Advertisement

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kırmızı et üretimi 3'üncü çeyrek verilerini açıkladı.

Türkiye'de ucuz kırmızı et tartışmaları ve ithalat politikası aralıksız sürerken, TÜİK'ten gelen son resmi veriler sektör açısından pek iç açıcı değil.

Resmi rakamlara göre Türkiye'nin toplam kırmızı et üretimi yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,6 azalışla 301 bin 331 ton olarak gerçekleşti.

Aslına bakarsanız et üretimindeki azalış trendi yılın ilk iki çeyreğinde de söz konusu.

İlk çeyrekte kırmızı et üretimi yüzde 2,3 azalırken, ikinci çeyrekte de yüzde 3,4 düştü.

Ama 3'üncü çeyrekteki üretim kaybının yüzde 23 gibi dramatik bir seviyeyi aşmasında hayvancılık politikalarındaki belirsizlik ve her geçen gün artan ithalatın olumsuz etkisi yadsınamaz.

Kısacası bu yılın ilk 9 ayında kırmızı et üretimindeki azalış yüzde 11'i aşıyor.

Verilerin detaylarına baktığımızda üretimdeki asıl kayıp büyükbaş tarafında.

Sığır eti üretimi 3'üncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse yüzde 30 azalmış (Resmi rakam yüzde 29,4)

Sığır eti üretimindeki düşüş trendinin 4'üncü çeyrekte de sürmesi öngörülüyor.

Bildiğiniz üzere Türkiye'nin toplam kırmızı et üretimi 2016 yılında 1 milyon 173 bin ton seviyelerindeydi ancak 2017'de bu rakamı geçmek bir yana yakalamak bile zor gözüküyor.

 

Bu arada ufak bir not düşmekte de fayda var.

TÜİK, deri üzerinden veri topluyor.

Yani geçtiğimiz yıl ithal edilen 500 bin adet besilik büyükbaş hayvandan elde edilen kırmızı eti de yerli üretim olarak kayıtlarına geçiyor.

Yani üretim ithala rağmen gerileme trendinde.

Bu da içerideki üretimin, istatistiklere yansıyandan çok daha fazla gerilediği anlamına geliyor ki bir başka deyişle ithalatın artarak devam edeceği anlamı taşıyor.

ÜRETİCİ NE DİYOR?

Konuştuğumuz üreticiler ağız birliği etmişcesine benzer cümleleri kuruyor: “Üretici olarak önümüzü göremiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Belirsiz bir ortamda riskli bir üretim yapıyoruz.”

İzmir Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Osman Civil, TÜİK verilerindeki üretim kaybına dikkat çekerek üreticinin iki şey istediğinin altını çizerek bunları, istikrar ve maliyet azaltıcı tedbirler olarak sıralıyor.

Civil, “Biz üreticiler olarak sektöre tutunamıyoruz. Tutunma enerjisinin artırılması lazım” diyor.

UCUZ KIRMIZI ETİN ENFLASYONA ETKİSİ

Ucuz kırmızı et kampanyası sektörde tartışılmaya devam ediyor.

İki zincir market kıymanın kilogramını 29 lira, kuşbaşının kilogramını da 31 liradan satışa çıkardı.

Şanslı olan ve bulabilen tüketiciler yarımşar kiloluk kıyma ve kuşbaşından tek seferde en fazla 1 kilogram satın alabiliyor.

Şimdi burada cevaplanması gereken iki temel soru var.

1- Eti ithal ederek tüketiciye ucuza satmak ne kadar sürdürülebilir?

Tüketiciler 'ucuz et' adı altında bu fiyatlardan kıyma ve kuşbaşı eti ne kadar süre tüketebilecek?

Bu sorunun cevabı aynı zamanda ithalatın daha ne kadar süreceğinin de cevabı verecek.

Aslında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, bu sorunun yanıtını şu sözleriyle kısmen verdi: “Piyasa oturana kadar ucuz et satışı devam edecek.”

Ama kimse piyasanın ne zaman oturacağını bilmiyor.

Bize göre suni bir müdahale ile piyasa normal düzenine oturmaz, oturamaz.

Ortada materyal sıkıntısı, üretim ve maliyet tarafındaki yapısal sorunlar sürerken piyasa nasıl oturacak?

2- Bu sırada içeride üretici kalır mı?

Şu an taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışıyoruz.

Türkiye'ye bunun da bir maliyeti olacak.

Kısa vadede fiyatları kontrol altına aldığınızı düşünebilirsiniz ama orta ve uzun vadede mevcut fiyat seviyelerini arar noktaya gelme riskimiz var.

TÜİK verileri ortada... Üretici üretime küsüyor.

Türkiye'deki 5 milyonluk besilik kapasitenin neredeyse yarısının boş olduğu biliniyor.

Besicilerin çoğu ahırına yeniden hayvan koyma konusunda kararsız. Koymak isteyenler de ithal hayvanların yurt dışından gelmesini bekliyor.

Bir kısmı hayvancılıktan çıkıyor.

Israrla kalmak isteyen de maliyetlerin altında eziliyor.

Piyasa şu an kendi dinamikleri ile hareket etmiyor.

Üreticilerle konuştuğumuzda hayvan pazarlarında piyasanın durduğunu, besicilerin hayvanlarını satmakta zorlandığını söylüyorlar.

Fiyatları kontrol altına almak adı altında bir müdahale var ama bu müdahale üreticiye zarar verir noktada.

Bunun enflasyon tarafına yansımasını geçtiğimiz aydan itibaren görmeye başladık.

Gıda enflasyonu yüzde 12,7'ye yükseldi ama dana ve koyun eti fiyatlarında kısmi bir düşüş yaşandı.

Düşüşün nedeni ithalat politikası...

Önümüzdeki aylarda da devam eden ithalata paralel olarak bu düşüşler sürebilir ama orta ve uzun vadede gıda enflasyonunu kırmızı et fiyatlarından ciddi bir gol yiyebilir.

Neden böyle bir şey söylüyoruz?

Bizim yıllık kırmızı et tüketimimiz yaklaşık 1 milyon 350 bin ton.

Bunun 1 milyon 173 bin tonunu ithal besileri de dahil ederek kendimiz üretiyoruz.

Şu andaki rakamlara göre 200-250 bin ton gibi bir kırmızı et açığımız bulunuyor.

Eğer besiciler mevcut şartlar altında üretimden vazgeçmeye devam ederse, önümüzdeki dönemlerde kırmızı et açığımız 200 bin ton seviyesinden 400-500 bin ton seviyelerine çıkabilir.

İthal hayvan ve karkas et fiyatları dahi artış gösterir.

Zaten ithalata dayalı bir üretim modeline sahip tarım sektöründe kur riski de ortada.

Umarım yanılırız ama tarımda bizi sancılı bir süreç bekliyor.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü

idonat@bloomberght.com