Merkez Bankası'nın kararları piyasa oyuncularınca tam olarak anlaşılamadı.
Karışıklığın nedeni basit. Geçtiğimiz hafta içinde Enflasyon Raporu yayımlandı. Rapor'un 65. sayfasında yer alan bir çalışmayla bazı endeksleri ve göstergeleri kullanarak ekonominin durgunluğa gidebileceğine işaret edildi. Faiz oranlarının yıl sonuna kadar sabit kalacağı mesajı verildi. Ardından haftanın son işgünü iktisatçılarla yapılan toplantıda da farklı bir şey söylenmedi.
Sonrasında, bu hafta çarşamba günü Finansal İstikrar Komitesi, Sayın Ali Babacan'ın başkanlığında ilk toplantısını yaptı. Perşembe günü de Merkez Bankası'nın Para Politikası Kurulu olağanüstü toplandı. Süpriz kararlar açıkladı. Kurul, yurtdışında yaşanan olumsuzlukların içeride
"durgunluğa yol açma riskini azaltmak amacıyla politika faizinde ölçülü bir indirime" gitti.

ENFLASYON HEDEFİ FİNANSAL İSTİKRAR ŞİMDİ DE BÜYÜME
Biliyorsunuz, 2001 reformlarıyla enflasyon hedeflemesine geçen Banka, 2010 Kasım ayından sonra cari açık ve finansal risklere odaklanmaya başladı. Bu bağlamda ekonomiyi soğutmak için kredilerin azalmasını hedefledi. Bu amaçla da munzam karşılıkları birkaç kez yükseltti. Piyasadan likidite çeker gibi yaptı. Kararların etkinliği o günlerde çok konuşuldu. Banka "Bekleyin etkisini göreceksiniz dedi.
Tam kredilerde azalmaya yönelik sinyaller gelmeye başlamıştı ki, politika faizlerini düşürerek iç talebi desteklemeye, büyümeyi öne çıkaran uygulamaları başlattı.

PARÇALI DEĞİL BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIM LAZIM

Öte yandan, cari açığın büyüklüğü ve sıcak paraya dayalı finansmanın yaratacağı sorunların farkında olan TCMB, kurlarda olacak hareketleri de düşünerek döviz satım ihalelerini başlattı. Ardından kurdaki hareket durmayınca, döviz tevdiat hesaplarının munzam karşılıklarını düşürdü.
ilginç olan şey, politika faizlerinin düştüğü bir ortamda, Hazine kâğıtlarının faizleri yükselmeye başladı.
Faizde, kurda yeni dengelerin uzun vadede ekonomiye zarar vermemesi için, böylesi aceleci bir anlayışla alınan kararlar yerine, toplu ve kapsamlı bir paket açıklamak lazım.
Ne paketi, bunlar yeter diyenler olabilir. Unutmayalım, ikna edilmesi gerekenler oy veren vatandaşlar değil. Cari açığı finanse eden sıcak para sahipleri. Onlar da bizi Avrupa'dan ayıracak, dışarıda yaşanan krizin ve içerideki ekonomik durgunluğun bütçede ve reel sektörde yaratacağı olumsuzları azaltacak önlemleri görmek isteyeceklerdir.
Örneğin önümüzdeki dönemde ekonomi küçülürse bütçe gelirleri düşer. İşletmeler hem Mali Af'ta yeniden yapılandırılan eski vergi borçlarının taksitlerini hem de yeni vergilerini ödememekte zorlanmaya başlayacaklar. Yanı sıra ekonomi beklenenden fazla küçülünce KDV, ÖTV tahsilatı düşecek. Eğer bütçe harcamaları azaltılamazsa bütçe açığı büyüyecek, Hazine'nin borçlanma baskısı ve faizler artacaktır.
Reel sektör ve hanehalkının borçluluğu önceki dönemlere oranla daha fazla. Ekonominin küçülme döneminde önce ayakta kalmaya çalışacaklar. Sonra borç ödemesi akıllarına gelecek. Ancak döviz geliri olmayıp, döviz kredisi alanların işi diğerlerine göre çok daha zorlaştı. Kurlardaki artışı, sattıkları malın fiyatına yansıtamazlarsa zarar etmeye başlayacaklar.
Öte yandan ihracatçılar ve turizmciler, Ortadoğu'da yaşanan olumsuzluklardan sonra şimdi de Avrupa'da yaşanan krizden etkilenmeye başlayacaklar. Gelirlerindeki düşüş, eğer ithalat aynı hızla azalmazsa cari açığı büyütecektir.
Piyasaların sakinleşmesi, oynaklığın giderilmesi ve sağlıklı yeni dengelerin oturması önemli. Dolayısıyla yaklaşan fırtınaya karşı durmak için kafa karışılıklarının biran önce ortadan kaldırılması lazım.

Advertisement