Advertisement

ABD'deki borçlanma limiti sorununun, bu kadar dikkatle izlenmesinin kökeninde yatan en büyük neden, borçlanma piyasalarının küreselleşmesi. Toplam borcun 4.5 trilyon dolarlık kısmı, yani yüzde 31 'inden fazlası, yabancılara ait. Borcun 1.2 trilyon dolarlık bölümü, toplamın yüzde 8'inden fazlası Çin tarafından tutuluyor. Rakam çok büyük. Tahminim diplomatik müzakerelerde bile bu konu müzakerecilerin aklından çıkmıyordur.
Böylesine geniş kesimleri ilgilendiren konu acaba artık gündemden kalktı mı?
Kısa vade için evet. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında varılan anlaşmaya göre; 400 milyar doları hemen, 500 milyar doları yıl sonuna kadar, 1.2 - 1.5 trilyon dolarlık bölümü de 2012 yılında belirlenecek bir program, on yıl süreyle uygulanacak. Böylelikle toplam 2.4 trilyon dolar tutarında bir önlemler paketi kabul edilmiş oluyor. Milli gelirin yüzde 18'inden fazlasına karşılık gelen, oldukça büyük bir paket.
İşin en ilginç yanı, konuşulan başlıkların çoğunun, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek, harcama kesintisi odaklı olması.

BÜYÜME SORUNU
Ekonomide borç sorunu değerlendirilirken ilk ele alınan kıstas, büyüme potansiyelidir. Aynen aile bütçesinde olduğu gibi, beklenen gelirlerinden fazla borçlanmak gelecek açısından sorunlu olacaktır. Borç yiyen kesesinden yer. Dolayısıyla, ekonomi borçlu ve büyümesi sıkıntılı ise, borç verenler paralarını geri alıp alamayacaklarını sorgularlar.
Bu bağlamda ABD ekonomisinde büyümeyi daha detaylı izlemekte yarar var. Çünkü küresel krizden bu yana ekonomi, canlandırma paketlerine istenen cevabı vermiyor. FED'in triyonlarca doları piyasalara sürerken tek amacı vardı. Büyümeye ivme kazandırmak. Ancak açıklanan veriler hiç istendiği gibi değil. Büyüme, potansiyel büyüme hızının altında. Bu nedenle işsizlik istenen düzeylere bir türlü düşmüyor.
Paketlerin işe yaramamasının nedenlerinden birisi, hanehalkının aşırı borçlu olması. Kamudan gelen ve hisse senedi piyasalarından sağlanan ek gelirlerle borçlarının bir bölümünü, özellikle konut kredisi borçlarını kapatmaya çalışıyorlar. Yanı sıra emeklilik fonlarının zararları nedeniyle, kazandıklarını harcamaktan çok, gelecek için biriktirmeyi tercih ediyorlar.
Şimdi bir de kamunun kemer sıkması isteniyor. Özel kesimden çok fazla destek görmeyen büyüme, kamu kesiminden de fazla yardım alamayacak. Bu durumda yakın gelecekte ABD ekonomisinin, iç dengelerle eski büyüme hızını yakalaması kolay değil. Umut yurtdışında.
Ama, Satın Alma Yöneticileri Endekslerine (PMI) bakarsanız Avrupa, Çin, Rusya gibi ülkelerde beklentiler gittikçe bozuluyor. Satın almacılar yeni sipariş vermekte pek istekli değiller. Amerikan ihracatının ve dolayısıyla üretiminin artması zaman alacak.

BÜYÜME OLMAZSA ABD BORÇLARI TARTIŞILIR
Ekonomi yeteri kadar büyümezse, şimdilik çözülmüş gibi görünen borç limiti sorunu, bir dönem sonra tekrar gündeme gelecektir. Sanırım siyasetçiler o zaman sorunu daha önceden çözerek son güne bırakmayacaklardır.
Ama ne olursa olsun, artık ABD borç limiti sorunu dünyanın gündemine girdi. Artık her yatırımcı alınan önlemleri daha yakından takip edecek. Asıl önemlisi, Amerika'da yerleşik kredi derecelendirme kuruluşları çok önemli bir sınavdan geçecekler. Halihazırda tartışmalı olan güvenilirlikleri artık daha sık sorgulanacak.
Yanı sıra Amerikan Hazinesi'nin kâğıtlarının dünya para ve sermaye piyasalarındaki kredibilitesi de tartışılmaya başlanacak. Böylelikle, ABD Doları'nın uluslararası rezerv para olması konusunda yapılan tartışmalara bir de ABD kamu kâğıtlarının sıfır riskli kâğıt olup olmadığı tartışması eklenecek.
Bu öngörülerin gerçekleşmesine bağlı olarak, yaşanan ekonomik gelişmelerin tüm dünyayı etkileyecek siyasi sonuçları da olabilecek.