Advertisement

Alman Anayasa Mahkemesi, geçen hafta uzun bir toplantı yaptı. Avrupa İstikrar Mekanizmasına (ESM) bütçeden katkı yapılmasına yönelik yasanın anayasaya uygunluğunu görüştü. Uzman ekonomistleri, hukukçuları ve politikacıları dinledi.
Mahkemeye başvuranlar, Avrupa Fiskal Birliği Anlaşması'nın ve ESM'ye yapılacak katkının bütçe üzerindeki egemenlik hakkını zedelediğini düşünüyorlar. ESM'nin nereye kadar fon kullanacağını, bunun Alman bütçesine olası yüklerinin nasıl kontrol edileceğini sorguluyorlar. Diğer bir deyimle, katkı miktarları değil paranın kullanımına yönelik karar mekanizmalarında Almanya'nın ne kadar söz hakkı olacağı üzerinde duruyorlar. Örneğin, ESM'nin borçlanma limitinin kontrol mekanizmasını irdeliyorlar.
İlginç olan, temmuz ayında yürürlüğe girmesi beklenen ESM operasyonları ötelendi. Mahkeme kararını hemen vermedi ve 12 Eylül'e erteledi. Yunanistan ve İspanya için çok önemli olan bu kaynak şimdilik çalışmıyor.
Diğer taraftan, yine eylül ayında, Hollanda'da genel seçimler yapılacak. Kamuoyu yoklamaları, Avrupa'daki kurtarma operasyonlarına sıcak bakmayan grupların önde gittiğini gösteriyor. Hollandalı seçmen, diğer Kuzey Avrupa ülkelerinde de görüldüğü gibi, Yunanistan, İspanya ve İtalya'nın kurtarılması için kendi vergilerinin kullanılmasından hoşnut değil.
Bu şartlarda Avrupa'nın yapısal reform kararları alması, parasal birliğin yanına fiskal ve finansal sektör birliğinin konması çok kolay olmayacak. Çünkü her geçen gün, krizin biraz daha derinleşmesine, çözümün zorlaşmasına neden oluyor. Ancak, AB'de karar alma mekanizmasını göz önüne alınca bunun kaçınılmaz bir sonuç olduğu kabul ediliyor.
Piyasalar rahat bir yaz dönemi geçiremiyor. Yine de eylül ayına kadar tatil ortamının etkili olacağını, yatırımcıların ani karar değiştirmeyeceklerini düşünelim. Hukukçular dahil karar alıcıların tatilden dönerken dinlenmiş, iyimserlik dolu olarak olaylara bakacaklarını varsayalım.

GIDA FİYATLARI VE ENFLASYON
Biliyorsunuz, enflasyon son aylarda; baz etkisi, gıda ve petrol fiyatları ile kurlarda görülen değerlenme sonucu düşüş eğiliminde.
Bununla beraber Amerika'da başlayan kuraklık başta mısır ve tahıl olmak üzere gıda fiyatlarında olumsuz etkiler yaratmaya başladı. Bir yandan artan talep, diğer yandan arzda yaşanan bu tür sorunlar, kuraklığın etkilerinin dünyaya yayılmasına neden olabilir. Dünya Gıda Örgütü'nün (FAO) gıda fiyatları endeksi haziran ayına kadar pozitif bir görünüm sergiliyordu. Ancak uzmanlar, bazı bölgelerde kuraklık, bazılarında da doğal afetlerin üretimi olumsuz etkilediğini düşünüyorlar.
Dünya gıda fiyatları iç piyasayı; ekmek ve tahıl, yağlı tohumlar ve şeker üzerinden etkiliyor. Değerli ekonomist İlker Domaç bu konuda çok yararlı bir çalışma yapmış. Oluşturduğu modelin gösterdiği kadarıyla, yıl sonu enflasyonu bu gelişmelerden etkilenerek, yaklaşık yüzde 0.4 oranında artacak gibi görünüyor.
Yanı sıra petrol fiyatlarındaki düşüş yavaş yavaş tersine dönmeye başladı. Yerli paranın değerlenmesi ise ithalatçıları memnun ederken ihracatçıları ve turizmcileri rahatsız ediyor. TL'nin daha fazla değer kazanmasına çok sıcak bakmıyorlar. Bir de yukarıda özetlemeye çalıştığım Avrupa'da yaşananları dikkate alırsanız kurlardaki hareketin yönünü tahmin edebilirsiniz.
Bunlara bütçenin ilk altı aylık gelir performansında yaşanan sorunların çözümünün alkollü içecek ve sigara fiyatları gibi yönetilebilir, yönlendirilebilir fiyatlara yapılabilecek zamlarla çözüm aranması olasılığını ekleyin.
Böylesi olası gelişmeler bize yıl sonu enflasyonu konusunda, kesin bir karar almadan önce daha iyi düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.