Advertisement

Altının Türkiye’de önemli bir yatırım aracı olarak görülmesi sebebiyle, yıllar içerisinde Türkiye’de ciddi bir altın rezervinin biriktiği bilinmektedir. Ancak bu birikimin boyutu konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Biz de dış ticaret istatistiklerinde, 2001 yılı başından itibaren yayınlanan ayrıntılı verileri kullanarak, en azından bu tarihten itibaren Türkiye’nin net altın ve mücevher ithalat miktarını hesaplamaya çalıştık. Bu hesaplamalar doğrultusunda, sadece son 10 yıllık dönemde net 47.4 mlr dolarlık altın rezerv artışı yaşandığını düşünüyoruz.

Altın ithalatı, dış ticarette büyük sayılabilecek bir yere sahiptir. 2001-2007 dönemindeki 242 mlr dolarlık toplam dış ticaret açığının 14.9 mlr dolarlık kısmı net altın ve mücevher ithalatı ile ilişkilidir. Dolarizasyonun, yani bireysel ve kurumsal yatırımcıların toplam yatırımları içerisindeki döviz payının, 2007 öncesinde görece yüksek seyrediyor olmasının da altın yatırımlarının yükselmesi ile ilişkili olduğunu düşünüyoruz. 2007 Dünya finansal krizi sonrasında ise hem yurtiçinde döviz yatırımlarının payında belirgin olarak düşüş olmuş, hem de altın yatırımları gerilemiştir. Bu durum, büyük ölçüde yurtdışında finansal akımların kesilmesi ve global likidite koşullarının bozulması ile de alakalıdır. Bu dönemde altın ithalatında keskin düşüş yaşanmış, bunun yanında 2009 sonlarına kadar altın ihracatı güçlü seyretmeye devam etmiştir. 2011 yılına geldiğimizde ise, muhtemelen fiyatlardaki artış beklentisinin etkisi ile altın yatırımlarının tekrar artmaya başladığı görülmektedir. Sonrasında ise, Kasım 2011’den itibaren altın ve mücevher ihracatı, ithalatın üzerinde seyretmeye başlamıştır. Bu senenin Nisan ayında ise, net ihracat 0.9 mlr dolar ile Mart 2009’dan beri en yüksek seviyesine çıkmıştır. Son 6 aylık dönemde ise altın ve mücevher olarak 2.4 mlr dolarlık bir net ihracat yapıldığı hesaplanmaktadır.

Bu düşüşe rağmen, 2001 yılından itibaren yayınlanan ayrıntılı verilerden yaptığımız hesaplamalara göre, Türkiye’de halen çok yüksek miktarda, parasal olmayan altın mevcudu bulunmaktadır. Özellikle 2001 yılından bugüne altın fiyatlarındaki artışı da dikkate aldığımızda, ciddi miktarda bir rezervin finansal sistem dışında bulunduğu görülmektedir. Ne kadar bir birikimden bahsettiğimizi anlamak için dış ticaret ayrıntılarında yer alan, parasal olmayan altın ve mücevher ihracat ve ithalat verilerini kullandık. 2001 başından itibaren yayınlanan ayrıntılı rakamlara baktığımızda, bugüne kadar 11.8 mlr dolarlık bir net ithalat yapıldığı görülmektedir. Ancak bu rakamlar, dönem içerisindeki altın fiyatlarındaki yükselişi ve yatırımların değer artışını hesaba katmamaktadır. Aylık verileri ve aylık ortalama altın fiyatlarını kullanarak, net ithalat miktarının bugünkü değerini hesapladığımızda ise sadece 2001 yılından bugüne 47.4 mlr dolarlık bir altın birikimi oluştuğunu hesaplamaktayız ki muhtemelen finansal sistem dışındaki toplam altın varlığı bunun daha da üzerinde bulunmaktadır.

Ödemeler dengesi ve rezerv kalemlerinde yer almayan bu varlığın finansal sisteme dahil olmasının Türkiye’nin dış açıktan kaynaklanan kırılganlığının azaltılmasında önemli potansiyel taşıdığı anlaşılmaktadır. Merkez Bankası’nın son dönemde bankaların TL cinsi döviz zorunlu karşılıklarının % 20’lik kısmını altın cinsinden tutmaya izin vererek, döviz rezervlerindeki altın payını arttırma çabaları da bu alanda atılmış önemli bir adım olmuştur. Ancak, bireylerin finansal sistem dışında tuttukları bu varlıkları, altın yatırım fonları gibi enstrümanlara kaydırmaları için teşvik edici uygulamaların da faydalı olacağını düşünüyoruz.

Not: Hesaplamalarda, TÜİK’in yayınladığı altın (para yerine kullanılmayanlar), altın kaplamalı gümüşler ve adi metaller, altından döküntü, artık ve hurdalar, kıymetli metaller ve kaplamalarından mücevherci eşyası ile kıymetli metallerden diğer eşya verileri kullanılmıştır. Burcu Elif Sanal’a hesaplamalardaki yardımından dolayı teşekkür ederim.