Advertisement

Moody's Yunanistan'ın ülke notunu indirdi. Yanı sıra Türkiye hakkında bazı değerlendirmeler yapıldı.
Son dünya krizinde uluslararası I kredi derecelendirme kuruluşlarının kendi kredibiliteleri I büyük darbe yedi. Buna rağmen Anglo sakson para ve sermaye piyasalarında, yatırım kararlarının ' alınmasında önemlerini korumaya devam ediyorlar.

YUNANİSTAN
Yunanistan'nın notunun düşmesi normal. İki yıllık kamu kâğıtlarının faizleri yüzde 15'ler civarında.
Bunda ne var diye düşünmeyin. Biliyorsunuz, Yunanistan Euro Bölgesi'nde. Aynı parayı kullanan Almanya, benzeri vadede yüzde 2'nin altında, diğer birçok ülke yüzde 6 civarında borçlanabiliyor. O zaman fazla ödeyen piyasalarda bir sorun var demektir. Hem de sürdürülmesi çok zor, ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun...
Yatırımcılar Yunanistan, Portekiz gibi yüksek faiz ödeyen Euro Bölgesi ülkelerinin kamu kâğıtlarını alırken, Avrupalı liderlerin "Avrupa Kurtarma Fonu" kararını bekliyorlar. Karar bu ayın sonunda alınacak. Beklentileri olumlu olmasa, faizler ne kadar yüksek olursa olsun, sadece yüksek getiri ödüyor diye, riskli kâğıtlara yatırım yapmazlar.
Bu bağlamda Avrupalı liderlerin önünde önemli bir dosya duruyor. Kararlarını gecikmeden vermek zorundalar. Gittikçe artan enflasyonist beklentiler, faizlere de baskı yapıyor. Eğer, bugüne kadar yaptıkları gibi işi "atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra"ya bırakırlarsa riskler daha da büyüyecek, çözüm daha da zorlaşacaktır. Borç sarmalı daha da derinleşecektir.

TÜRKİYE
Avrupa'da yaşanacak bu tür bir gelişmenin Türkiye'yi etkilememesi düşünülemez.
Konunun farkında olan Moody's yetkilisi, ilgililerin her gün yenilenen seçimleden önce not arttırma isteğine, büyüyen cari açık risklerine dikkat çekerek cevap verdi.
Haklı da çıktı. Çünkü, dün açıklanan sanayi üretim endeksinde görülen artış, ekonominin daha da ısındığını gösteriyor. Görünen o ki; ekonomide canlanma ve buna bağlı olarak cari açık büyümesi devam ediyor.
İstihdam yaratan büyüme her zaman güzel bir haberdir. Ancak sorun, bu büyümenin sürdürülebilirliğinde... Diğer bir deyimle seçimlerden sonra, yetkililer çıkıp; "Büyümenin kaynağı cari açık. Finansmanında da bozulma var. Doğrudan yabancı sermaye gibi kalıcı kaynaklar yerine, daha yüksek getiri arayan sıcak parayla finanse ediliyor. Bu riskli, sürdürülmesi zor bir durum, büyümeyi biraz yavaşlatmakta fayda var" derler mi?
Aceleye ne gerek var, seçimlere şurada ne kaldı diye düşünen olabilir. Aynen Avrupalı liderler için belirttiğimiz gibi, bizde de geç kalma olasılığı artıyor. Geç alınan I kararların, dar ve sabit gelirliye olumsuz etkileri çok fazla oluyor. Biraz daha fakirleşiyorlar. Seçim öncesinde verilen popülist rüşvetlerin bedeli, seçim sonrasında, ister istemez geri alınıyor.
Bu bağlamda, siyasilerin bir kere de ileriye yönelik sözler verirken sadece seçmenin hoşuna gidecek söylemleri öne çıkarmamalarını öneriyorum. Sonradan sorun olacağını bildikleri, seçmeni zorlayacak bazı hoş olmayan beklentilerden de bahsetseler daha iyi olmaz mı? Böylece hep beraber bu konuları da en geniş şekilde tartışarak oy versek daha doğru olmaz mı?

BİZİM KADINLARIMIZ...
Her 8 Mart'ta Dünya Kadınlar Günü kutlanırken, aklıma ilk gelen kadın babamın teyzesi Asiye Anne'dir. Dedem ve kardeşi, iki kız kardeşle evlenmişler. Babamın amcası, evlendikten birkaç ay sonra, 93 Harbinde Sarıkamış'ta donarak şehit olmuş. Yirmisinden önce dul kalan Asiye anne, yeniden evlenmemiş ve kayınbiraderinin evinde kalmış. Kardeşinin altı çocuğunu büyütmesine yardımcı olmuş.
Asiye annenin tüm hayatı Kaçkarlar'da geçti. Yeğenleri gibi, onların çocuklarını, bizleri de elinden geldiğince büyüttü. Hem de gün yüzü görmeden.
Tüm Asiye Annelere selam olsun. Ellerinden öpüyorum.