Advertisement

-Piyasa sevinmeyi unuttu

Terör örgütü IŞİD Irak'ın Musul kentinde 49 Konsolosluk görevlimizi rehin aldığı gün Türk Piyasaları oldukça olumsuz etkilenmişti. 11 Haziran'da Borsa İstanbul yüzde 3'lük düşüşle 80 binin altına inmiş, kur o dönem 2,10'un üstüne çıkmıştı. 101 gün sonra hepimizi mutlu eden güzel haber geldi ve konsolosluk görevlilerimiz serbest kaldı, ancak piyasalar üzüldüğü oranda sevinmedi. Yani borsa rehine haberi ile düştüğü oranda iyi haberle yükseliş kaydetmedi.

Elbette iki tarih arasında yurtiçinde enflasyon, büyüme ve TCMB'nin faiz hareketleri yanında yurtdışında da AMB ve Fed etkisi gibi ekonomiye dair yaşanan süreçler de değişti. Ama ekonomi tarafına bir kenara koyunca demekki piyasa jeopolitik riskin düştüğü konusunda ikna olmadı. Zira IŞİD artık Türkiye için sadece Irak'a ihracatın düşmesi olarak hafifletilemeyecek risklere sahip.

-Not riski ortadan kalktı mı?

Rehinelerimizin serbest kalması ile Ankara'nın IŞİD'e karşı tavrı netleşti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'de net şekilde IŞİD'i eli kanlı terör örgütü olarak tanımladı. Türkiye'nin IŞİD karşıtı koalisyona askeri ya da siyasi destek vereceğini de açıkça ilan etti. Bunun piyasalar için anlamı ABD ile aynı safta yer almak ve Washington ile ters düşmemek olarak tanımlanabilir.

Erdoğan'dan gelen son açıklamalar öncesi özellikle derecelendirme kuruluşları aracılığıyla Türkiye'nin sıkıştırılmaya çalışıldığı iddiaları gündeme gelmişti. İddiaya göre sessiz kalan Ankara finansal açıdan baskı ile koalisyona destek vermeye zorlanıyordu. Şayet bu iddialar doğru ise gelinen noktada 3 Ekim Fitch ve 5 Aralık Moody's konusunda endişe edecek bir şey kalmadı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin deyimiyle koalisyonda "ön cephede" olacak ülkenin notunun düşmesine neden olmaları ya da bunu zorlamaları ve istemeleri beklenemez. Ancak not korunsa bile yine de Fitch'in Türkiye'nin not görünümünü negatife çekmesi piyasadaki bir çok oyuncu için sürpriz olmayacak.

-Piyasa ön cepheye hazır mı?

Türkiye'nin sınırına kadar dayanan terör örgütü IŞİD'e karşı uçuşa yasak bölge, Suriye'de bir güvenli bölge ve Özgür Suriye Ordusu gibi IŞİD karşıtı yerel güçlerin desteklenmesine dayanan talepleri var. 2 Ekim'de Suriye ve Irak konusunda tezkereler Meclis'te oylanıyor. Türkiye'nin talepleri hangi yolla gerçekleşecek. Suriye'de IŞİD'e karşı devam eden hava operasyonlarına katılmak ya da lojistik destek vermekle yetinecek mi? Erdoğan bu süreçte kara harekatının önemini bizzat kendisi vurguluyor. Artık piyasalar Türk askerinin IŞİD'e karşı operasyon ya da güvenli bölge oluşturma macıyla Suriye'ye girme ihtimalini gözönüne almalı. Ki bugüne kadar bu ihtimal gerçekçi şekilde fiyatlanmadı.

-Durum bu kez farklı

Suriye'de Kobani'ye yönelik IŞİD tehdidi ile içeride çözüm sürecinin de olumsuz etkilenme riski başgösterdi. Terör örgütü PKK Suriye'de güvenli ya da tampon bölge ilanını bu bölgenin işgali olarak yorumlayacağını duyurdu. Yani IŞİD meselesi piyasalar için pek çok açıdan risk taşıyor. Üstelik bu jeopolitik açıdan zaman zaman fiyatlanıp kısa sürede unutulan Suriye,Irak ve Rusya-Ukrayna risklerinden farklı bir durum.

Amerikan Merkez Bankası Fed'in faiz artışına doğru yaklaştığımız bu süreçte Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler iyi hikaye arayışında. Siyasi istikrar evet ama düşen cari açık haricinde çift haneye yaklaşan enflasyon ve yüzde 4'e ulaşması zor büyüme ile hikaye zor. Fed'in para musluklarını sıktığı dönemde en kırılgan olarak bakılan ülkelerden biri olan Türkiye jeopolitik açıdan kapısına dayanmış bir terör örgütüne karşı somut mücadeleye hazırlanıyor. Bu ara Borsa İstanbul olumsuz ayrıştı ya da gelişmekte olan ülke kurları içinde en çok TL değer kaybetti cümlelerini daha fazla duyma riskimiz var. Olası bir kara harekatı jeopolitik riskin Türk piyasalarını rehin almasına yol açabilir. En hafif etkisi ile gelişmekte olan ülkeler Fed kaynaklı dayak yerken olumlu ayrışma şansımız giderek zorlaşır.