Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Görüş Politika faizi düşürülmeyecekse TL değerlenebilir, kur düşebilir

Politika faizi düşürülmeyecekse TL değerlenebilir, kur düşebilir

Giriş: 23 Temmuz 2012, Pazartesi 10:50
Güncelleme: 23 Temmuz 2012, Pazartesi 10:50

Faizleri düşürmek için pek çok neden sayılabilir. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) depozit faizlerini sıfırlamasının ardından ülke bazında negatif faiz giderek yaygınlaşıyor. 5 Avrupa ülkesinde belli vadelerde faizler negatife döndü. Faiz düşüşlerinin bir nedeni bu ise bir başka nedeni de ekonomilerde durgunluğu veya resesyonu önlemek.

Böyle bir ortam içinde Merkez Bankası politika faizini düşürmekten kaçındı. Geçen yıl "şartlar iyi de olsa kötü de olsa faiz indireceğim" diyen Merkez Bankası eline geçen bu fırsatı "küresel ekonomideki belirsizlikleri" gerekçe gösterip kullanmadı. Hükümet kanadından da hemen eleştiriler geldi. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan "Merkez Bankası ıskaladı" derken, AK Parti Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli "Bu kadar olumlu gelişmeler varken Merkez Bankası bu kararıyla aşırı temkinli bir duruş sergiledi" dedi.

NOMİNAL FAİZDE YÖN AŞAĞI: Merkez Bankası'nın 26 Temmuz Enflasyon Raporu'nda yıl sonu enflasyon tahminini aşağı yönde revize etmesi bekleniyor. Enflasyonun baz etkisinden dolayı asıl sonbaharda düşmesi bekleniyor. Faizlerin yönü aşağıya doğru. Politika faizi dışındaki faizler düşüyor.

■ Merkez Bankası'nın bankaları fonladığı temel faiz oranı yüzde 8'in altına indi.

■ Hazine ikinci el gösterge faizi yüzde 8'in altında geldi ve fonlama faiziyle başa baş bir gidiş var.

■ Mevduat faizleri yıl ortası tavan yaptıktan sonra yatay ve kısmen düşüş eğilimine girdi.

■ Düşmeyen ise kredi faizleri. O da Merkez Bankası'nın yol göstermesine bağlı, yani politika faizlerine. Orada henüz bir gevşeme yok. Faiz koridorunun üst bandı yüzde 11.5, alt bandı yüzde 5 düzeyinde.

REEL FAİZ YÜKSELİYOR: Faizler nominal olarak düşmesine rağmen, enflasyon daha hızlı gerilediğinden reel anlamda faiz artıyor. Bir dönem negatif hale gelen faiz oranlarının yeniden yüzde 5 reel düzeyine çıktığını görüyoruz. Bankalar Birliği nin verisi bu konuya açıklık getiriyor. Merkez Bankası'nın politika faizini ve faiz koridorunun üst sınırını aşağı çekmemesi, bir yerde faiz düşüşünü frenliyor ve reel faizi artırmış oluyor.

Reel faiz artıyorsa TL'nin değerlenmesi beklenir. O da değerleniyor zaten. Yılbaşından bu yana değerlenme yüzde 8'e vardı. Yarım dolar ve yarım Euro'dan oluşan döviz sepetinin değeri 2.00 seviyesini gördü. Bu seviyenin altına da inebilir. Çünkü son günlerdeki koşullar Merkez Bankası'nın faiz indirmede elini titrek tutmasına yol açacak biçimde gelişiyor.

RÜZGÂR DEĞİŞİYOR MU: Geçtiğimiz haftalarda faiz düşüşünden yana esmekte olan rüzgârın kısmen değişmesine yol açan nedenler şöyle:

■ ABD'de son 50 yılın en kurak yazı yaşanıyor. Bu nedenle başta mısır, buğday, soya olmak üzere gıda fiyatlarında anormal artışlar meydana geldi. Artışın gerçek nedenine finansal spekülasyon da katıldı. Gıda fiyatlarındaki artış enflasyonu belirleyen etkenlerden biri.

■ Gerilemekte olan petrol fiyatları yükselişe geçti. 4 Haziran'da 95 dolara kadar inen Brent petrolü 108 doları gördü. 1.5 aylık artış yüzde 13 düzeyine vardı. Nitekim bu artış akaryakıt fiyatlarına yansıtıldı. Petrol fiyatları da enflasyonun önemli bir belirleyicisi.

■ Bankaların 5 aylık sonuçları yeni açıklandı. Kredilerdeki yıllık artış yüzde 19'a indi. Bu oranın yıl sonunda yüzde 15'e çekilmesi isteniyor. Cari açık, enflasyon ve büyüme hedefleri açısından ideal artış oranı yüzde 15 hesaplanmış.

Şimdi Merkez Bankası politika faizini düşürürse kredilerde artış gündeme gelecek. O zaman büyüme, enflasyon ve cari açık beklenenden daha yüksek çıkabilir. Merkez Bankası en azından bu artışları tetikleyen olmak istemeyebilir. Bu nedenle politika faiz indirimini mümkün olduğunca geciktirmeyi ve enflasyondaki gelişmelerin seyrine bırakmamayı tercih edebilir.

Değerli TL’de gidilecek fazla yol kalmamış

Böyle bir durum Merkez Bankası'nın Ağustos 2011'den beri uyguladığı değerli TL politikasını bir süre daha devam ettireceğini gösterir bize. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın bu yıl için "Türk Lirası daha değerli olacak, TL'ye yatıranlar kazanacak" diye net ifadeleri var. Şimdiye kadarki değerlenme yüzde 8 ile hatırı sayılır ve ciddi bir oranda. Sözün yerine gelmesi için, en azından bundan sonra bu değerlenmenin geri alınmaması gerekiyor. Bu konuda Merkez Bankası'nın hareket alanı olduğunu da belirtmeliyiz.

■ Dış riskler, özellikle İspanya öncülüğünde sert gelişiyor.

■ Enflasyonu negatif yönde etkileyecek gelişmeler sürüyor.

■ Bütçede haziran ayında başlayan açılmanın sürüp sürmeyeceği de önemli.

SINIRI NE BELİRLER: Merkez Bankası tavrını değiştirmediğine ve gelişmeler bu yönde olduğuna göre, TL'nin değer kazanmaya devam etmesi beklenebilir. Bu da yılın ikinci yarısında kazancın yine TL'den elde edilebileceğini, dövizde kayıp oluşabileceğini gösteriyor bize.

Bu kayıp ve kazancın dozunu veya ölçüsünü elbette Merkez Bankası ayarlayacak ama burada gidilecek çok fazla yer yok. Çünkü sepet kurun 2.00'ın altına ciddi biçimde sarkması, ihracata zarar verebilir. Bu da ekonomideki başarı tablosunu gölgeler.

BU YIL % 8 DEĞERLENDİ: Merkez Bankası'nın Kasım 2010 da yürürlüğe koyduğu yeni para politikası çerçevesinde, TL kontrollü biçimde değer kaybetti. Sepet kura göre 2.22 ile 19 Ekim 2011 de tavan düzeyine çıkan TL, 11 ayda yüzde 24 kayba uğradı. Ancak ağustos ayında, AB krizinin yeniden alevlenmesiyle Merkez Bankası tutumunu değiştirdi. TL'nin değer kaybı yerine değer kazanmasını amaçladı. Bu politika ekimden itibaren sonuçlarını vermeye başladı. 19 Ekim ile 20 Temmuz arasındaki 9 ayda TL yüzde 10.61 değer kazandı. Yılbaşından bu yana oluşan değer artışı da yüzde 8.11 düzeyine vardı.

MAKAS KAPANMIŞ GİBİ: Sonuçta Kasım 2010'a göre TL'nin değer kaybı yüzde 24'ten yüzde 16'ya geri çekildi. Aynı tarihler arasında TÜİK'in Üretici Fiyat Endeksi'ndeki artış yüzde 14.5 düzeyinde gerçekleşti. ÜFE, 177.92'den 203.77'ye yükseldi. Enflasyonu dikkate alırsak Kasım 2010 a göre TL'nin değer kaybından kaynaklanan ihracatçının avantajı neredeyse sıfırlandı. TL değerlenmesine değerlenecek de, fazla da değerlenemeyecek.

SONUÇ: "Yan etkisi olmayan eylem yoktur." Barry Commoner