Advertisement

Fındık hasadı başladı.

Şimdi merak edilen bu yılki rekolte ve oluşacak fiyat seviyesi.

Geçtiğimiz yıllarda her kurum kendi rekolte beklentilerini açıklardı.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Karadeniz Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Ulusal Fındık Konseyi, vs...

Rekolte tahminleri kimi kuruma göre 400-500 bin ton seviyelerinde açıklanırken, kimileri de 600-700 bin ton seviyelerini telaffuz ederdi.

Havada uçuşan rekolte tahminleri de beraberinde bir bilinmezlik ve fiyatlarda ciddi bir spekülasyon yaratırdı. Sektörde organize hareket eden taraf, dalgalanan fiyatları kendi beklentilerine doğru çekerdi. Bu noktada genelde kaybeden taraf üretici, kazananlar ise bu işin tekelleşen kesimi olurdu.

Bu sezon için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı rekoltenin tek bir elden açıklanacağını duyurdu.

Bu kararla sektördeki kargaşanın da önüne geçilmesi hedeflendi.

Bizce yerinde bir karardı.

Bakanlık nezdinde kurulan bir komisyon tarafından yapılan tespitler sonrası Temmuz ortasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 2016 yılı fındık rekoltesi tahminini 468 bin ton olarak açıkladı.

Geçen yıla oranla 180 bin tonluk bir düşüşün yaşandığını belirten Bakan Çelik, fiyatların da yüksek olmasının beklendiğini duyurdu (Geçen yıl tahmini rekolte 650 bin ton olarak hesaplanıyor).

Düşük rekolte tahmini, Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan kısmi don olaylarına bağlanıyor. Üretici birlikleri, zaten yılbaşında küllemenin (nem ve rutubet nedeniyle oluşan bir hastalık) etkisiyle karanfil sayısının azaldığını belirtiyordu.

Geçen sezon fiyatlar birara 8 liraya kadar gerilemişti. Hasat masrafları başta olmak üzere yükselen girdi maliyetlerinden yakınan üretici, piyasadaki tekel yapı yüzünden ciddi şekilde mağdur edildiğini savunuyordu.

Hasadın başlaması ile birlikte şimdilerde yüzde 50 randımanlı kabuklu fındık fiyatı Borsalarda 10 TL'yi aşmış durumda. Serbest piyasada fiyatın biraz daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Üretici birlikleri rekoltenin, açıklanan tahminden de düşük olabileceğini savunuyor. Gerekçe olarak da rekolte tahmininin yapıldığı dönemden sonra yaşanan külleme hastalığının yarattığı ürün kaybı gösteriliyor. Düşük rekolte tahmininden yola çıkarak bazı sektör temsilcileri fiyatların bir miktar daha artabileceği öngörüsünde bulunuyor.

Hatırlayacağınız üzere geçen sezon fındık fiyatları 8 TL'ye kadar geriledi. Bir önceki sezon da yine olumsuz iklim koşullarının etkisiyle 22 TL seviyesine kadar çıkmıştı.

Sektör temsilcileriyle konuştuğumuzda her iki fiyatın da uç noktalarda olduğu sonucu çıkıyor.

Fındık fiyatları için 8 TL de normal değildi, 22 TL de normal değil.

Üreticinin mağdur edilmediği, ihracatçının da rekabet edebileceği bir fiyat aralığının bulunması gerektiği noktasında herkes hem fikir.

Peki bu nasıl başarılacak?

Giresun Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Erim Yaman'a göre fındık fiyatlarının dengelenmesi için devletin bir taban fiyat oluşturması gerekiyor.

Yaman, “Hem üretici, hem ihracatçı bu işten zarar etmesin. Herkes piyasada ne olduğunu bilsin ve bu işten sektörün tüm paydaşları para kazansın. Devletin taban fiyat uygulaması olursa fındık fiyatlarında sert iniş ve çıkışların önüne geçilebilir” diyor.

Bu noktada Fiskobirlik'in devreye girmesinden yana olduklarını kaydeden Yaman, “Fiskobirlik'in elinde yeterli envanter var. Her ilçede Fiskobirlik'in alım yerleri ve depoları var, her şey mevcut. Ama Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, bölgeye gerçekleştirdiği ziyarette Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) devreye girebileceğini açıklamıştı. Ama TMO'nun bu alanda hiç bir altyapısı yok ve bu altyapıyı iki ayda oluşturmaları mümkün değil. Devletin bu noktada Fiskobirlik'i desteklemesi gerekir diye düşünüyorum” yorumunda bulunuyor.

Zaten Fiskobirlik de bu konuda hazır olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

Kısacası, bu yıl üretici açısından fiyatların 'makul' seviyelerde olmasına yönelik beklenti, fındık politikasındaki eksik ya da yanlışların ortadan kalktığını göstermiyor.

Dünyadaki toplam fındık üretiminin yüzde 70'ini tek başına karşılayan Türkiye'nin stratejik değerdeki bu ürününe yönelik orta ve uzun vadeli ciddi politikalar geliştirmesi lazım.

Fındıkta arz-talep dengesini sağlamak ne kadar önemliyse fiyatlarda denge sağlamak da o kadar önemli. Bunu başarabilirsek üretim kadar fiyat konusunda da uluslararası pazarda daha fazla söz sahibi olabiliriz. Aksi takdirde üreticimiz bu işin hamallığını çekerken, bu işte tekelleşen sınırlı sayıda bir kesim de kaymağını yemeye devam eder.

O yüzden fındıkta üretimden, hasada, saklama koşullarından pazarlamaya kadar sistemin daha verimli ve kaliteli işlemesi için adımlar atılmasına ihtiyaç var. Ürün borsalarından lisanslı depoculuğa, üreticinin organize hareket etmesinden piyasadaki tekelleşmenin önüne geçmeye kadar üzerinde tartışacağımız çok konu var.

Konunun bir başka boyutu da dünyadaki fındık üretim ve ihracat politikaları.

Fındıkta gelecek döneme dair hangi ülke nasıl bir strateji izliyor ve bunun bize olası yansımalarını şimdiden konuşmamız lazım.

Bu konuyu da bir sonraki yazıda ele alacağız.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com