Advertisement

İstihdam, bir ekonomik politika seçeneğinin başarısının temel göstergesidir. Kurmuş, faizmiş, fiyatlarmış, mali disiplinmiş geçiniz onları. Hepsinin tek amacı var: İnsanlara iş yaratmak. Bunu yeteri kadar başaramadığınız politikalarınızı mutlaka gözden geçirmek, gerekiyorsa değiştirmek gerek.
TÜİK verileri bize işsizliğin yüzde 8.8 oranında olduğunu gösteriyor. Dünyanın içinden geçmekte olduğu büyük durgunluk dikkate alınırsa sevinilecek bir rakam diyebiliriz. Ancak unutmayın, bu değerlendirme diğer ülkelerin verileriyle karşılaştırılarak yapılıyor.

İÇ DENGELERLE İŞSİZLİK
Yöntem değiştirip rakamları kendi içinde ele alınca bazı ilginç gözlemler ortaya çıkıyor. İlk göze çarpan unsur 2010, 2011 ve bu yılın ilk altı ayında ekonominin istihdam yaratma kabiliyeti. Yayınlanan veriler 2004 sonrasını içeriyor. Ekonomide iş olanakları son 8.5 yılın ikinci döneminde birinci dönemin neredeyse üç katı çoğalmış. Tarım ve hizmetler sektörlerinin performansı göz kamaştırıcı.
Yıllar itibarıyla istihdamdaki değişimin sektörel dağılımını veren aşağıdaki tabloya bakarak ne dediğimi biraz açayım. 2005 yılında 435 bin kişi iş bulmuş. Toplamın sektörler arasındaki dağılımı şöyle: O yıl tarımda 559 bin kişi işini kaybetmiş veya bırakmış. Buna karşılık hizmetlerde 599 bin kişi iş bulmuş. Tarım ile hizmetler arasındaki bu gelgitler, 2009 yılı hariç, dikkat çekici. Kriz yılında sanayiden 361 bin kişilik azalma olmuş. Buna karşılık tarımda 224 bin, hizmetlerde 155 bin kişi ekmek kapısı bulmuş. Diğer bir deyimle sanayide işini kaybedenlere karşılık tarımda ve hizmetlerde iş olanakları bulunabilmiş ve toplam işsizlik aşırı yükselmemiş. Tarımın böylesine esnek olmasının bir nedeni, sektördeki kayıtdışılığın yüzde 83'ün üstünde olması. Bu olgunun arkasında da kendi hesabına çalışanlar ve ücretsiz aile işçilerinin toplam istihdamın yüzde 88'ini oluşturması yatıyor. Dolayısıyla bu sektördeki yıllar itibarıyla gözlemlenen hızlı göç alıp vermeleri yakından takip edip dikkatli değerlendirmekte büyük yarar var.

EĞİTİMİN ETKİSİ
Ancak istihdam rakamlarındaki değişimleri yorumlarken ülkedeki eğitim ve yetişmiş işgücü verilerini atlamamak gerek. Eğer insanlar sadece okuyor, meslek edinemiyorsa, yapabilecekleri işler sınırlıysa, hayatını idame ettirebilmek için ister istemez "Ne iş olsa yaparım" diyorlar. Gelin TÜİK'in eğitim rakamlarına bir göz atalım. 2011 yılında 25 ve üstü yaşta olanların, yüzde 7'si okuma yazma bilmiyor. Yüzde 6'sı okuma yazma biliyor ama bir öğrenim kurumundan mezun olamamış. İlkokul mezunu olanlar toplamın 35.3'ü. Ortaokul ve dengi okuldan mezun olabilenler sadece yüzde 6.6. Toplam yüzde 72 ediyor. Eğitim düzeyimiz yerlerde sürünüyor.
İş edinebilmek için önce meslek sahibi olmak lazım. Onun için de eğitim şart. Hem de mesleki, para kazandıran eğitim. Böylesi sorunlu bir eğitim yapısında insanların, eğitim gerektirmeyen, kol gücüne dayanan tarım dışında bir sektörde iş bulabilmesi mucizelere veya güçlü torpillere bağlı. Bununla beraber yine de tarım sektöründeki istihdamın yıldan yıla bu kadar büyük değişim göstermesi, üzerinde derin araştırmaları gerektirecek kadar ilginç.