Advertisement

Bu köşede geleceğe yönelik ekonomik değerlendirmeler yaparken daima işsizlikteki gelişmeleri izliyorum. Eğer bir ekonomi istihdam yaratamıyorsa, sosyoekonomik dinamiklerin etkileneceğini biliyorum. Özellikle gençlerin iş bulamaması, ailesinin yardımına ihtiyaç duyması kabul edilmesi kolay bir durum değil. Gençler bir de evliyse, para verenlerin haneye dışarıdan yapacakları müdahaleleri düşünmek bile istemiyorum.
Bu bağlamda gençler arasındaki işsizliği daha yakından izlemek lazım. Avrupa'da, Ortadoğu'ya gençler işsizlikten kırılıyor. Avrupa'dan birkaç örnek vereyim. İspanya'da işsizlik yüzde 23, genç işsizliği ise yüzde 49. Her iki gençten birisi işsiz. Yunanistan'da işsizlik yüzde 19 iken gençler arasındaki işsizlik yüzde 47'yi geçiyor. Genç işsizliği İtalya ve Portekiz'de yüzde 31'e yakın. Son aylarda "bahar" yaşadığı söylenen Orta Doğu ülkelerinde de gençler işsizlikten kırılıyor.
"Bunlar zaten ekonomik sorunu olan ülkeler" denebilir. Fransa'ya bakalım. İşsizlik yüzde 10, genç işsizliği ise yüzde 24 civarında. Türkiye'de olduğu gibi orada da her dört gençten birisi iş bulamıyor. Anlayacağınız sorun bölgesel değil.
Nedenler kabaca ikiye ayrılabilir. Bazı ülkelerde iş olanakları, nüfus kadar hızlı büyümüyor. Ortadoğu ve Türkiye gibi genç nüfusun çok olduğu ülkeler yatırım yetersizliği derdiyle uğraşıyor. Yetersiz iç tasarruflar, bazı ülkelerdeki siyasi belirsizlikler, yasal ve idari altyapı yetersizlikleri yatırımların önünde engel.
Buna karşılık Avrupa'da yaşanan sorun, eksik yatırımla beraber yaşlanan nüfus. Kriz nedeniyle zaten yetersiz kalan iş talebine bir de emeklilik sistemlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle daha uzun çalışmak durumunda kalan yaşlılar de ekleniyor.
Emekli olabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalan yaşlılar işten çıkmayınca tecrübesiz gençlerin iş bulma şansları azalıyor. Öğrenim sürelerini uzatarak iş bulabileceğini düşünen bazı gençler lisansüstü eğitime yöneliyor. Meslek edinme kurslarının yararlı olacağını sananlar kurslara gidiyor. Her iki grubun karşısına, özellikle beyaz yakalı iş alanlarında, yılların tecrübesini biriktirmiş yaşlı amcalar, teyzeler çıkıyor.

ACİL ÇÖZÜM BULUNMASI LAZIM
Miyop politikacılar ise kısa vadeli sorunlarla boğuşuyor. Bir kısmı batan bankaları kurtarmakla, bir bölümü ise günlük siyasi belirsizliklerle boğuşuyor. Seçimler ve diğer nedenlerle acil ve acıtıcı kararları alamadıklarından, orta vadede gençlere nasıl bir gelecek sunacakları konusunda belirgin bir söylemleri yok.
Bazıları ekonomik büyümeyi öne çıkararak sorunun üstesinden gelebileceklerini sanıyor. Ancak nüfus verileri ve dünyada yaşanan ekonomik durgunluk kısa vadede büyüme sorununun çözümüne yeşil ışık yakmıyor.
Çözüm gecikirse, bazı ülkelerde toplumsal huzursuzluklar artabilir. Bilindiği gibi toplumun en dinamik kesimi olan gençler, gelecek umutlarını yaşatmak için zaten birçok olumsuzluğa katlanıyor. Çoğu eğitim hayatında çok rahat değil. Ama daha iyi bir hayat için, aileleriyle beraber birçok şeye katlanıyorlar. Tek amaçları daha iyi bir işe, geleceğe sahip olabilmek. Okuyamayanlar kırdan kente veya küçük yerden büyük şehire göç ediyorlar hayallerine ulaşmaya çalışıyor.
Sorun birden fazla ülkeyi ilgilendirdiğine göre, belki ortak çözümler bulunabilir. Tamam, yatırım yapacak kaynağı olan ülkenin önce kendi derdine çare arayacağını biliyorum. Akılcı yaklaşım da bunu gerektirir. Ancak artık dünya küçüldü. Gençler elektronik ortamda, sosyal medyada bilgiye hızla ulaşabiliyorlar. Bir ülkede işsizliğe çare bulunabildiği anlaşılınca, oraya yönelecek göçleri engellemek kolay olmayacak.