Hazine, 2012 Finansman Programını yayımladı. Piyasalar için önemli bir veri seti olan Program, genel olarak, gelecek yıl için olumlu sinyaller veriyor. Dünya ekonomisinin içinden geçtiği böylesi bir dönemde, borçlanma verilerinin pozitif olması sevindirici.
Ancak bazı detayları da atlamamak gerek. Hazine, bu yıl yaptığı gibi, gelecek yıl da dışarıdan daha az borçlanmayı programlıyor. Dış borç stoku azalacak. Bu durumda döviz rezervi biriktirmede Merkez Bankası'na yardımcı olamayacak. Cari açık sorununun olduğu bir ortamda Hazine'nin içeriden TL borçlanıp, TCMB'den döviz alarak dış borçlarını azaltacak olması, çok dikkatli bir koordinasyon sağlanamazsa, döviz üzerinde ilave baskı yaratabilir.
İlginçtir, bu yıla oranla daha az borç servisi, daha fazla faiz ödemesi yapılacak. Merkez Bankası'nın bunca yardımına rağmen, bütçedeki faiz yükünün azalmaması düşündürücü. Sorun, kamu iç borç stokunun vadesinin kısa olmasının yanı sıra yıl içinde ödemesi gelen kuponlardan kaynaklanıyor. Hazine de konunun farkında olduğu için açıklamasında, vadesi bir yıl içinde dolan kâğıtlar ile faiz ödemesi bir yıl içinde gelenlerin yükünü azaltmaya çabalıyor.
Ayrıca, Finansman Programından yola çıkarak yapılacak kaba bir hesapla, kamu borç stokunun bu yıl sonunda yaklaşık 480 milyar lira; 2012 sonunda ise, 500 milyar lira kadar olacağını söyleyebiliriz.
2001 REFORMLARININ ÖNEMİ
Bu detaylardan sonra, kamu borç stokunu genel olarak değerlendirebilmek için iki gelişmeyi hatırlamakta yarar var.
İlki, 2001 reformlarının bir sonucu olarak gelinen aşama, kalıcı bir bozulma olmadığını gösteriyor. Bu bağlamda ilk önce 2001 reformlarında emeği geçenlerin hepsini kutlamak gerektiğini düşünüyorum. Demokratik bir ortamda bu kadar kapsamlı yapısal reformu hayata geçirmek hiç kolay bir iş değil. Yunanistan'a bakın, anlarsınız.
Yanı sıra AKP hükümetlerinin reformlara yaklaşımının da borç stokunun bugünkü düzeyinde olumlu katkısı kabul edilmelidir. Bu süreçte piyasaların reformlara sahip çıkmak adına oynadığı rol, çok önemli bir etkendi. Hatırlanacaktır, 2003 yılı başında hükümet emekli maaşlarına zam yaptı. Piyasaların o günkü aşırı tepkisi, hükümet için birerken uyarı ziliydi. İkinci uyarı, 2006 başında geldi. Piyasalar o zaman da her şeyi kabul etmeyeceğinin mesajını net bir şekilde verdiler. Ardından gelen 2009 Küresel Krizi ve sonrası yaşananlar, hükümetin kamu disiplinine piyasacı bakış açısını pekiştirdi.
İkincisi, borç stokunu dünyanın içinde bulunduğu konjonktür çerçevesinde değerlendirebiliriz. Bugün Avrupa'da yaşananların temelinde bozuk finansal sektör ve kamu borç stoku sorunları var. Zamanında bu sorunları geçiştirmeye çalıştılar, şimdi işin içinden çıkılamaz bir yere doğru gitmemesi için yoğun bir çaba harcıyorlar.
Dünya bu kadar sallanırken, Türkiye'nin kamu borç stoku sorunu yaşamamasının nedeni, yine 2001 reformlarının sonucu, bankacılık sisteminin sağlam yapısının ve kamu mali disiplinin göreli olarak sağlam olmasıdır.
Kısacası, hep beraber geçmiş reformların meyvesini yiyoruz. Yeter ki kıymetini bilelim, geriye dönük atılacak adımlara prim vermeyelim.
CHP'DE BİR YENİLİK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ve ekibi, hazırladıkları "Ekonomik Görünüm"
başlıklı çalışmalarını göndermişler. Merkez Bankası'nın son açıkladığı eylem planı ile Eylül ayı dış ticaret verilerinin değerlendirildiği çalışma, muhalefetin ekonomik gelişmelere bakış açısını öğrenebilmek açısından yararlı bir doküman. Çalışmada, Merkez Bankası'nın bağımsızlığına ve artan dış açığa ilişkin değerlendirmeler dikkat çekiyor. Farklı bakış açılarının kamuoyunda en geniş biçimde bilinmesi ve tartışılması, demokrasinin geleceği için hayati öneme sahip. Çalışmanın devamını diliyorum.