İkinci çeyrekte büyüme rakamları beklentilerden düşük gerçekleşti. Yılın ilk yarısında ekonomi yüzde 3.1 büyüyerek yıl sonu varsayımlarının değiştirilmesine neden oldu. Verilerde üzerinde en fazla durulması gereken konu, ekonominin iç talep yaratamıyor olması. Özel sektör ve hanehalkının harcamaları azalmaya başlamış.
Özel sektörün yatırımlarını azaltmasının nedeni geleceğe ilişkin beklentilerdeki bozulma. Özellikle Avrupa'da yaşanan kriz, ihracatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Büyümeye dış âlem faktör gelirlerinin pozitif katkı yapmasını sağlayan önemli kalemlerden birisi İran'a yapılan altın ihracatı. Yılın ilk yarısında, net parasal olmayan altın ihracatı 1.7 milyar dolar. Bu yaklaşık 30 ton altının yurtiçindeki stoklardan veya hurdadan külçe haline getirilerek ihraç edildiğini gösteriyor.
AYLIK ORTALAMA BRÜT GELİR 1088 TL
Hanehalkının davranışını anlamak kolay. Geçmişteki tüketimini aldığı borçlarla yaptığından artık yeni ve ucuz borç bulamadığı sürece harcamalarını düşürmeye devam edecek. Yeniden borçlanmaya sıcak bakması için de çok zorlayıcı nedenleri olması lazım. Bu kadar iddialı söylemde bulunabilmek için eldeki bilgilere bakmakta yarar var. Hafta başında yayımlanan TÜİK işgücü maliyet endeksi verileri önemli içeriğe sahip. Veriler kazanç ve kazanç dışı işgücü maliyetinin tüm kalemlerini içeriyor. Temel ücret ödemelerinin yanı sıra, düzenli ve düzensiz ek ödemeler ile ayni ödemeler de hesaplara katılıyor. Diğer bir deyimle en geniş ücret tanımı üçer aylık dönemler itibarıyla izleniyor.
Saatlik işgücü maliyeti endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10.3 artmış. Ücretliler için sevindirici bir gelişme. Çünkü aynı dönemdeki enflasyonun üstünde gelir artışı elde etmişler. Buna karşılık olaya maliyet olarak bakarsanız, kayıtlı işçi çalıştıranlar açısından önemli bir maliyet artışı. İşverenler ücret artışlarını, ürettikleri mal ve hizmetlere yansıtamıyorlarsa, yani en az enflasyon kadar zam yapamıyorlarsa, kârlarının bir bölümünden vazgeçiyorlar demektir. İşletmeler için böylesi bir davranış sürüdürülemez. Eninde sonunda, en azından kayıtdışı istihdam çoğalır. Verilerin gösterdiği diğer bir gerçek; çalışanların üçte ikisinin (toplam nüfusun dörtte biri) aylık, ortalama 1088 lira veya altında geliri olduğu. Toplumun çok geniş kesimi, eğer kayıtdışı çalışmıyorsa, ayda net 800 liradan daha az parayla geçiniyor demektir. Yaygın kayıtdışılığın ve hanehalkının bu kadar çok borçlanmasının, borçlanma sınırına gelince de harcamalarını düşürmesinin asıl nedeni bu. Dolayısıyla hanehalkından büyümeye daha fazla katkı beklemek akılcı değil.
UMUT KAMUDA
Buna karşılık kamu kesimi ilk yarıda elinden geleni yapmış. İlk altı aylık bütçe rakamları böylesi bir gelişmenin işaretlerini taşıyordu. Bütçe açığındaki büyüme, kamu harcamalarının arttığını gösteriyordu. KİT'lerin ve mahalli idarelerin elde edilebilen verileri de bu tür bir eğilime işaret ediyordu.
Bu rakamlar bize Merkez Bankası'nın önümüzdeki dönemdeki tavrının önemini gösteriyor. Eylül toplantısında faiz koridorunu ne kadar daraltacağı konusundaki beklentiler şimdiden değişti. Kademeli indirimlerin biraz daha agresif yapılacağını düşünenler çoğaldı. Dışarıdaki döviz hareketlerine bağlı olarak TCMB beklenmedik bir sürpriz yapabilir.
Ancak daha önemlisi, büyümenin düşük seyri, uzun bir seçim dönemine girmiş siyasetçilerce olumlu karşılanmayacaktır. Bir yandan Merkez Bankası'na faiz indirimi baskısı yapılırken diğer yandan, bütçe başta olmak üzere, kamu harcamalarını çoğaltmaya başlayacaklardır. Dolayısıyla borçlanma piyasalarındaki hareketlilik artacaktır.