Advertisement
KÜRESEL PİYASALAR ABONE OL

(A.A.) - İngiltere'de işsizlikten bütçe açığına, ticaret rakamlarından enflasyona kadar göstergelerde olumsuzluklar devam etse de İngiliz ekonomisi euro bölgesinde olmamanın avantajlarını yaşıyor.

İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan ''Griffin'' adlı fon şirketinin portföy yöneticisi Aziz Unan İngiltere'nin ekonomik durumunun Avrupa Birliği'nin geri kalanıyla karşılaştırdığında 'daha şanslı' gördüğünü söyledi.

Unan, İngiltere'nin Euro bölgesinde olmadığı için Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin yaşadığı ekonomik sorunlarla karşı karşıya olmadığını ifade etti.

İngiltere'nin euro bölgesinde yer almayarak diğer Avrupa ülkelerine göre ekonomik bağımsızlığının daha fazla olduğunu belirten Aziz Unan, böylece kendi ekonomi ve mali politikalarını bağımsız olarak düzenleyebildiğini kaydetti. Unan, şöyle konuştu:

''İngiltere'de veya Avrupa'nın diğer ülkelerinde hiç kimse ekonomik mucize, ekonomik büyüme beklemesin. Çünkü bu ülkelerdeki tüketiciler boğazına kadar borcun içinde. O nedenle uzun yıllar, Batı ülkelerinde tüketimin çok artmasını beklememek lazım, borcun göreceli olarak azaltılmasını beklemek lazım.''

-"İNGİLTERE'NİN BİR ŞEY ÜRETMEDİĞİ DOĞRU DEĞİL"-

Bazı yetkililerin İngiltere'nin bir şey üretmediğini, finans sektörünün ülkede ön planda olduğunu söylediğini kaydeden Unan, buna katılmadığını vurguladı. Unan, İngiltere'de herhangi bir markete gidildiğinde ve buralarda satılan ürünlerin menşeine bakıldığında, bu ürünlerin İngiltere'de üretildiğinin görüldüğünü ifade etti.

İngiltere'de Gayri Safi Milli Hasıla'nın yüzde 72'sinin iç talepten oluştuğuna dikkati çeken Unan, finans sektörünün ise Gayri Safi Milli Hasıla'nın yaklaşık yüzde 8'ini oluşturduğunu belirtti.

Unan, İngiltere'nin 2011'in ilk çeyreğinde yaklaşık 15 milyar dolar cari açık verdiğini kaydederek, aylık cari açığın ise yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu belirtti. Türkiye'nin ise aylık cari açık ortalamasının 8 milyar dolar olduğunu ifade eden Unan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İngiliz ekonomisi yaklaşık 2 trilyon dolar, bizim ekonomimiz 740 milyar dolar civarında. Bizden 2 buçuk kat daha büyükler ama cari açıkları bizimle neredeyse yarı yarıya. Onun için İngiltere'nin bizim gibi ülkelerle ticaretini artırma isteğini doğal karşılamak lazım. Çünkü ürettikleri malları satacak pazar arıyorlar. Bizim gibi nüfusu genç, büyümeye yatkın, tüketime çok yatkın ülkelerle ticaretlerini artırmak istiyorlar. Bundan sonra İngiltere'de iç talep küçülecek, küçülmese bile büyümeyecek dolayısıyla ürünlerini dış piyasalara satmanın peşindeler."

-GÖSTERGELER KÖTÜ AMA...-

İngiltere'de enflasyonun ana göstergesi olan tüketici endeksi Ağustos ayı itibariyle yıllık bazda yüzde 4,5 oldu. Enflasyon geçen yıl aynı dönemde yüzde 3,1'di. İngiltere Merkez Bankası, enflasyonun gelecek iki yıl içinde hükümetin hedeflediği yıllık bazda yüzde 2'lik seviyeye ulaşabileceği tahmininde bulunuyor.

Ülkede bu yılın Mayıs-Temmuz aylarında işsizlerin sayısı ise 80 bin kişi artarak, 2 milyon 510 bin kişiye ulaştı. Geçen yıl resesyondan çıkan İngiliz ekonomisindeki büyüme oranı ise yüzde 0,5 civarında.

İngiltere Ticaret Odası (BCC) son yaptığı açıklamada, bu yıl gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1,1 oranında büyümesini beklediğini bildirdi. BCC, bu yıl için GSYH büyüme tahminini yıl başında yüzde 1,9 ve Haziran ayında ise yüzde 1,3 olarak açıklamıştı.

Olumsuz göstergelere karşın İngiliz ekonomisi, dünyanın 7'nci, Avrupa'nın ise Almanya'dan sonra ikinci büyük ekonomisi olmaya devam ediyor.

1973 yılında AB üyesi olan İngiltere'nin para birimi AB ülkelerinden farklı olarak euro değil, sterlin. Geçen Temmuz ayında yapılan bir anket İngiliz halkının yüzde 81'inin Euro bölgesine katılmak istemediğini ortaya koydu.