Mart ayı ödemeler dengesi rakamları piyasalarda şaşkınlık yarattı. Şimdilik açığın finansmanında sorun yok. Hazine, bankalar ve reel sektör dış borçlanmaya devam ediyorlar. Daha önce de belirttiğim gibi, bedelini ödedikten sonra döviz bol. Ancak, son haftalarda yabancıların tavrında değişlikler var. Tercihler döviz kurunun ve faizlerin yukarıya, Borsanın aşağıya doğru hareketlenmesine yol açtı. Bu hareket seçimlere kadar sürer mi? Yanı sıra Merkez Bankası’nın bu gelişmeler karşısında ne yapacağı merak ediliyor.
Önümüzdeki toplantıda, hızla artan ithalat, büyüyen cari açık ve sıcak para girişi konusunda yeni bir tavır alır diye merak edenler çoğaldı. Merak etmekte haklılar. Biliyorsunuz mart ayı ithalatı 21,6 milyar dolarlık tutarla rekor kırmıştı. Öncü göstergeler, nisan ayında ithalatın marttan daha fazla olacağına işaret ediyor. İthalatın yaklaşık 22-23 milyar dolar civarına çıkacağını, hatta bu tutarı da geçebileceğini gösteriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı nisan ayı ihracat rakamı 11.7 milyar dolar. Bu durumda aylık dış ticaret açığı, 10 milyar dolardan fazla olabilir. Cari açığın 8 milyar dolar civarında olabileceğini düşünürsek, dört aylık toplam açık, 30 milyar doları geçebilir.
MERKEZ BANKASI’NIN İŞİ GİTTİKÇE ZORLAŞIYOR
Dış ticaret dengesinin geldiği yeni düzeyi kabullenmek ve ekonominin geleceğini buna göre düşünmenin zamanı geldi. Sorunu enerji ve enerji dışı açık gibi ayırımlarla, geçici bir gelişmeymiş gibi geçiştirmemek lazım. Olay konjonktürel olmaktan çıktı, yapısallaşma aşamasını çoktan tamamladı. Yeni yapı, ticarete konu olan malların üretimini düşürdü. Dışarıdan ithal edilebilen mal ve hizmetler ucuzladıkça yerli üretim azaldı. Yerli şirketler, ekonomik yaşamlarını devam ettirebilmek ve artan talebi karşılayabilmek için ithalatçı oldular. Üretim sayesinde kurdukları ticari ilişkilerini, ithal ürünlerin pazarlamasında kullanmaya başladılar. “Acele etme, biraz daha bekle” diyenler olabilir. Ancak, dışarıda özellikle Avrupa’da piyasalarda sıkıntılı bir ortam var. Olumsuz gelişmelere yüksek cari açıkla ve önlem almadan yakalanırsak etkisi büyük olabilir.
ÇÖZÜM VAR MI?
Kısa vadeli çözüm; seçim sonrasında, sıradan olmayan maliye önlemleri almak. Sadece bütçe açığını düşürecek söylemlerin yerine; kayıtdışılık, kapsamlı vergi reformu, KİT yönetim reformu gibi konuları da içeren, kalıcı yapısal reformlara öncelik vermek. Orta vadeli çözüm için ilk adım, sanayi envanterini öncelikle çıkarmak. Ardından bu envantere dayanarak, sektörlerin dışa bağımlılığı detaylı bir şekilde ortaya koymak. Petrol, bazı savunma sanayi ürünleri gibi tamamen dışa bağımlı olduğumuz alanlar için tasarruf tedbiri olabilir mi, ithalat azaltılabilir mi araştırmak. Örneğin enerji verimliliğini arttırmak için şirketlerin kullandıkları teknolojileri gözden geçirmek. Buna yönelik teşvik önlemleri uygulamak. İthal girdi kullanarak ihracat yapan otomotiv, tekstil gibi sektörlerde sorunun sadece maliyet tercihinden mi,yoksa çok uluslu şirketlerin şirket içi politikası mı olup olmadığını araştırmak. Bu ve benzeri çalışmalar sonucunda, içeride üretimi esas alan çağdaş bir teşvik sistemine geçmek. İthalatı azaltacak yatırımlara verilecek teşviklere öncelik vermek.
IMF RAPORU’NU BEKLERKEN
IMF Raporu ne zaman yayımlanacak diye defalarca sordum. Şeffaflık anlayışını sorguladım. Sonuç!? Yetkililere hatırlatmak isterim. Sizin yayımlanmasına izin vermediğiniz Rapor IMF Yönetim Kurulu üyelerinde var. Eğer raporun içeriğinde, bilinmemesi gereken çok ilginç görüşler varsa, siz bu bilgilerin Kurul üyeleri tarafında kendi ülkelerinin yetkili organlarına iletilmediğini, saklandığını düşünmüyorsunuz değil mi?