Advertisement

SPOTLARIN ALTINDA BİR YAŞAM

2011 Mayıs ayında Yunanistan endişeleriyle artmaya başlayan finansal stres özellikle çevre ülkelerdeki faylar üzerinden yürümüş ve faizleri zıplatmıştı. Aşağıdaki İspanya 10 yıllık tahvil faizinin iki aşamada tırmandığı görülüyor. İlkinde Yunanistan’a ilişkin kurtarma paketi açıklanmış, ikincisinde ise hem 2. Kurtarma paketi gelmiş hem de Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından politika faizinde indirime gidilmiş + tahvil alım program ile yaklaşık 210 milyar Euro’luk borçlu ülke tahvili satın alınmış + 2 adet uzun vadeli fonlama operasyonu (LTRO) gerçekleştirilmişti. Yine de son turda bileşik faizin % 4.8 seviyesinden % 5.85 bileşiğe kadar satıldığı görülüyor. Böylece 100 baz puana yaklaşan bir artış olduğu görülüyor. Öyle görünüyor ki, spotların altında yeniden İspanya’yı görmek çok zor değil.

TÜM YARDIMLARA RAĞMEN

ECB tarafından ikincil piyasada alınan İspanyol tahvillerine ve İspanyol bankalarının ihalelerdeki iştahlarına rağmen faiz yükseliyor. Grafikte de ECB’nin bono alımlarını görmek mümkün. Ne var ki Şubat’ın ikinci haftasından itibaren bono alımını durduran ECB fiyatlara destek vermeyince bono getirileri de yükseliyor. Diğer yandan ülkenin kredi notunu speküle etmek için kullanılan CDS (Kredi Temerrüt Takası) fiyatları da artan riskle beraber yükseliyorlar. Ülkenin kısa hikayesi, yükselen faizler ve ardından düşen uzun vadeli kredi notuna yükselerek cevap veren faizler döngüsü olarak anlatılabilir. Gaz ve toz bulutu evresinde Big-bang’I yaratan etki ise ülkedeki yükselen kamu borçluluk oranı ve ona eşlik eden işsizlik. % 23’ ulaşan işsizlik ve % 50 civarındaki genç nüfus işsizliği ile Avrupa’nın da şampiyonu olma yolunda ilerleyen ülkede bu yüzden kemer sıkma tedbirleri uygulamak hayli zor oluyor. Bütçe açığı hedefi 2012 sonu % 5.2 olan ülkede büyümenin olmaması ve konut sektöründeki balon da diğer dertler. Konuta dayalı finansmanı fonlayıp bu kredileri bilançolarında taşıyan bankalar için en kötü senarto daha fazla daralan ekonomi sonunda konut fiyatları düşerken yükselen faizler ve azalan gelirler ile kredi yükümlülerinin görevlerini yerine getirememeleri olacak. Görünen o ki; az kemer sıkmak bütçe açığını kontrol almak için yeterli olmayacak, diğer yandan kemerlerin fazla sıkılması ise ekonomisi zorlanan ülkenin büyüme şanslarını azaltacak ve sosyal sorunlara yol açabilecek. Bu durumda gereken şartlar; açık bir risk iştahı ile İspanyol borçlanma kağıtlarına ilgi, yapısal çözümler ve daha fazla finansal destek gibi görünüyor. Bunların içinde hiçbir şekilde borç yapılandırması gibi sözcüklerin geçmemesi de önemli tabii. İspanyollar’ın ilk yapması gereken algıyı ardından da reel ekonomiyi yönlendirmek olacak.


PİYASA TEPKİSİ

Başbakan Rajoy’un ülkenin ‘Gerçekten aşırı zor’ durumda olduğunu açıklamasının ardından yeniden gözler ülkeye çevrilince aşağıdaki tablo oluştu. Üst panelde % 1.7’nin altına kayan Alman 10 yıllıkları ve klasik güvenli liman talebi görülüyor. Kavuniçi renkli İspanyol 10 yıllıkları ise tam tersi hareketle satılıyor ve faizler de yükseliyor. Göreceli riskin ölçüldüğü iki ülke makası ise açılmaya devam ediyor ve genel piyasa koşulları çok daha iyi olmasına rağmen Kasım seviyesine dönmüş görünüyor. İspanyol Borsa endeksi IBEX’in yıl başından bu yana getirisi - % 11.4 ile pozitif getiriye sahip 600 Avrupa şirketinden oluşan Eurostoxx 600’ün % 4.89’luk getirisinin yaklaşık % 16.3 gerisinde. Alman Dax Endeksi’nin yıl başından bu yana getirisi ise % 13.86 seviyesinde. Bu noktadan sonra korkulan senaryo İspanyol tahvil faizinde yatırımcıların alıcı olmak için daha fazla prim talep etmesi ve artan faizlerin bulaşıcılık etkisi yaratması. Ardından ECB’den kredi alan bankaların değerleri eriyen menkul kıymetler sebebiyle daha fazla teminat yollamak durumunda kalmaları ve sarmalın bu şekilde sürmesi. Olumlu tarafta İspanyol hükümetinin gerekli tedbirleri hızlıca açıklamaları, Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım programına devam etmesi ya da yeni bir LTRO açıklaması var. Son ve en etkili çarelerden biri de FED’in genişleyici politikalara devam mesajı vermesi olacak. Baz ve istenen senaryo ise ülkenin makro-ekonomik verilerinin tatmin edici olması. Ancak büyüme beklentisi olmayan, konut satışlarında son açıklanan rakamlara göre % 20’den fazla gerileme görülen ülkede temel göstergeler üzerinden bir tatmin sağlamak hayli zor görünüyor. Kamu borcunun milli hasılasına oranı % 68.5 ile % 90 olan 27 üyeli Avrupa Birliği’nin hayli atlında olan ve 2012 borçlanma ihtiyacının yarısını karşılamış olan ülkenin ilk yapması gerekenin algı yönetimi olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Uzun vadeli çözümler bulunana kadar yaralı boğanın geri dönüşü de Matador’u korkutuyor…