Advertisement

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, bizim gibi sıcak paraya muhtaç ülkeler için hastane gibidir. İyi bir hastanenin varlığı insana her zaman güvence verir. Ama kimse hastalanıp orada yatmayı istemez. Son dünya krizi öncesinde yatırımcıları doğru zamanda uyarmadıkları için güvenilirliklerini oldukça kaybeden bu kuruluşların görüşleri, beğensek de beğenmesek de önemli.

HAK YERİNİ BULDU
Belirtmekte yarar var. Fitch, Türkiye'nin uzun zamandır hak ettiği, piyasaların çoktan verdiği notu teyit etti. Diğer notçuların da çok gecikmeden yatırım yapılabilir notu vermeleri artık kaçınılmazdır. Çünkü ekonomi, özellikle kriz sürecini beklenenden daha iyi geçirdi. Bunda en önemli etkenler; kamu mali disiplini, borç stokunun durumu ve finansal sektörün sağlamlığıydı. Zaten Fitch de bu faktörlere bakarak not yükseltmiş.
Ancak ben burada bir soru sormadan geçemeyeceğim. Sakın yanlış anlaşılmasın amacım olumlu bir gelişmeyi mundarlamak değil. Ama elimden geldiğince, not yükseltilmesinin doğruluğunun değil, zamanlamasının arkasındaki mantığı anlamaya çalışıyorum. Böylelikle olası gelişmeleri daha iyi öngörmeyi amaçlıyorum. Sorum basit: Şimdi not yükselten Fitch neden geçen yıl 23 Kasım'da görüntüyü pozitiften, durağana çevirdi? O günden bu güne değişen tek ekonomik gösterge cari açık. Biraz daha azaldı. Diğer bir deyimle, şimdi notu yükseltilen Türkiye, bu notu hatta daha iyisini bir yıl önce daha çok hak etmişti.

RİSKLER ÖNEMLİ
Konuyu biraz daha açmaya çalışayım. Fitch not yükseltirken: Hükümetin Orta Vadeli Program'a (OVP) itinayla uyacağını; Avrupa'daki krizin Türkiye ye döviz akımlarını olumsuz etkilemeyecek kadar kötüleşmeyeceğini; Suriye sorununun bölgesel bir askeri çatışmaya dönüşmeyeceğini; FATF'nin kara para aklamaya yönelik yasa önerisinin Şubat 2013 tarihine kadar TBMM'den geçirileceğini öngörüyor.
OVP'ye ne kadar uyulduğunu şimdilik bir kenara bırakalım. Avrupa'daki krizin geldiği aşama konusunu merak edenlerin, Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan'ın 3 Kasım 2012 tarihinde yaptığı "Küresel Ekonomideki Gelişmeler ve Türkiye Ekonomisi" başlıklı sunuma göz atmalarını öneriyorum. Sunumun başlıklarından birisi "Krizin tam merkezinde olan Avrupa'da". Suriye konusundaki varsayımı uzmanları değerlendirsin. Ama yine de sormadan geçemeyeceğim; sınırımıza yakın bölgelerde istemediğimiz siyasi yapılanmalar oluşmaya başlarsa, ülke kredi notu karar almamıza ne kadar etki eder?

ZAMANLAMA İLGİNÇ
Zamanlama açısından üzerinde durulması gereken asıl soru, kara para yasasıyla ilgili olan beklenti. Madem bu yasa bu kadar önemli, Fitch neden şubat ayına kadar, üç ay daha beklemedi? Biliyorsunuz bir ay sonra yıllık bilançolar hazırlanmaya başlanacak. Yabancıların elindeki 118 milyar dolarlık hisse senedi ve kamu borçlanma kâğıtlarının bu kararda ne kadar etkisi var acaba? Bundan daha önemlisi, not değişiminin açıklanma saati. Sevgili Sefer Yüksel'in cumartesi günü yayımlanan, bir başarı örneği olan, haberine bakın. Rapor cuma günü itibarıyla Fitch dışında da biliniyor. Ama açıklama pazartesi günü piyasalar açılmadan yapılmadı. Bu öyle geçiştirilebilecek bir konu değil.
Şimdi ekonomi yönetiminin önündeki en büyük sorun, ihtiyaçtan fazla dövizin sterilize edilmesi. Merkez Bankası, önce karşılıklar ve katsayılarla oynayarak TL'nin aşırı değerlenmesinin önüne geçmeye çalışacak. Yanı sıra ekonominin gereğinden fazla ısınmasını engellemek için kredi artışını takip edecek. Kredi genişlemesinin cari açığın büyümesine yol açmamasını isteyecek. Artık sıcak parayla yaşamayı ve onu yönetmeyi öğrenmemiz lazım. Başarabilirsek, not artışının meyvelerini toplarız.