Advertisement

Araştırmalar, ülkenin en büyük sorunu olarak işsizliği gösteriyor. İnsanlar iş bulmak, eve aş götürebilmek için mücadeleyi önemsiyorlar.
Son krizden sonra dünyada birçok ekonomi, işsizlikle baş edebilmek için her aracı kullanarak mücadele ediyor. Kısmi başarılar yakalanmış gibi görünüyor. Ancak bazı gelişmiş ekonomilerin kalıcı çözümlerde zorlandıkları aşikâr. Sorun sadece iç mikro dengelerden kaynaklanmıyor. Küreselleşmenin getirdiği rekabet ortamı da çözümün önündeki en büyük engellerden birisi. Bir yanda ayda 150-200 dolara çalışmaya hazır milyarlarca insan varken siz kendi ülkenizde yüksek ücret uygulayınca, ürettiğiniz malı ihraç edemiyorsunuz. Veya ucuz ithal malların iç piyasaları işgalinin önüne geçemiyorsunuz.
Kısacası, çözüm için sadece içeride alınacak önlemler yetmiyor. Dışa açık, liberal bir ekonomide yaşıyorsanız dış dengeleri de çok dikkatle göz önüne almak durumundasınız.

ULUSAL İSTİHDAM STRATEJİSİ (UİS)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2009 yılından beri çalışmalarını sürdürdüğü UİS belgesinin taslağı ilgili kurumlara sunuldu. Anlaşıldığı kadarıyla hükümet belge taslağını ilgili tarafların bilgisine sunarak tepkileri öğrenmeyi amaçlıyor.
UİS taslağında temel politika eksenleri;
a) Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi,
b) İşgücü piyasasında güvence ve esnekliğin sağlanması,
c) Özel politika gerektiren grupların istihdamının artırılması ve
d) İstihdam-sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi olarak saptanmış.
Başlık olarak hepsi doğru. Eğitimin, özellikle mesleki eğitimin önemini hepimiz biliyoruz. Diğerleri için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Ancak birisi hariç. Emek piyasasında güvence ve esneklik. Bu konu taslakta ilkeler ele alınırken, "işi değil insanı korumak" olarak belirlenmiş. Şimdi burada durup biraz düşünmek lazım. İş güvencesi mi yoksa iş garantisi mi? Ya da "olmak ya da olmamak". Bence ikisi de aynı şey. Çalışan, emeğiyle geçinen bir insan için olmazsa olmazlardan birisi, kendi sübjektif hatası olmadığı sürece işinin sürekli olduğuna inanmasıdır. Geçici işlerde çalışanların hem gelir hem de sosyo-psikolojik sorunlarla boğuştuklarını biliyoruz.
Ama iki şeyi hatırlamakta yarar var. Birincisi kamu görevlileri için de bu ilke geçerli olacak mı? Bugüne kadar "devlete kapağı atınca" iş garantiydi. Şimdi, bu taslak kabul edilirse devlet memurları bu ayrıcalıklarını kaybedecekler mi? Pek sanmıyorum. Ama o zaman, ikinci konu, eşitlik ilkesi ne olacak?
Bir de bölgesel asgari ücret uygulaması için çalışanların görüşü nedir? Teşvik sisteminde olduğu gibi iller arasında farklı ücret sistemleri mi düşünülüyor? Yine sorular çoğalmaya başladı.

KIDEM TAZMİNATI, BÖLGESEL ASGARİ ÜCRET VE KAYITDIŞILIK
Biz yine esnekliğe dönelim. Konu önemli. Çünkü Avrupa'da bu konuda siyasetçiler ile sendikalar arasında, tabiri caizse "kan gövdeyi götürüyor".
UİS taslağında esnekliği sağlayabilmek için, esnek çalışma saatleri uygulamasının yanı sıra "ekonomik koşullara uygun olarak asgari ücretle ilgili düzenlemeler" yapılması öngörülüyor. Ayrıca "Tüm işçilerin erişebilirliğini güvence altına alan bir kıdem tazminatı reformu yapılacaktır" deniyor.
Taslakta başka öneriler de var. Ama yukarıdakiler ve benzeri konularda karar vermek kolay değil. Yıllar önce elde edilmiş bir hak olan kıdem tazminatının yerine daha sağlıklı bir sistem getirileceğine çalışanlar mutlaka ikna edilmeli.
İşin özü, ekonomideki kayıtdışılıkla mücadeleden geçiyor. Zaten taslakta bu konuya oldukça geniş yer verilmiş. Eğer kayıtdışılıkla kapsamlı bir mücadeleye başlanır, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın vergideki kayıtdışılıkla mücadele stratejisi ile istihdamda kayıtdışılıkla mücadele birleştirilebilirse, ekonominin birçok altyapı sorunu çözülür.