Advertisement

Mayıs ayı enflasyon rakamları yayımlanınca piyasaları tatlı bir telaş aldı. Aylık TÜFE yükselişi yüzde 2.42 gibi beklenenden çok yüksek çıktı. 2003 bazlı Tüketici Fiyatları Endeksi aylık artış rekorunu Ekim 2008’de yüzde 2.60’la kırmıştı. Mayıs 2011 artışı ikinciliği elde etti. Bir aylık rakamlara bakarak değerlendirme yapılmamalı. Ancak olayın geçici mi yoksa ekonominin içinde bulunduğu konjonktürden mi kaynaklandığını anlamak önemli. Çünkü doğru tahlil yapılabilirse, Merkez Bankası’nın gelecek faiz kararları daha iyi anlaşılabilir.

GİYİM NORMAL GIDA AŞIRI
Mayıs ayında giyim ve gıdadaki artışlar oldukça fazla. Giyimde artışlar mevsimsel. Önceki yıllarda da nisan ve mayıs aylarındaki artışlar yüzde 10’lar düzeyinde. Tüketiciler kıştan çıkıp, tatil hazırlıklarına başlayınca giysilerini yeniliyorlar. Üretici ve satıcılar da yeni ürünlerini vitrine koymaya başladıkları için yeni fiyatlar gündeme geliyor. Kısacası giyim fiyatlarındaki artışlar normal. O zaman beklenmedik aylık artışı daha iyi anlayabilmek için gıda fiyatlarına bakmakta yarar var. Oradaki artış da az değil, yüzde 4.71. Bu rakam endeks için rekor değil. Önceki yıllarda, aylık yüzde 5’i geçen değişimler görülmüş. Ancak bunların çoğunluğu şubat ayında. Kışın en sert geçtiği günlerde işlenmemiş gıda fiyatlarında yükseliş olması normal. Buna karşılık ilkbahar ve yaz ayları, gıda fiyatlarında düşüşlerinin yaşandığı dönemdir. Bir tek istisnası ramazan ayıdır. Ramazan bu aylara denk geliyorsa o zaman gıda fiyatları yükselir. Örneğin geçen sene eylül ve ekim aylarında buna benzer bir gelişme yaşandı. Bu yıl da ağustos civarında gıda fiyatlarında artış beklemek normal. Umarım Mayıs’ta başlayan artış trendi bir nedenle yaz sonuna kadar devam etmez. Bu konu TÜFE’nin ve çekirdek enflasyonun yıl sonu hedefi açısından önemli. Çünkü, 2010 yılı mayıs, haziran ve temmuz aylarında gıda fiyatlarında düşüşler yaşanmış. Diğer bir deyimle baz etkisi negatif. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda burada yaşanacak küçük bir artış endekste olumsuz etki yaratacaktır. Yukarıdaki gözlemler doğru ise fiyat yükselişleri devam edecek gibi görünüyor. Artış sadece TÜFE’de değil, yanı sıra ÜFE ve çekirdek enflasyonda da izleniyor. Çekirdek endekslerdeki gelişmeler faiz kararı açısından önemli. Çünkü Merkez Bankası son açıklamalarında TÜFE hedefinden daha çok, “H” ve “I” endekslerindeki yıllık değişimin yüzde 5.5’i aşması durumunda tedbir alacağını, üstü kapalı olarak duyurdu. Her iki endeks yükseliş trendinde. “H” endeksi yüzde 5.14 düzeyine çıktı bile. Yani bu alandaki oyun alanı da daralıyor.

MERKEZ BANKASI’NIN İŞİ BİRAZ DAHA ZORLAŞIYOR
Enflasyon artışı Merkez Bankası’nın faiz kararı için öncesine oranla biraz daha önem kazandı. Çünkü, Banka yetkilileri şimdiye kadar dışarıda faiz, içeride ise kur hareketlerini izleyerek karar vereceklerini söylediler. Dolayısıyla, cari açığın yüksek olduğu bir ortamda, faiz artışlarını döviz kurunun seyriyle ilişkilendirdiler. Eğer fiyatlardaki hareketler geçici ise, enflasyon hedeflemesi de şimdilik bir kenara konduysa, kur hareketlerine yoğunlaşmak bir yere kadar anlaşılabilir. Hükümet, cari açık için alınması gereken bir maliye tedbiri olmadığını düşünüyor. Mücadele para politikası araçlarıyla sürecekmiş. Ama bir yandan cari açık büyürken diğer yandan fiyatlar genel seviyesi hedefin çok üzerine çıkıyorsa, Merkez Bankası’nın işi zorlaşıyor demektir. Faiz kararını şimdiye kadar seçimler ve hükümetin sıfır reel faiz öngörüsü etkiledi. Eğer fiyat artışları geçici ise sorun yok. Ama kalıcı ise, hem cari açıkla hem de fiyat artışıyla aynı anda mücadele edebilmek için Banka’nın yapabileceği tek şey, faizi yükseltmek olacak.