Advertisement

Pazartesi akşamı önce basın toplantısı, ardından salı günü La Defence'daki Kongre Merkezi'nde gerçekleşen, Coface'ın Uluslararası Risk Yönetimi Toplantısı, katılımcıların kalitesi ve içerik açısından etkili bir toplantı oldu. Salı günkü ilk oturumlardan birisine katılan ABD'li ekonomist Prof. Roubini, küresel kötümserlik noktasında üslubunu bir miktar yumuşatmış bulundu. Bununla birlikte, ABD ekonomisinin 'Mali Uçurum' senaryosu halinde, 2013 yılında yüzde 1.6 büyüyebileceği öngörüsü tartışma konusu oldu. Avrupa cephesi açısından ise konuşmacıların altını çizmeye çalıştıkları en kritik husus, kötümserlikte ve moralsizlikte ölçünün kaçtığı noktasıydı.
Özellikle, hanehalkının serveti açısından, içine düştükleri durgunluk sürecinde pek âlâ para harcayarak çıkabilecek imkâna fazlasıyla sahip olan İtalya ve Fransa'nın ve bir ölçüde İspanya'nın, servet ve tasarruflar açısından ortada belirgin bir sorun olmamasına rağmen, hangi gerekçeyle bu ölçüde bir moralsizlik sarmalında dönmekte olmalarının açıklanamaz olduğu vurgulandı. Siyasi erkin bu süreci yönetmekte yeterince proaktif davranamadığı ifade edilirken, kemer sıkma tedbirlerinde ölçünün kaçırılmış olmasının sebep olacağı ek sorunlara da değinildi. Bu noktada, Türkiye gibi, BRIC ülkeleri gibi yükselen gelişmekte olan ekonomilere ise övgü vardı. Bunun yanı sıra, Afrika kıtasının da ekonomik fırsatlar açısından, artık bir 'potansiyel'den, bir 'gerçeğe' dönüştüğü vurgulandı.

TÜRKİYE DOĞRU STRATEJİ İLE YOLUNA DEVAM EDİYOR
Toplantı aralarında yaptığımız değerlendirmelerde, yabancı uzmanların Türkiye'nin 'yumuşak iniş' stratejisini, makro ekonomide yeniden dengeleme modelini ve cari açık ile enflasyondaki iyileşmeyi beklediğimizden daha yakın takip ettiklerine şahit olduk. Ayrıca, Türkiye'deki alacak ve ihracat sigortası çalışmalarında 2008 sonu ve 2009 yılının ilk yarısında gözlenen sıkışma, Coface'ın Türkiye ekibi tarafından iyi yönetilip, sağlam bir geri dönüş gerçekleşince, Türkiye'ye yönelik ilgi daha da güçlenmiş. Nitekim dünkü Bakanlar Kurulu revizyonunda Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun yerini koruması bu tabloyu teyit ediyor.
Bu gelişmenin sonucu olarak, Türkiye'nin Coface nezdindeki risk reytingi, B'den A4'e yükselmiş. 2010 yılında gerçekleşen bu gelişme, Türkiye'yle ilgili ticari risk algısının ciddi ölçüde iyileştiği anlamına geliyor. Coface gibi dünya ölçeğinde iş yapan bir kurum, Türkiye ile ilgili analizlerinde bu derece müspet bir algıyı yakalarken, Moody's ve S&P'nin bu derece zorlanması, hatta özür dileyerek kaba bir tabirle, kasması düşündürücü. Salı günkü Coface toplantısında biz bu değerlendirmeleri yaparken, Moody's'in de not artırımı konusunda, ya da Türk Bankacılık Sektörü'ne yönelik riskler konusunda, zihninin karışık olduğu izlenimi veren açıklamaları da bu değerlendirmemizi teyit ediyor.

TÜRKİYE ANALİZLERİ TÜRKİYE GÖRÜLMEDEN YAPILMIYOR
Fitch'in Türkiye'nin uluslararası derecelendirme notu açısından, en düşük yatırım yapılabilir ülke notu yönünde adım atması, Türkiye'deki ofisinin etkinliğinden kaynaklanmakta. Coface'ın Türkiye değerlendirmesinde de benzer etki görülüyor. Moody's ve S&P ise belli ki aynı açıdan eksik kalıyor. Daha da üzücü olan, tanınmış uluslararası gazetelerde, Türkiye adına yorum yapan kimi yazar ve editörlerin Türk ekonomisine yönelik yorumlarında, artık 'bilgisizlikten' çok, 'kötü niyet'e doğru ibrenin kaymakta olması.
Türkiye, bizzat ekonominin çarklarının ne şekilde döndüğü konusunda, özel sektör ve kamu temsilcileri ile yüz yüze temaslar gerçekleşmeden, artık masa başından yorumlanabilecek bir ülke değil. Türkiye, Coface nezdinde A4 kategorisindeyken, İspanya ve İtalya'nın A4 kategorisinden, Ocak 2013 itibarıyla B kategorisine gerilemesine Moody's ne diyecek acaba?