Advertisement

Son günlerde akaryakıt, uçak bileti ve bazı fiyatlara kamu otoriteleri tarafından üst limit uygulaması gündeme geldi.
Siyasi otorite, kamu yararı argümanını öne çıkararak düşüncesini savunmaya çalışıyor. Açıkça söylemese de, talebin yüksek olduğu dönemlerde tüketicilere "kazık atıldığını" düşünüyor. Bayramda THY ile İstanbul-İzmir uçuşu yapan oğlumun ödediği bilet fiyatını öğrenince ben de aynı görüşteydim.

AŞIRI FİYAT GEÇİCİ Mİ?
Burada öncelikle üzerinde dikkatle durulması gereken husus, piyasaların düzenlemeye ve denetlemeye tabi olup olmadığıdır. Kamu otoritesi fiyatları düzenlemişse ve gerekli denetimleri yapmışsa, geçici olarak aşırıya kaçan fiyatlara müdahale etmeyi düşünebilir. Yani şikâyet konusu olan uygulama sadece bir defalıksa veya piyasa dışı etkenler nedeniyle geçici bir nedeni varsa karışabilir. Eğer sorun yapısal etkenlerden kaynaklanıyorsa müdahale yerine yeniden yapılandırmayı hedefleyen teşvik ve düzenleme politikaları gündeme getirilmelidir. Devlet, geçiş döneminde zarar edenlere yardımcı olmalı.
Yoksa önceden ilan edilen bir fiyat varsa, şirketler talep çok yükseldiği için birkaç gün evvel tarifeli seferlerinin fiyatlarını değiştirmiyorlarsa, buna "kazık atmak" denemez. Müdahaleyi gerektirecek bir
durum yoktur.
Piyasaların şartlarını bilen, buna göre uçuş programları yapan şirketleri, baştan uyarmayıp, sonradan aşırı para isteniyor diye itham etmek yanlıştır. Çağdaş denetleyici kamu anlayışı; fiyatlar ilk ilan edildiğinde veya değiştirildiğinde olayı inceler, yapılanın piyasa şartlarına uygunluğunu araştırır. Eğer bir yanlışlık varsa şirketleri uyararak gerekli düzeltmeleri yapmalarını ister. Şirketler gereğini yapmıyorlarsa hukuki çerçevede yapılabilecek en ağır yaptırım gündeme gelir.

AKARYAKIT ÖRNEĞİ
Akaryakıt fiyatları daha iyi bir örnektir. Dışa bağımlı ürün olduğu için, devletin ne petrol fiyatını ne de döviz kurunu belirleme kabiliyeti olmadığına göre fiyatlara müdahale ne kadar etkili olabilir? Ayrıca bir litre mazotun/benzinin üçte ikisi vergi olunca tavan fiyat koymak isteyen devletin piyasanın etkin ve verimli çalışmasına yönelik eyleminin amacı tartışmalıdır.
Eğer devlet tüketicinin/vatandaşının zarar gördüğünü düşünüyorsa, ilk önce doğrudan kendi yetkisinde olan alanlara müdahale ederse daha akılcı olur. Mesela Almanya'daki otomobil sayısı ile benzin istasyonu arasındaki oran nedir? Neden orada bizdekinin üç, dört katı kadar araç varken, bizdekinin üçte biri kadar benzin istasyonu var? Bizde yol boyu benzin istasyonlarına nasıl ruhsat verilir? Bunları sorgulamalıdır, araştırmalıdır.
Hatırlamakta yarar var. Doğrudan yatırıma bu kadar ihtiyacımız olduğu bir dönemde, "seçmene selam" imajı veren söylemlerden kaçınmak gerek. İstihdam yaratan, ithal ikamesine yardımcı olabilecek üretime yönelik yatırım yapacakları ürkütmemek lazım.
Eğer bir sorun varsa, özellikle rekabetin zayıf olduğu piyasaları önce dikkatle tasarlanmış düzenlemeleri ele alarak işe başlanmalı. Kurallar tüketiciyi koruyacak, piyasaların etkin ve verimli çalışmasına yardımcı olmayı esas almalı. Eğer gerektiğinde fiyatlara müdahale edilecekse, şartları önceden belirtilmeli. Hangi durumlarda nasıl müdahale edileceğini yatırımcılar baştan bilmeli. Daha önemlisi böylesi uygulamalar geçici olmalı. Piyasadaki olağanüstü şartlar normale dönünce doğrudan müdahaleler sonlandırılmalı.