LIBOR kalktığında ne olacak?
Finansal kurumların kademeli bir şekilde LIBOR'u kullanmayı bırakması bekleniyor fakat bu sistemsel geçişte kurumları neler bekliyor?
2008 krizinden sonra piyasa işlemcilerinin ve bankacıların kârlarını artırmak için LIBOR oranlarını manipüle ettiğinin ortaya çıkmasıyla beraber bankalar arası faiz oranı göstergesine olan güven azalmıştı.
İngiltere’deki finans otoriteleri şu an LIBOR’un gösterge olarak kullanımını değiştirmek için çabalıyorlar. İngiltere Finansal Denetleme Kurumu yılın başında, pandemi öncesinde, yaptığı bir açıklamada LIBOR’u kullanmayı bırakmak için ilgili kurumların yıllarının değil aylarının olduğunu belirtmişti.
Sonrasında İFDK (FCA) pandemi nedeniyle son tarihi uzatarak LIBOR’un gösterge olarak kullanımının Mart 2021’de sona ereceğini açıkladı. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey ise 13 Temmuz’da finansal kurumların LIBOR’dan geçiş için planlarının “çoktan hazırlanmış” olması gerektiğini belirtti.
Bu geçişin kurumlar üzerinde nasıl bir etkisi olacağını ADM ISI Baş Ekonomisti ve Küresel Stratejisti Marc Ostwald’a sorduğumuzda geçişin muazzam derecede zorlu olacağını çünkü hukuksal işlemlerin çok uzun sürebileceğini ve trilyonlarca dolar değerindeki türev ürünün yeniden fiyatlanması gerekebileceğinin altını çizdi.
“LIBOR temelli ve taahhütleri on yıllar sürecek yasal süreçleri tetikleyen çok fazla borç var. Bunlara ek olarak ise trilyonlarca dolar değerindeki türev araç yeniden fiyatlanmayı bekleyecek” diyen Ostwald, “Bu sorunların çözümü için G20 ülkelerinin geçiş sürecinde tüm sorunları hızlı bir şekilde çözebilecek, hukuki altyapı oluşturacak bir anlaşmaya varmaları gerek” diye ekledi.
LIBOR’un yerine gelmesi düşünülen SOFR ve EONIA gibi sistemleri daha güvenilir ve sağlam temelli bulan Ostwald, sistemler hakkında “En önemli farkları oranların gerçekten yapılan işlemler üzerinden belirlenmesi. LIBOR’da ise bu oranlar ilgili ülkedeki birkaç bankanın faiz beyanıyla gerçekleşiyordu, yani manipüle etmesi daha kolaydı” dedi.
Marc Ostwald LIBOR’un gösterge olarak kullanımının bırakılmasının 2008 krizinden bu yana tartışıldığını fakat krizin asıl nedeni olan ‘toksik’ finansal enstrümanların tartışma konusu dahi edilmediğini de söylüyor.
Erol Oytun ERCAN