ekonomiyi canlandırmak, yatırım ortamını iyileştirmek için gerekli tedbirleri sürekli aldıklarını anlattı.

ürkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Elvan, Türkiye ölçeğinde ve bölgesel bazda ekonomiyi canlandırmaya, üretim ve istihdamı artırmaya yönelik hayata geçirilen, Cazibe Merkezleri Programı gibi büyük kalkınma reformları sonucunda, hem özel sektör yatırımlarının hem de ihracatın önümüzdeki dönemde büyümeye güçlü pozitif katkı sağlayacağını söyledi.

Elvan, 2017 yılında kamu yatırımlarının büyümeyi destekleyecek önemli faktörler arasında bulunduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

"Kamu yatırımlarında 2017 yılında yüzde 9 reel artış öngörüyoruz. Büyük ölçekli yatırım projelerimiz devam ediyor. Kredi Garanti Fonu kefaletiyle ödeme güçlüğü çeken firmalara yönelik olarak 250 milyar lira tutarında bir kaynak oluşturduk. 2017 yılında ticaret partnerlerimizde kısmi canlanma söz konusudur, bu da ihracatımızı olumlu yönde etkileyecek. AB, Rusya, İran ve Irak pazarlarına olan ihracatımızda artışlar bekliyoruz.

"Fitch'in kararı büyümeyi olumsuz etkilemedi"

Ayrıca turizm sektöründe de toparlanma bekliyoruz. Bankacılık sektörümüz bu dönemde güçlü yapısını korumuştur. Fitch'in 27 Ocak'taki siyasi yönü ağır basan not indirimi kararına rağmen, geçmiş tecrübelere bakıldığında Türkiye'nin büyüme performansının bu karardan olumsuz yönde etkilenmeyeceği ortada. Nitekim karar tarihinden sonra başta döviz kuru olmak üzere makroekonomik göstergelerde iyileşme olduğunu görmekteyiz."

Bakan Elvan, Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu anımsatarak, ekonomideki sıkıntılı konulara ilişkin, devletin ilgili kurumlarının gerekli tedbirleri alma hususunda oldukça kararlı olduğunu, vatandaşların ve yatırımcıların herhangi bir kaygı içerisinde olmamaları gerektiğine işaret etti.

-"2015 yılında toplam seramik malzemeleri ihracatımız 940 milyon dolara ulaştı"

Konuşmasında seramik sektörüne de değinen Elvan, seramik sektörünü de içine alan inşaat malzemeleri sektörünün yarattığı istihdam ve katma değere ek olarak, önemli bir üretim ve ihracat potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

Elvan, seramik kaplama malzemelerinde 2015 yılı itibarıyla 320 milyon metrekare üretim ile Türkiye'nin dünyada sekizinci, Avrupa'da ise üçüncü sırada yer aldığını belirterek, sektöre ilişkin şu rakamları paylaştı:

"2015 yılında toplam seramik malzemeleri ihracatımız 940 milyon dolara ulaşmıştır. Birleşmiş Milletler Comtrade verilerine göre ülkemiz 2015 yılında seramik ürünleri ihracatında değer bazında dünyada onuncu, Avrupa'da ise beşinci sırada yer almıştır. Ürün grupları içinde ise seramik sağlık gereçleri ihracatında ülkemiz 2015 yılında dünyada beşinci, Avrupa'da ise üçüncü sırada yer alırken, seramik kaplama malzemelerinde dünyada dördüncü, Avrupa'da ise üçüncü sırada yer alarak dünyanın önde gelen ülkeleri arasında olmayı başarmıştır.

Seramik sektörü üretiminde kullanılan ham maddelerin büyük ölçüde yerli kaynaklardan temin edilmesi ve sektör üretiminde yerli katma değer oranının yüksek olması, sektör ihracatını ayrıca önemli kılmaktadır. Seramik ihracatında önemli bir konumda olan ülkemiz, uluslararası piyasalarda konumunu güçlendirerek ihracatını çok daha ileri seviyelere çıkarmayı hedeflemektedir.

Son yıllarda uluslararası pazarlarda önemli bir seviyeye gelen yurt dışı müteahhitlik hizmetleri sektörünün üstlendiği taahhütlerde yerli seramik malzemelerinin kullanılmasının da seramik sektörü ihracatına doğrudan katkı sağlayacağını belirten Elvan, önümüzdeki yıllarda dünyada ve Türkiye'deki gelişmelere paralel olarak seramik sektörünün ülke ekonomisine katkısının çok daha ileri seviyelere ulaşma potansiyeli taşıdığını söyledi.

Dünyada ve Türkiye’de kentleşmenin hızlanması ile beraberinde getirdiği fırsatlara değinen Elvan, Türk seramik sanayisinin bu fırsatlardan en iyi biçimde yararlanabilmesi ve rekabetçiliğini koruyabilmesi için dünyadaki teknolojik ve yenilikçi gelişmeleri takip ederek, tedbirleri zamanında almasının gerekliliğine işaret etti.

-"23 ilin hemen hemen tamamına yatırım talebi var"

Konuşmasında Cazibe Merkezleri Programına da değinen Elvan, programın gelişmiş illerle, aralarındaki refah seviyesi arzu edilen hızda kapanmayan 23 ile yönelik bir yatırım seferberliği olduğunu söyledi.

Programla bu 23 ilde, istihdama, üretime ve ihracata yeni bir ivme kazandırmayı amaçladıklarını anlatan Elvan, "Bugüne kadar çok yoğun bir talep söz konusu. Ön talepleri almıştık, yaklaşık 20 milyar liralık bir yatırım için ön talep söz konusu olmuştu. Bu ayın 27'sine kadar resmi talepleri alıyoruz, başladık. Şu an itibarıyla 6-7 milyar lira civarında bir talep geldi, her geçen gün artarak devam ediyor. 23 ilimizin hemen hemen tamamına yatırım talebi olduğunu ifade etmek istiyorum. Büyük ölçekli yatırımlarımız da var, 200-300 milyon dolarlık yatırımlarımız da, 10-15 milyon dolarlık yatırımlarımız da var." diye konuştu.